AK Parti'de aday adaylığı için müracaat tarihi dün resmen başlamış oldu.
Müracaat süresi tam bir ay...
Dolayısıyla gönlünden başkan olmayı geçiren kimse sazan gibi ilk gün dilekçesini alıp partinin kapısını kestirmeyecektir.
Nitekim öyle de oldu.
Dün kimse "ben de aday adayıyım" diye başvuruda bulunmamış.
Herkes gardını almış boksör gibi, ilk hamlenin rakipten gelmesini bekliyor.
Oysa resmi başvuru tarihi başlamadan önce siyaset kulislerinde onlarca kişinin ismi başkan aday adayı olarak geçiyordu.
Beklenirdi ki bu isimler akın akın partiye koşsun.
Lakin şimdilik bırakın koşanı, yürüyerek giden dahi yok.
Fakat piyasa kerameti kendinden menkul tiplerden geçilmiyor.
Çoğu sütre arkasında...
Sloganları ise şu:
"Benim adaylığım kesin, çünkü bizzat Beyefendi'den icazet aldım."
Şayet bu ifadeyi kullananların üçte birinin dediği doğru çıkacak olsa, ben size söyleyeyim AK Parti'nin seçimlerde en az 4 adayı olacak. Dikkat buyurun aday adayı değil, doğrudan aday!
Soruyorsunuz, iyi de nasıl olacak ki...
Sonuçta bu, AK Parti de olsa bir aday göstermek zorunda değil mi?
Tamam; öyle... Haklısınız da üstelik.
Lakin bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
Beyimiz en az adının bilmem ne olduğundan emin olduğu gibi, "aday benim, Beyefendi beni işaret etti" diyor.
Ha bu arada unutmadan belirtelim; bu tiplerin arasında bir de, "Başbakan beni çağırıp bizzat git adayımız sensin, demezse aday olmam" diyen, af buyurun ama kafayı sıyırmış tipler var ki...
Hiç sormayın, onlar tam evlere şenlik.
Seyrine doyum olmuyor muhteremlerin...
Neyse ki ne toplum, ne de parti bu aklı evvelleri ciddiye almıyor.
İşin yoksa uğraş uğraşabilirsen.
AK Parti işi çözmüş.
Bakıyor ki çarşıda bu kadar siyaset tellalı ve siyaset heveskârı var. Hepsini görüyor, biliyor ama hiç birine ilişmiyor.
"Ne güzel" diyor. "Adamlar partimizin yıldızını parlatıp duruyor, dokunmayın."
Zaten kimsenin de "kaşın üstünde kara var" dediği yok.
"Beyefendi bana işaret etti" dedikten sonra, etrafında belli bir zümreyi de toplamayı başarıyor.
Onların kimi genel sekreter, kimi genel müdür, kimi daire başkanı, kimi de yeni dönemde belediyeyi hortumlamaya namzet işadamı olacak!
Sanıyorlar ki bu kadar basit...
AK Parti kurmayları meseleye şöyle bakıyor:
2014 Mart seçimlerinde, diğer partiler aday belirlerken AK Parti başkanı seçmiş olacak.
Canınız sıkılacak fakat vaziyet tam da böyle gösteriyor.
AK Parti çok parlak bir aday arayışında değil. Çünkü en iyi aday ile en kötü aday arasında en fazla yüzde üç beş oynayacağını biliyor.
Erzurum bir İzmir, Eskişehir, Edirne, Antalya değil ki, oturup denge hesabı yapsınlar.
Erzurum'da her şey kabak gibi ortada:
AK Parti her kimi aday ederse etsin, o başkan demektir.
Bu gerçek, aday adayları üzerinde öyle bir etki yaratıyor ki, pek çoğu sandık ve seçim kavramını unutuyor.
"Beyefendi beni işaret etti"
Peki güzel kardeşim ya halk seçmezse...
İşte orada dur.
Çünkü o kardeşimiz biliyor ki öyle bir ihtimal yok.
Hatta bazılarından şunu duydum:
Bir sabah kalktığımızda Palandöken dağı yer değiştirip ovada yer alırsa, yani bu ne kadar mümkünse AK Parti'nin seçim kaybetme ihtimali de işte o kadar!
Peki öyle midir?
Öyledir azizim. Dağ meselesi aşırı abartılı olmuş olsa dahi öyledir.
AK Parti geride kalan seçimlerde olduğu gibi bu seçimin de uzak ara kazananı olacaktır.
Tayyip Bey dedi ya "demokrasi sandıktır" diye...
İyi o zaman niye itiraz ediyorsunuz ki, sandık şimdiden bas bas bağırıyor:
"Ak Parti bu sefer de geliyor"
Diyeceğim odur ki, ey ahali siz siz olun, "Beyefendi beni işaret etti" diyen megalomanlardan uzak durun.
Onların size verebileceği hiçbir ulufe yoktur.
Yanlış adama yatırım yapmayın boşuna...
Bi bakmışsınız ağaç kovuğundan çıkan bir adam gelmiş ve şak diye başkan olmuş.
İşte o zaman apışıp kalırsınız.
Akıllı olun, akıllı...
Zevahiri kurtarmak dururken ne diye maceraya atılıyorsunuz ki...
Kendi adıma şu kadarını belirteyim:
Oldum olası sonucu belli olan seçimleri hiç hazzetmem.
Çünkü o seçimlerde, kalite, yarış, rekabet, hız ve letafet yoktur.
Söyler misin kuzum, bu AK Parti'nin mi kusurudur.
Hayır.
Hakikaten hayır. Öyle ya AK Parti kimsenin anlına silah dayamıyor, illa da bana oy vereceksin diye...
Ortada bir kusur var ise şayet o kusur, siyaset yaptığını zanneden öteki partilerdedir.
AK Parti ne yapsın?