Ziya Yurttaş`a madalya takalım; Özer Ayık`ı da asalım gitsin!
Tamam;kim ki yolsuzluk ve hırsızlık yapıyorsa yakasına yapışalım. Hatta öyle
bir yapışalım ki, herkes bu şehrin çobansız köy olmadığını görsün. Lakin
kimi ufak tefek eksikliklerden hareketle de baltayı kendi ayağımıza
vurmayalım.
Misal; Prof.Dr. Ziya Yurttaş`ın yaptığı gibi...
Yahut da şu son birkaç günden beri bazı meslektaşlarımın pireyi deve yapmaları gibi...
Sırayla gidelim:
Geçtiğimiz hafta, yerel ve yaygın basında flaş… flaş logosuyla şöyle bir haber geçti:
"Prof.Dr. Ziya Yurttaş Palandöken`de dört saat telesiyejde asılı kaldı."
Bu, en yumuşak olanıydı!
Palandöken`in çuvallamasını, kış turizminin sekteye uğramasını isteyen çevreler, "gün bu gündür" hesabı bastılar yaygarayı :
"Erzurum`da skandal"
"Palandöken`de rezalet"
Bu manşetler, içeride de birilerini müthiş keyiflendirdi!
Allah
korusun gerçekten bir skandal veya rezalet olmuş olsa, beyzadelerimiz
sokaklarda davul zurna çaldırıp, tellal bağırtacaklardı: "Erzurum kış
turizminde duvara tosladı" diye…
Dost üzüldü, düşman sevindi.
Çünkü Erzurum, çiçeği burnunda bir turizm merkezi... Çünkü Erzurum bu uğurda henüz emekleyen bir bebek gibi...
Tabii ki, eksiklerimiz de var, kötü niyet içermeyen hatalarımız da...
Kimin yok ki?
Siz zannediyor musunuz , Bursa dört dörtlük, yahut Kartalkaya tüm kusurlardan arındırılmış?
Siz zannediyor musunuz ki dünya ölçeğindeki kayak merkezlerinde sıfır sorun var?
Yok; dünyanın hiçbir yerinde sıfır sorunlu bir iş yok.
Ne çabuk unuttunuz Kanada`daki kızakçı kazasını; niçin kimse hatırlamaz oldu İsviçre`deki toplu ölümleri?
Hayır;mevzubahis Erzurum Palandöken olunca, erketeye yatmış tüm pusucular
hurra saldırıya geçiyor. Ve en kötüsü de içimizden birileri bu
pusucuların ekmeğine yağ sürüyor. Sırf filancayı sevmiyorlar diye...
Prof.Dr. Ziya Yurttaş...
Hoca
Erzurum`un kış turizmine çok büyük emek vermiş ve bu uğurda yıllar yılı
fedakarlıkta bulunmuş bir isimdir. Erzurum`u içeride de temsil etti,
dışarıda da...
Fakat Ziya Hoca hiç de kendisine yakışmayan bir şey yaptı:
Yaşadığı
büyük bir talihsizliği, sanki bütün Palandöken`de o sorun varmışçasına
tüm dünyaya ilan etti ve o çok sevdiği kış turizmine ölümcül bir darbe
vurdu.
Oysa Hoca, Palandöken`de Kayak Federasyonu`na ait umumi
bir telesiyejde mahsur kalmamıştı. Henüz hizmete açılmış olan bir otelde
ve üstelik de kesin kabulü yapılmamış olan bir tesiste dört saat havada
asılı kaldı.
Kimsenin iyi oldu dediği filan yok. Olmasaydı
elbette ki daha iyi olurdu. Çünkü o henüz açılmış olan otel de bizim,
diğerleri de...
Ama oldu işte; yani görünmez bir kaza... Üstelik de Palandöken`in bütününü kapsayan bir talihsizlik değil.
Ziya
Hoca gibi ömrünü bu şehre hizmete adamış bir bilim insanının Erzurum`u
tüm dünyaya "ihbar" etmiş olmasını, kendisine yakıştıramadım.
Hani kol kırılır yen içinde misali...
Hoca,internetteki kişisel paylaşım adresinden bu talihsiz durumu yakın
dostlarıyla paylaşmak isterken, olay bir anda bütün medyanın ilgi odağı
oldu. Öyle ya Erzurum`u bir kaşık suda boğsalar doymayacak olanlar bu
"önemli" fırsatı kaçırmadılar:
"Erzurum`da rezalet"
Vay be!
Bu başlıkları atan içerideki arkadaşlara sormak istiyorum:
Siz biliyor musunuz şu saatte bile kim bilir... Uludağ`da veya Kartalkaya`da hangi aksaklıklar yaşanıyor acaba?
Erzurum`un harici düşmana ihtiyacı yok; biz bize yetiyoruz nasılsa!
Bu
memleketin bir evladı olan Ziya Yurttaş, yaşadığı bu talihsiz olayı,
-Ki, o kayak hayatı boyunca kim bilir böylesine ne kadar kazaya tanık
olmuştur- paylaşım sitesi aracılığıyla tüm dünyaya duyurdu. Ben
inanıyorum ki, yürekten sevdiği Palandöken`e istemeden de olsa büyük
darbe vurdu.
