Ne vakit kış turizminden, çağrı merkezlerinden, hizmetiçi eğitimlerinden yahut da sağlık ve eğitim yatırımlarından söz etsek hep aynı itirazı duymaktayız:
"Bırakın bu boş şeyleri, sanayi var mı sanayi!"
Biz de her seferinde aynı şeyleri tekrarlayıp durduk:
"Birader, Erzurum'un bir sanayi şehri olması elbette ki imkânsız bi şey değil, ama kolay bi şey de hiç değil. Kaldı ki bir şehrin gelişip kalkınması için illa da orada sanayi olması gerekmiyor. Dünyada bunun onlarca örneği var. Biz de sanayinin dışındaki argümanları iyi değerlendirmeliyiz. Misal; kış turizmi, çağrı merkezleri, hizmetiçi eğitim çalışmaları, sağlık ve eğitim yatırımları ve hayvancılık..."
Albert Einstein, "Ön yargıyı yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur" demiş.
Elhak doğru...
Bazı dostlar var ki siz hangi delilleri gösterirseniz gösterin, onların peşin hükümlerini değiştirmeniz mümkün değil.
Vali Ahmet Altıparmak'ın, "Çeşitli bakanlıkların hizmetiçi eğitim seminerlerinin Erzurum'da düzenlenmesi için önemli gelişmeler kaydettik" mealindeki sözleri, kalkınmanın yalnızca sanayi ile mümkün olacağına inananların nasırına basmış oldu.
Söylenmeye başladılar bile...
"Vali Bey, bunlar boş şeyler siz sanayi getirebiliyor musunuz sanayi..."
Erzurum'da üç ayrı hizmetiçi eğitim merkezi var.
Milli Eğitim, Diyanet ve Adalet Bakanlığı...
Galiba en eskisi de Milli Eğitim Hizmetiçi Eğitim Merkezi...
Sonra Diyanet İşleri Başkanlığı Dadaşkent'te güzel bir merkez açtı, ardından da Adalet Bakanlığı Sanayi yolunda çok büyük bir merkez kurdu.
Vali Bey'in bu konuda ısrarcı olması ve Erzurum'un bir hizmetiçi eğitim semineri merkezi olması için çabalayıp durması esasında ayakta alkışlanacak bir çalışmadır.
Çünkü mevcut eğitim merkezlerinin faaliyetlerinden biliyoruz ki, her üç hizmetiçi eğitim merkezi yılın her ayı dolup dolup taşıyor.
Milli Eğitim öğretmenleri, Diyanet din görevlilerini, Adalet Bakanlığı da cezaevi personellerini meslekiçi eğitimleri için Erzurum'a gönderiyor. Bunun yıllık Erzurum ekonomisine doğrudan katkısı en az 50 milyon lira...
Düşününüz ki Vali Altıparmak'ın çalışmaları olumlu sonuç verdi ve bu bakanlıkların dışında başka bakanlıklar da eğitim için personelini Erzurum'a gönderdi. Allah aşkınıza bu artı bir değer değil midir?
Ne yani şimdi sanayimiz yok diye bu ve benzeri işlere sırtımızı mı döneceğiz.
"Biz illa da sanayi isteriz"
Keşke olsa; ama yok maalesef... Daha doğrusu bir Konya ya da Kayseri değiliz tabii ki...
Zikrettiğimiz eğitim merkezlerinin üçünü de yakından biliyorum ve bu merkezlerin şehir ekonomisine kattıklarını da ben değil esnaf söylüyor.
Doğalgaz çevrim santrali veya petrol rafinerisi gibi bizzat devlet eliyle yapılabilecek devasa yatırımlar hariç, bu şehirde sanayi kolay kolay olmaz.
Bunca yıldır "sanayi sanayi" deyip duracağımıza, çağın gerekleri için çalışsaydık, inanıyorum ki Erzurum bugün çok daha farklı bir yapıda olabilirdi.
