Yabancılaşmak!..

Sosyolojik olarak en tehlikeli olgu bireyin ya da belli bir kesimin bulunduğu ortama yabancılaşmasıdır.

Yabancılaşmak alışılmış yaşam şeklinin belli kurallarla ya da yasaklarla örülmesiyle başlar. Buna ilkeler de dahildir; eğer bir yerde bir şekilde ilkelerinizden taviz vermeye başlarsanız, hiç şüpheniz olmasın önce kendinize yabancılaşırsınız, başkalaşırsınız…

Böyle bir durumda iki ayrı insan oluşur sizde, ikiyüzlü, sahtekâr, kişiliksiz…

Hangisinin asıl siz olduğunu bilemez duruma geldiğinizde ise insan olarak işiniz bitmiş demektir.

Baskı her zaman iki sonucu getirir; bu sonuç devlet düzeninde de herhangi bir kurumda da asla değişmez.

Ya kul olursunuz ya da asi!

Kul olursanız mesele yok değil, çoktur! Siz kulluğu kabullendikten hemen sonra tanrılarınız çoğalır. Kişiliğiniz birden yok olmaya başlar… Bir hiç olursunuz, çok tanrıya inandığınız için de bir gün bir piç gibi kalırsınız ortada. Bir hiç ve bir piç olmakla kalmazsınız, yabancılaşmak başlar hem tanrılara hem de kendinize.

Bir nedenle uzaklaştırılmak istersiniz o yaşam şeklinden.

İnancınız kaybolur… Ve içinizde başlayan sancının tek ilacı o inançları ve o toplumu terk etmektir.

Öyle de yaparsınız!

Asi olmak ise çok kolaydır.

Baş kaldırırsınız başkalaşmamak için.

Yıllarca ilmik ilmik ördüğünüz kişiliğiniz sizin en büyük desteğinizdir veya kösteğiniz olur.

Burada iki seçenek çıkar önünüze; ya bir asi olarak bulunduğunuz ortama yabancılaşarak ve de ilkelerinizi koruyarak kendinizle yaşamak; ya da kendinizle yabancılaşarak o ortama uymak!

Her iki durumda da bir yabancılaşmak vardır.

Yani her zaman bir “eyvallah,” kelimesini yanınızda bulundurmanız gerek.

İster kendinize söylersiniz bunu, isterseniz bulunduğunuz yere.

Bu size kalmış bir şey.

Aşk gemisinde de bu böyledir ekmek teknesinde de!

Yaşamak da budur işte!

 

Yaşamak da budur işte!

Ya boş bulutlar gibi gelip geçersiniz, geçerken salt gri bir gölge bırakarak; ya da bir şeyleriniz var ise yağarsınız, bereketlenir topraklar.

 

Çöl, yağmura; yağmur da çöle yabancıdır.

Çöl yağmurla yaşamayı istiyor ise eğer; önce ağaç yeşertmesi gerek!

Yoksa çöl hep çöl olarak kalır, ne kadar yeşil bir vadi olmak istese de!

Yaşamak ve yaşatmak; sevmek ve sevilmek; yabancılaşmak ve yabancılaştırmak da budur işte!

İster işte, ister aşkta.

Yani bütün yaşamda!

 

Kendini terk etmektense her şeyi terk etmeyi düşünenlerdir bu satırların yazarı!

Buyurun sizin olsun!

Sigara yasağı, kanun taslağı; kusurlu kuralınız ve de belli olmayan şemanız.

Ben yeni bir dünya istiyorum; ‘ama’sı olmayan semalara uçmak istiyorum.

Zaten, beni leyleğin getirdiğini söylerdi annem; belki de bu yüzden uçmak geliyor içimden.

Yabancılaşmayacağım yerlere doğru gitmek; ve oradan uzaklaştırılmak için çeşitli bahaneler yaratılmayacak yerlere konmak!

Ne kendime ne de bulunduğum yere yabancılaşmadan yaşamak!

Yaşamak da bu değil midir sizce!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.