Gazeteciliğin olmazsa olmazlarından biri fotoğraftır.
Bizim meslekte fotoğrafı çekmek gibi okumak da çok önemlidir.
Haberin en önemli sac ayağıdır ve tarihe düşülen nottur fotoğraf
İddia ederek söylüyorum, her gazeteci de anlamaz fotoğraf işinden.
Ne çekmesini ne de okumasını bilmeyen nice meslektaşım vardır. Çok görmem ama büyük bir eksiklik olduğunu söylerim.
Bana sorsalar ki, bırak şehri ülke sınırları içinde en iyi kim fotoğraf okur, Orhan Bozkurt derim. Bir kare fotoğrafa bakıp, ne hikayeler çıkardığını, ne haberler yazdığını bilirim.
Bu sıralar fotoğraf olmasa da kameralar karşısında Erzurumu okuyor!
Tavsiye ederim izleyin, Yağız TVde 25. Saat adlı programı yapıyor.
Programının son konuğu da Yakutiye Belediye Başkanı Mahmut Uçar oldu.
Hani şu geçenlerde
Mavi Halı başlığıyla kaleme aldığım yazının muhatabı olan Başkan Mahmut
Uçar.
Programı izledim. 1 saat 10 dakika sürdü.
30 dakika boyunca Uçar tarih dersi verdi sonrasında da hekim olması nedeniyle Korona Virüsü anlattı.
Bu arada program, Başkanın seçilir seçilmez Hacı Cuma projesi gibi elinden çıkarıp, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verdiği Üç Kümbetlerde canlı olarak gerçekleşiyordu. Tabi projelerden sıyrılması kendi takdiri.
Lakin şu sözleri dikkat çekiciydi.
Başkan olduktan kısa bir süre sonra gazetecilere demiştim. Durum tespiti yaptım. Kamulaştırmayla birlikte 150-160 milyon borcumuz vardı
Borçsuz bir belediye lanse ediliyordu
Personel durumu
Optimal bir personel sayımız olabilir ama kullanım açısından dengesiz. Çoğu noktada bir sürü personelimiz varken temizlik noktasında
Şimdi rakam vermeyeyim biraz takviye falan da yaptık
Biz sonuçta ilçe belediyesiyiz. Bizden çok devasa şeyleri halkımızın beklememesi lazım. Bizim bütçemiz belli ve daha doğrusu bir ilçe belediyesine devletin biçtiği rol de belli. O rolü başkaları aşmaya çalışırken, boğuluyor da yani ekonomisiyle, şununla, bununla. Geçmişte bunun örneklerini de çok gördük. Ondan sonra da borç batağına giriyorsunuz reel de yapmanız gereken hizmetleri de veremiyorsunuz
Net söyleyeyim bir kere, biz bir ilçe belediyesi olarak gerçekten rutin hizmetlerimizi versek müreffeh bir ilçe haline gelmiş oluruz.
Ve Orhan Bozkurt soruyor.
Hizmet binanız var. Tarihi bir mekan orası. Şimdi güzel de bir tadilattan geçmiş. Yeterli oluyor mu binanız size? Bunu niye sordum, binayı yeniden restore ettiler, gerekli miydi, gereksiz miydi gibi tartışmalar var bu yüzden sordum.
İşte o an depolara taşınan malzemelerin fotoğrafları gözümün önüne geldi.
Belli ki fotoğrafları görmeyen, görse de okuma yetisini kaybetmiş olan Orhan Bozkurt, Başkan Uçarın, Bir şey söyleyeyim, burdan ben açıklamayayım ama çok komik rakamlara. Bir boya badana, tavana astığınız bir avize
Çok komik rakamlarla yaptık cevabı üzerine sustu.
Tamam komikse de ne kadar harcadınız, diye sormadı Bozkurt.
Gerekirse cebimizden bile karşılarız seyircilerimiz üzülmesinler bile diyen Başkana bir kez daha ben sorayım.
Sayın Başkan, küçük dokunuşlarla büyük mucizeler yarattığınızı söylüyorsunuz. O kadar borç içinde hem restorasyon hem de tefrişat gerekli miydi?
Göreve gelir gelmez kaynak ürettiğinizi söylüyorsunuz, bu harcamaları o kaynaktan mı yaptınız?
O kadar borcunuz varken niye yeniden işçi aldınız?
Dediğiniz gibi devletin siz ilçe belediyelerine biçtiği rol belli, bütçeniz belli. Kamu kaynaklarını neden hekim arkadaşlarınız için kullandınız?
Rutin belediyecilik hizmetlerini yapsak bile müreffeh oluruz diyorsunuz, sizin rutin anlayışınız bu mu?
Ve daha nice sorular yazıyordum ki, gazeteci üstadım Mehmet Şenerin, Sayın Sekmen ve Sayın Uçar sizi tarihe şikayet ediyorum başlıklı yazısı siteye düştü. Üstat sizi tarihe şikayet ediyorsa ben de çok komik bile olsa kamu kaynaklarını bu şekilde harcadığınız ve hekim hatrıyla hareket ettiğiniz için Allaha şikayet ediyorum.