Gerçi yarışta çok gerilerde kaldık ama yine de geç kalmış sayılmayız.
Erzurum'un sanayi merkezi olmasının önünde onlarca mani varken, Erzurum; eğitim, sağlık, hizmet sektörü, hayvancılık gibi alanlarda büyük sıçrama yapması için de onlarca avantaja sahip...
Bir de şöyle bir gerçek var:
Erzurum, saydığımız bu alanlarda ciddi bir sıçrama yaparsa, orta ölçekli de olsa imalat sektörü de kendiliğinden gelişecektir. Nitekim buna dair umutlarımızı çoğaltacak pek çok gelişme var.
Antalya ve Muğla örnekleri ortada...
Bu şehirler sanayi ile değil, sahip oldukları doğal zenginlikler sayesinde bugün her biri dünya ölçeğinde merkez durumundalar...
Erzurum'un da aynı özelliğe ulaşmasına bir engel yok ki...
Yeter ki doğru zamanda doğru hedefe atış yapalım.
Bence Vali Ahmet Altıparmak'ın bu çıkışı son derece isabetlidir ve asla kabul olunmayacak bir dua da değildir.
Buarada tabii ki "illa da sanayi" isteyenlerin dualarına da canı gönülden amin diyoruz.
Erzurum'a yakışır...
Çünkü bu şehir asırlardır duruşu ve tavrı ile kalkınmayı da zenginleşmeyi de fazlasıyla haketmiş bir şehirdir.
Şair ne demişti:
"Vatandan alacaklı şehir Erzurum"
İnanınız ki Polyanacılık oynamıyorum.
Samimiyetle söylüyorum: Erzurum şu yeni dönemde iyi bir ambiyans yakaladı. Bir yanda belediyecilikte marka bir isim olan Mehmet Sekmen, diğer yanda turizmin ABC'sini yazmış bir vali Ahmet Altıparmak...
Şükür güvenliğimiz de emin ellerde, eğitim ve sağlık hizmetleri de...
Rauf Tamer'in dediği gibi birileri enseyi karartmasın yeter...
Erzurum artık ayağa kalkmak üzeredir.
Dizine derman, gözüne fer geldi. Bunu görüyorum.
Siz de inanın...
- Davut 01 Ocak 1970 02:00
Sayın Valiye gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ancak burada şunu ifade etmeliyim: bu güzel gayretler orta ve uzun vadeli bir stratejinin adımları değilse, tüm kurum ve kuruluşlar, stk ve vatandaşların desteği yoksa bu gayretler saman alevi gibi sonuç doğurur.Erzurum`un bir planlı kalkınma hamlesi olmalıdır ve bu plan Validen Valiye, başkandan başkana değişmemeli, tüm kaynaklar ortak irade ile bilimsel bir çerçevede belirlenen uzun vadeli plan ve projelere aktarılmalıdır. Erzurumda kalkınmanın hangi sektör veya sektörler üzerinden olacağı noktasında dahi ne kurumlar ne de vatandaş nezdinde tam bir uzlaşı veya karar olmadan yapılacak her iş sadece patinaj yaptırır.Sürücünün o veya bu olması anlam ifade etmez. Eğer varılacak nokta, menzil belli değilse benzin de emek de boşa harcanmış olur. Dolayısıyla tam da bir ambiyans yakalanmışken kafa kafaya verip kısa orta ve uzun vadede Erzurum`un her alanda geleceğinin planlanmasının zamanıdır. Yoksa " benim fikrim geldi" deyip iş yapmak gibi olur. Selamlar.
- Onur Hasan Çanakcı 01 Ocak 1970 02:00
Sayın ŞENER...
Size sizin Sözünüzle cevap vereceğim ...
""Kardeşim şunu bilmeliyiz ki ; Bu memleket Tarım ve Hayvancılık memleketidir . O Nedenle burada Turizm murizm tutmaz.... "" ( M.Şener 18.09.2013 Tarihli Kardelen TV Yayını )