Hoşgörü kapılarını 1938 yılında Cumhuriyet Caddesi’nde açan “Hemşin Pastanesi”, şehrin en gözde mekânlarından biri olarak uzun yıllar hizmet vermişti.
Ticari kaygının ikinci plânda tutulduğu Hemşin Pastanesi, kültürel maksatlı işletme anlayışı ile emsallerinden ayrılırdı.
Fikir ayrılıklarının şiddete dönüştüğü, kardeşin kardeşe düşman ettirildiği o talihsiz günlerde, Hemşin Pastanesi değişik fikir ve ideoloji sahiplerini, hoşgörülü ortamında barındırarak çok önemli bir misyonu yüklenirdi.
1984 yılına kadar Cumhuriyet Caddesi’nde faaliyetini sürdüren Hemşin Pastanesi, uzun süren sessizliğin ardından 1993 yılında Dadaş Sineması’nın yanında tekrar müdavimlerine kapılarını açmış, şehirde önemli bir eksikliği gidermişti.
Kültür hayatımıza büyük katkıları olan Hemşin’in tekrar hayat bulması, Karaavcı ailesinin büyük katkıları ile sağlanmıştı.
Hemşin denildiği zaman akla gelen ilk isim, şüphesiz sevimli Nail Ağabeyi idi.
Sevgi, fedakârlık, hoşgörü, tevazu ve cömertlik gibi kavramları içselleştiren Nail Ağabeyi, “nev-i şahsına münhasır” özel bir kişilikti.
Nail Orhon ile Hemşin öyle bütünleşmişti ki Nail Orhonsuz bir Hemşin düşünülemezdi.
Fikri alt yapısını rahmetli Ali Karaavcı’nın oluşturduğu “Hemşin”, Nail Ağabeyi’nin 2009 yılında aramızdan ayrılmasıyla tekrar kapanmış, bu durum hepimizi ziyadesiyle üzmüştü.
UNESCO ödüllü hoşgörü mekânının kapanması şehir adına büyük bir eksikliği gözler önüne sererken, özellikle de hayatımızda önemli bir yeri olan bizim kuşağı oldukça etkilemişti.
Kapalı kapısının önünden geçtiğimde hüzne kapıldığım, sayısız hatıralarımın bulunduğu Hemşin’in, yine Karaavcı ailesinin destekleriyle aynı hedefler doğrultusunda açılacağını duyduğum da “kaybettiği yitiğini bulan birinin sevinmesi” gibi ziyadesiyle bir mutluluk yaşadığımı ifade edebilirim.
Bugün Pazar, eski dostlarla karşılaşmak ve hatıralar arasında dolaşmak düşüncesiyle Hemşin’e gidiyorum.
İsmail Gerçek Hoca ve fasıl ekibi meşklerini bitirmiş çıkmak üzereydiler.
Musiki ziyafetini kaçırdığım için biraz burukluk yaşasam da bu fasıl geleneğinin devam ettirilmesi ile teselli buluyorum.
İsmail Gerçek Hoca ve ekibi kısa bir sohbetten sonra vedalaşıp ayrılınca, masamda hatıralarımla baş başa kalıyorum.
14 Ocak 2012’de kepenklerini açan Hemşin Pastanesi’nin ismi “Nev Hemşin” olarak değiştirilmiş.
İçeri girişte Nail Ağabeyi’nin yokluğu hemen hissediliyor.
Nev Hemşin’i tekrar Erzurum’un hizmetine sunan Dt. Salih Karaavcı’nın samimi, temiz, idealist yaklaşımları, yaşanılan burukluğu ve hüznü hemen unutturuyor.
Girişte sağ tarafta rahmetli Ali Karaavcı ve Nail Orhon’un; “Şöhret Afettir” düşüncesini yansıtan küçük çerçevelerdeki resimleri yer alıyor.
Mekân orijinal haliyle muhafaza edilmiş, sol taraftaki panoda bulunan yazılar, resimler dünkü gibi yerli yerinde.
Dinleyenin duyabileceği, dinlemeyeni rahatsız etmeyen bir tonda çalan klasik şarkılar, beni bir alemden diğer bir âleme götürüyor.
Kulağımda yankılanan şarkı “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına” derken, ben de kendi hatıralarıma dalıp gidiyorum.
Şu masalarda kimlerle oturup kalkmadık, ne sohbetler yaptık, ne güzel insanlarla beraber olduk, acılarımızı, kederlerimizi, sevinçlerimizi, fikri sancılarımızı bu duvarlar arasında, bu masalarda nasıl da paylaştık diye düşünüyorum.
Duvarda; “Türkiye Cumhuriyeti’nin Temeli Kültür / Türk Kültürünün Esası Hoşgörüdür” yazısı, yine eski yerinde asılı duruyor ve gelenlere ilk mesajı veriyor.
Çayımı yudumlarken, Hemşin’in eski fotoğraf albümlerini karıştırıyorum.
Hemşin’i ziyaret edenler arasında Nail Ağabeyi’nin mestinaz ve köpüklü ayranından içmeyen kimse yok gibi;
Fotoğraflar arasında: Rahmetli Rauf Denktaş, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Murat Karayalçın, Erkan Mumcu, Devlet Bahçeli, Tuğrul Türkeş, Niyazi Öktem, Ali Müfit Gürtuna, Abdullatif Şener gibi önemli şahsiyetler hemen göze çarpıyor.
Hemşin’in insana huzur veren mistik havası kaybolmamış, içeri girince hemen anlaşılıyor.
İnsanın iç dünyasına hitap eden; sanat, kültür ve hoşgörü kokan bu atmosfer, insanı etkiliyor.
Masalarda bizim kuşaktan kimseleri bulmak bir hayli zor olsa da Nev Hemşin’i yeni kültür elçilerinin mekân tutacağına yürekten inanıyorum.
Temennimiz; bu güzide mekânın uzun yıllar kültürümüze hizmet sunması ve gönül, sanat ve fikir insanlarının bir arada toplanıp sohbetler yaptığı Hemşin geleneğini devam ettirmesi.
Salih Karaavcı’nın bu geleneği yaşatacağı gözlerinden okunuyor.
Tüten kültür ocağı, hoşgörü mekânı, Hemşin, aramıza tekrar hoş geldin.
Herşey iyi güzel böyle şeyler yapılması takdire şayan olaylar ama Nev Hemşin ismi nedir onu anlayamadım Nev yabancı bir söz aslı böyle değil tabi ama burada bile yabancı sözlerin tabelalarda kullanılması hele böyle bir yerde garibime gitti açıkcası yada bir anlamı var ben bilmiyorum ...