Erzurum'da belkide son 3 sezondur ilk kez bu kadar sönük bir maç önü vardı. Nitekim boş tribünlerin yanısıra protokol tribünününde boş kalması şehrin ve camianın bu maça bakış açısını özetliyordu.
Karşılaşmanın ilk 10 dakikasına baskılı başlayan mavi beyazlı ekip özellikle uzun bir aradan sonra ilk 11'de başlayan Serdar Deniz'in rakip ceza sahasına sızma çabalarıyla 3. bölgede etkili olmaya çalışsada Fatih ve Eslem'in vasat oyunları nedeniyle üretkenlikten uzak bir BB Erzurumspor vardı.
İlk yarıdaki ilk ve tek şutun 35. Dakikada gelmesi bu kısır oyununun ispatı oldu.
İlk yarının sonlarına doğru Hacettepe'de Noyan'ın kaleci Ahmet'le karşı karşıya kalması ilk yarının en net pozisyonuydu. Bu pozisyonda rakip futbolcunun yaklaşık 25 metre top sürerek Ahmet'le baş başa kalması Erdem ve Mehmet İkilisinin stoperde olmayacağının sinyallerini verdi.
İkinci yarıya Eslem'in iki şutu ve Erhan'ın direkten dönen kafa vuruşu akıllarda kalırken genelde yine vasat bir BB Erzurumspor izledik.
Gücü ve kalitesi farketmeksizin kapanan her takım Erzurum'dan içerde dışarda istediğini almayı başarıyor. Çünkü karşılarında hücum kontrolü çok kolay bir takım var. Kanatları kapatınca ve ceza sahasında kalabalıklaşamayınca belkide dışarda görseler fotoğraf çekilecekleri Nobre ile mücadele etmek rakip stoperler için artık zevk almaya dönüşüyor.
Burada suç Nobre de mi?
Tabiki hayır!
Nobre'yi 4 lü savunmanın arasına atan ve yalnız bırakan sistemde...
Kanatlardan gelen toplarda Nobre yalnız. Ters kanattan veya orta sahadan ceza sahasına destek yok. Cepheden gelen Nobre'nin indirdiği toplarda en yakın arkadaşı 5 metre mesafede...
E böyle olunca sizin pozisyon bulma ümitlerinizin sadece duran toplara kalıyor.
Yazılarımı takip edenler bilirler sezonun ilk yarısı ve devre arası en çok dile getirdiğim konu 10 numaraydı...
Bu takımın ileride oyunu organize edebilecek kilidi çözebilecek hatta duran top kullanabilecek bir oyuncu eksikliğini hissedeceğini ve kapanan her takıma karşı zorlanacağını aylarca yazmıştım.
Gelinen noktada 10 numara eksikliği her geçen hafta dahada kendini hissettiriyor. Kemal Kılıç o bölgede Eslem'i kullanmaya çalışsada nafile... Genç oyuncunun ne teknik kapasitesi ne oyun zekası o bölgeyi kaldırabilecek seviyede değil.
Maalesef kadroda hep aynı tarz isimler var, farklılık yok. Sorun burada aslında... Fatih Mustafa Eslem Savaş Ersem hep ayni tarz isimler. Bunların içinde ne birisi tam ofansif ne birisi tam defansif diyebileceğimiz isim yok. E bir inşatta hep mühendis olupta hiç mimar ve işçi olmayınca o inşaatın belli bir noktada tıkanması oldukça normal.
Teknik direktör Kemal Kılıç bu takıma şu ana kadar bir şey katmamış. Umarım artık yavaş yavaş takım özellikle mental olarak toparlanır. Yoksa bu görüntüyle daha Play Off un ilk ayağında elenmemiz sürpriz olmayacaktır.
Ancak özellikle Ersel ve Kemal'in dönüşleri ve Serdar'ın kendini toparlamasıyla şu an ki durumdan daha iyi bir takım izleyeceğimiz kesin.