Olmadı Ziya Hoca; olmadı. Sen ki Erzurum`u İngilizce olarak dışarıda anlatan bir bilim adamısın ve Erzurum sevdalısısın...
Bak da gör Hocam; senin o talihsiz kazan üzerinden Erzurum nasıl madara oldu...
Muhterem Hocam; emin olabilirsin ki bu şehrin hafızası bunu unutmayacak.
Gelelim öbür meseleye...
Geçen hafta Erzurum`da Kayakla Atlama Kıta Kupası Yarışları vardı.
Herşey çok güzel başladı.
Konaklama, ulaşım ve güvenlik dört dörtlüktü...
Olacak
bu ya… Sakınan göze çöp battı ve tüm önlemlerin alınmasına rağmen
atlama kulelerinde çok kısa süreli bir elektrik arızası meydana geldi.
Ve sonuç şu oldu:
Yarışlardan bir teki gece olması gerekirken, gündüz yapıldı. Diğer program ön görüldüğü şekliyle sürdü.
Fakat ateş sana kim üfledi?
Dr. Özer Ayık`ı bir türlü Kayak Federasyonu Başkanlığına layık görmeyen kimi meslektaşlarım anında yaylım ateşe başladılar:
"Skandal, rezalet"
Allah... Allah...
Yarışlardan sorumlu uluslar arası kuruluş rahatsız değil, sporcular isyan etmiyor, hakemler ve hocalar yandık bittik demiyor.
Ama bizim dostlar Özer`e ve Fatih Çintimar`a bindirecekler ya, fırsatı kaçırmıyorlar.
Peki netice ne oldu?
Söyleyelim:
Arıza anında giderildi ve yarışlar hem gündüz hem de akşam tayin edilen program uyarınca yapıldı.
FISU yetkilileri de yapılan organizasyona tam puan verdiler.
Fakat bunu yazıp çizen yok!
Çünkü karar vermişler Özer`e ve Fatih`e sövecekler!
Haydi sövün, hem de istediğiniz gibi sövün...
Ama unutmayınız ki, bu size artı puan kazandırmadı.
Yarışlar yapıldı; herkes kazasız belasız yurduna döndü.
Erzurum şimdi daha büyük yarışlar için kolları sıvadı.
Bizim arkadaşlar hala bağırıp çağırıyor:
"Erzurum`da skandal"
Etmeyin beyler, etmeyin....
Yaptığınız bu şey ayağınıza kurşun sıkmaktan farklı bir şey değil.
Biz demiyoruz ki, "Oh oldu arıza da olsun, elektrik kesintisi de"
Bilakis; diyoruz ki, bu tür organizasyonlar sıfır hatayla yürüsün.
Lakin bazen sizin tüm iyi niyetli çabalarınıza rağmen ufak tefek aksilikler olabiliyor.
Üstelik de bu aksilikler bu uğurda dünya devi olan ülkelerdekinden çok da farklı değil...
Kim ne derse desin; ben artık biliyorum ki: Bu şehrin en büyük düşmanları, kendi öz evlatlarından başkası değil...
Madem öyle, bu işin daha kestirme bir yolu var. O da şudur:
Nasıl
ki, Turizm Müdürü Fikret Öztürk, "turizm haramdır" dedi ve bu sebeple
de bu şehrin turizmine sırt döndüyse, siz de ağzınızdaki baklayı çıkarın
herkes neyin ne olduğunu görsün.
Hatta istiyorsanız gelin ahlak zabıtası Palandöken`e mühür vursun böylelikle siz de rahatlayın biz de!
Feci şekilde merak ediyorum:
Özer Ayık ve Fatih Çintimar "hal" olunursa, Erzurum`un kış turizmi rayına girmiş olacak mı?
Siz biliyor musunuz ki, o Özer Ayık Erzurum uğruna nasıl bir bedeli göze alıyor?
Özer`in sorunu işte bu... Yani Erzurum için göze aldıklarını istismar konusu yapmıyor.
Bu şehir bilse O`nun heykelini diker; heykelini...
Ben biliyorum; iddialı olmam da bu yüzdendir.
Bir de isyanım şudur:
"Ev
danası öküz olmaz" diyorlar ya; ben bunu bir türlü kabullenmek
istemiyorum. Haşa kimse ne danadır, ne de öküz namzeti... Lakin bu şehir
de artık kendi evlatlarını boğmasın...
Bu yazdıklarımdan başka bir sonuç çıkaracaklar için küçük ama mühim bir not:
Ben ömrümde kayak kaymadım ve çok istememe rağmen bir türlü fırsat bulup ayağıma kayak takamadım.
Ama ben bu şehrin sosyal, siyasal ve iktisadi açıdan bir marka şehir olması için mücadele veren kişilerden biriyim.
İster
inanın ister inanmayın. Şayet ben Ziya Hoca gibi dört saat hava
hattında asılı kalmış olsaydım bunu değil internette paylaşmak en fazla
"Nerede kaldın?" diye hesap soran karıma söylerdim.
Bu sebeple
hem muhterem Ziya Hocam, hem de çok kıymetli meslektaşlarım etmeyin
eylemeyin gelin şu kendi ayağınıza sıkmaktan vazgeçin.
Zira: Başka Erzurum yok...