Yağmur duası nasıl oluyor, ahanki yeni öğrendim!

Kuraklık olduğunda yağmur duasına çıkıldığını siz gibi ben de duyar ve bilirdim ama sanmam ki siz benim kadar dün bizzatihi gördüğüm o orjinal bir yağmur duasına şahitlik etmiş olasınız!

Sadece filmlerde gördüğümüz kalabalık toplulukça çıkılan yağmur duasının kralını, bugün bizzatihi ben Uzundere'nin Cevizli köyünde gördüm ve yaşadım.

Yüzlerce köylü ile birlikte okunan yağmur duasına amin diyen ben, sadece dua etmekle kalmadım, o dua ile birlikte bazı ritüellere de şahitlik etmiş oldum.

Benim için biraz geç oldu ama bayağı da iyi bir tecrübe oldu diyebilirim.

***

Şimdi eminim hepiniz 'Yağmur duasına nasıl çıkılır?' diye bir soru sorsam, kesin ''Başta imam olur, arkasında abdestli ahali, bir düzlüğe çıkar, hocanın okuduğu bir duaya elleri açarak dua eder, sonra da yağmurun yağması beklenir'' cevabını verirsiniz.

Böyle olmasa da, aşağı yukarı buna benzer bir cevap verirsiniz.

İnanıyorum ki hayatınızda hiç gerçek bir yağmur duasına çıkmadığınız halde bu dua merasiminin böyle olduğuna eminsinizdir de.

Yok işte, ben de öyle sanırdım ama o iş öyle bildiğimiz gibi değilmiş.

O yağmur duası, öyle filmlerde izlediğimiz veya duyduklarımız gibi bir şey hiç değilmiş.

Ya nasılmış diyorsanız, tamam tamam, az bir durun baştan anlatayım.

***

Emekli eğitimci ağabeyimiz Hüsamettin Yerli'nin biraz da ısrarları üzerine gittim Cevizli köyüne.

Köy zaten Hüsamettin hocanın köyü, geçen yıl de gitmiştim.

Erzurum merkeze 119 kilometre uzakta, dağların arasında bir köy.

Susuzluktan dolayı koca koca ceviz ağaçlarının kuruduğunu gördüğüm cevizi ile meşhur aynı adı taşıyan Cevizli köyüne ilk girdiğimizde köy halkı, çoluk, çocuk köyün üst tarafına yağmur duasına çıkmış.

Köyde çok yaşlıların dışında sanki de kimse yok.

Cami imamı önde, duaya çıkan köylüler, hocanın talimatı üzerine kurumuş dere kenarlarından tam 75 bin adet küçük taş toplamış.

Biz gittiğimizde zaten o taşları önüne almış olan köy halkı tek tek okuyarak sayıyordu.

Tam 75 bin okunmuş taşı sonrasında yine hocanın okuduğu dua eşliinde çuvallara doldurdu, kurumuş o dere yatağına bıraktı, sonrasında beklemeye koyuldular.

Hocaya orada sordum, hangi duayı okuyorsun diye.

O da 'Şura suresinin 28'nci ayeti' dedi!

Burada okunan ve bizim de sonunda 'amin' dediğimiz yağmur duasında bir farklılık da, dua esnasında eller hayava doğru değil, rahmet yağsın diye aşağı tutulması.

Dua öncesi bir de iki adet kurban kesildi ve kurban etleri, bir piknik havasında da köy halkı tarafından yanında pilavı ile bir güzel de yenildi.

Bir taşla iki kuş!

Hem yağmur yağsın diye dua, hem de güzelinden toplu halde piknik!

İlk defa karşılaştığım bu törenli yağmur duası sayesinde kuraklığın giderileceğine ve en geç 3 gün içinde yağmur yağacağına inanan Cevizlililer, hazır bir gazeteci de bulmuşken, gölet isteğinde de bulundular.

''Gölet olursa kuraklık diye bir tehlike de kalmaz'' dediler, milletvekillerine mesaj yolladılar.

***

Aslında bu köşe bir yerde yorum köşesi.

Haber tarafını size sunayım istedim, yorumu bu defa size bırakmayı düşündüm.

Modern çağda belki de dediğim gibi sizin de ilk defa duyduğunuz bu yağmur duası ve sonrasındaki ritüelleri, sizin yorumunuza bırakıyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.