Ne yardan geçerim, ne serden ikileminin siyaset dilinde ki ifade biçimi;
Güçlünün yanında pozisyon alacaksın ama temsil ettiğin kesim bu desteğe karşı olduğunu bildiği için, itiraz ambalajına sarılmış, egemenlerce önceden kurgulanmış ve talimatlandırılmış "evet" demeyi "şart" kılıfıyla sunmanın adıdır.
Yani; "Şartlı destek".
"Yetmez ama evet"çiler olarak siyasi literatürümüze girenlerin bu gün hangi noktada ve pişmanlıklar içerisinde olduklarına bir göz atarsak,"Şartlı destek" verenler değil ama onu savunan samimi kişilerin nasıl yanıltıldıklarını görebiliriz.
Görünen o ki; "şartlı destekçiler", "yetmez ama evet" diyenlerden ders almamışlar, tabii işin içinde başka organize işler yoksa..!
Demokrasi, insan hakları, yargının bağımsızlığı, 12 Eylül zihniyetinin yargılanması,
eşitlik, adalet, gibi çok değerli ambalajların içine saklanan, AKP'nin yüksek yargıyı kendine bağlama arzusu referanduma sunulmuştu.
Arkadaki asıl niyeti görenlerin itirazlarına sağdan, soldan, milliyetçi cenahdan geniş bir kesim karşı çıkıp, "bu isteklerin neresi yanlış destek vermeli, referandumda evet demeliyiz" tezini şiddetle savundular.
Dinci kesimler ise ilk defa bu konuda itirazsız ittifak ettiler, birbirlerini münafıklıkla itham etmediler.
Bazıları yanlış ve eksiklikleri görür gibi oldu ama ağır propaganda baskısı altında itiraz edemeyip sadece , "YETMEZ AMA EVET" diyerek aydın olmanın namusunu kurtardıklarını sandılar. Sözü;"İktidarın, ilerde kötü niyeti varsa biz sezdik, uyanığız..."demeye getirdiler, ama "şartı" koydular.
Ülkenin en popüler, demokrat yazar çizer takımı, meşhur akademisyenleri, sanatçıları
evet kampanyasına katıldılar tabii ki; "YETMEZ AMA.. " ilavesini sözlerinin başına ekleyerek.
Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Nuray Mert bu ekibin en ateşli savunucularından sadece bir kaçıydı... Şimdi hangi duygular içerisindeler görüyoruz.
Birde can-ı gönülden evet diyenler vardı ki onların durumu daha vahim.
Evet işinde hızını alamayıp; "ölüler bile evet demeli" ileri görüşlülüğünü gösteren kesimde olanların durumları ise evlere şenlik....
"Yetmez ama evet" ile "direk evet"in arasında yaptırım açısından ne fark var?
Mesela; üç yetmez evet itiraz halinde bir evet eder hükmünde mi sayılır?
Veya; iki yetmez evet bir direkt eveti götürür mü?
Tezkere oylamasında "şartlı destek" verenler ilerde bekledikleri şartlar yerine gelmezse desteklerini nasıl geri çekecekler?
Mesela; IŞİD'e karşı Türk askeri ve PKK, aynı mevzide kurşun atarken, "bu bizim şartımızda yoktu, desteğimizi çekiyoruz" dediğinizde Türk komutanlar cephedeki askere "ateş kes geri dön" emri mi verecekler?
Hayatın gerçeğinde yaşayan dünyada bu lafların hiç bir karşılığı olmadığı gibi mantığı da yoktur.
Şartlı destekçilerin bu tavrı, sadece taraftarlarının gazını almaya, ilerde ki bağırma ve çağırmalarına altyapı oluşturmaya dönük politik lakırdılardır.
Ben de bu yazıyı şartlı yazıyorum;
"Yetmez ama evet..." Vesselam!