Doksanlı yıllarda, “havası en kirli iller”in başında Erzurum gelirdi.
Bazı zamanlar da birinciliği Ankara ile Bursa arasında paylaşırdık!
Ne
vakit doğal gaz geldi, işte kış, temiz bir nefes almanın ne büyük bir
nimet olduğunu, ciğerlerimizin paryam etmesiyle idrak ettik.
Hani Kanuni demiş ya, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Bu muhteşem beyit sanki Erzurum halkı için söylenmişti, hem de asırlar öncesinden…
Dünya Sağlık Örgütü, o yıllardaki hava kirliliği için, “Erzurum’da kırmızı alarm verilmeli” demişti.
O derece yani…
Kabul edelim ki doğal gaz, çok uzağımızdaki bir nimet, bizler için neredeyse erişilmesi imkansız bir menzildi.
Gün geldi, o uzak Erzurum’a yakın oldu…
Her ne kadar üçte birinden fazlası, hala doğal gaz tüketmiyorsa da yine de Erzurum, doğal gaz kullanan bir şehirdir.
Fakat son iki yıldan buyana işin rengi değişmeye başladı.
Erzurum, özellikle ısınma noktasında hızla doğal gazdan kaçıyor.
Çünkü doğal gazın fiyatı, dar gelirli için artık dayanılmaz bir yüke dönüştü.
Hem gazın kendi pahalı (çünkü ithal), hem de vergi yüksek..
Küçük bir örnek verelim:
Aylık 500 TL’lik doğal gaz faturası ödeyen bir aile, bu miktarın 90 lirasını KDV olarak veriyor.
Hal
böyle olunca ahali çözümü, yeniden kömüre geçmede buldu. Esasında
kaliteli kömür, yani kalorisi yüksek, is ve kükürt oranı düşük iyi bir
kömür doğal gazdan pahalı ucuz değil.
Fakat ahali, is oranı yüksek, kalorisi çok düşük ucuz kömür satın alıyor. Üstelik de kaçak yollardan…
Yasal yollardan alamaz. Çünkü:
Hava kirliliğini artıran ucuz kömürün şehre sokulması yasaktır.
Önceki
gün Kardelen TV’de; Talat Uzunyaylalı, Sinan Özçaylak ve bendenizin
müşterek yapmaya çalıştığımız “SoruYorum” adlı programda bu sorunu ele
almıştık. Program sırasında gelen mesajlardan da gördük ki, Erzurum’un
öncelikli sorunlarından biri artık hava kirliliğidir.
Resmi
açıklamaları boş verin; sorun öyle ortada ki, çıplak gözle görüyor, alıp
verdiğimiz her nefeste ciğerlerimizde hissediyoruz.
Onlarca apartman, çaktırmadan doğal gazdan kömüre geçti.
Kimse kaliteli kömür de yakmadığı için, Erzurum yeniden doksanlı yıllara döner gibi oldu.
Sabah
7-9, akşam da 15-19 arası çıkın yüksek bir yere ve şehre bakın.
Göreceksiniz ki, o saatlerde Erzurum’un üzerine kara bir çarşaf gerilmiş
gibi…
Burnunuzun direklerini sızlatan yanık kömür kokusu ve nefes almanızı zorlaştıran bir sis tabakası…
Evet
ne yazık ki Erzurum, doğal gaz olan bir şehir olmasına rağmen, tamamen
iktisadi şartlardan ötürü, yavaş yavaş ileri derecede hava kirliliğine
maruz kalıyor!
“Çözüm ne?” diye soracak olursanız, söyleyelim.
Çözüm, hükümetin kış aylarına mahsus olmak üzere, mümkünse doğal gaz
fiyatında, olmuyorsa vergide sübvanse yapmasıdır.
Tıpkı eskiden devletin Kok kömüründe yaptığı gibi…
AK
Parti Hükümeti, iş başına geldiğinden beri, geri kalmış bölgelere has
teşvikler uyguluyor. Şehrimizde bile bu teşvikler sayesinde ciddi bir
hareketlenme başladı.
Hükümet isterse aynı teşvik paketinin içine, “vergisiz doğal gaz”ı da koyabilir.
Erzurum ve muadili şehirler zaten devlete verdiğini birkaç misliyle almıyor mu?
Ha üç kuruş olmuş, ha beş kuruş…
Çok şükür ki, bu rakamlar artık Türkiye için çok büyük bir şey ifade etmiyor.
Esasında hükümet uzun vadeli bir hesap yapsa, yapacağı sübvanseden ötürü daha karlı çıkacaktır.
Çünkü:
Hava kirliliği doğrudan insanı ve insanın sağlığını tehdit ediyor. Bu
da hastalıkların ve ilaç tüketiminin artması anlamına geliyor. Madem ki
devlet, vatandaşın sağlığından sorumludur. O halde insanların
hastalanmaması önlem alınması gerekir.
Temiz bir havayı temin etmek de işte o önlemlerden biridir.
Vaktiyle vergi uzmanı bir dostum şöyle demişti bana:
“Devlet
üç beş büyükşehirdeki kayıt dışı ekonominin yüzde 40’ını kayıt altına
alabilse, Doğu ve Güneydoğu’dan vergi almasına gerek kalmaz.”
Yani…
Yani şu: Devlet, kışı yoğun geçiren şehirlerde birkaç ay gaz parası almasa bile umurunda olmaz.
Hamdolsun ki Türkiye, eski Türkiye değil.