Erzurumajans-Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın iki numaralı sanığı Gökhan Şahin Sönmezateş, duruşmada verdiği ifadede görevi kendisine Semih Terzi'nin verdiğini söyledi. İkinci savunması alınan Özel Kuvvetler timinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen ise, "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben darbe yaptım. Bunun cezası idam bile olsa hiç canım yanmaz" dedi.
Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre duruşmanın öğleden sonraki kısmında mahkeme heyeti, ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminin planlayıcı olduğu iddia edilen ve darbe girişiminin başarılı olması halinde atama listesinde "MİT başkanı" olarak görevlendirildiği belirlenen Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesini aldı.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen ve soruşturmada "başı sıkışan" herkesin kendisinin adını öne sürdüğünü iddia eden Sönmezateş, "FETÖ'cü değilim." dedi.
Sönmezateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürmek için değil, derdest ederek Ankara'ya götürmek için Marmaris'e gittiklerini savundu.
Suikast girişimine giden timleri kendisinin seçmediğini ileri süren Sönmezateş, şunları söyledi:
"Bütün dünya Cumhurbaşkanının İstanbul'a gittiğini bilirken, biz tuzağa düşürülerek oraya gönderildik. Ben yaverle görüşmedim. Bu görevi ben planlamış olsaydım, ya başarılı olurduk ya da görevi iptal ederdim. Fetullah Gülen'in 'mesih' veya 'Peygamber' olduğuna inanmıyorum. Bu sapkın bir düşünce. Şu andaki hesabım 'Bizi kim yanılttı ve 4 saat bekletti?' sorusunun cevabını bulabilmek. Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum ama olmadığım yerlerle ilgili sorumlulukları kabul etmiyorum."
TSK'nın emir komutası içerisinde ihtilal yapıldığını düşünerek hareket ettiğini iddia eden Sönmezateş, darbeden önce Ankara'daki bir villada FETÖ'nün imamlarının yaptığı toplantıda kendisinin bulunmadığını da öne sürdü. Sönmezateş, söz konusu villanın nerede olduğunu dahi bilmediğini savundu.
Görevden ilk olarak 11 Temmuz'da, açık görevden ise 13 Temmuz'da haberinin olduğunu anlatan Sönmezateş, "Görevi bana Semih Terzi verdi. Uçuş ekibine operasyonla ilgili bilgi vermedim. 'TSK yönetime el koydu' dediğimde uçuş ekibi helikopterlerin başındaydı. Görevin Genelkurmay Başkanlığından geldiğini söyledim. Ekibe sadece koordinatları verdim. Ekipteki herkes görevi kendi komutanlarından alıp gelmişti. Ben de dahil o resmi kafamızda çıkartabilseydik göreve gitmezdik." diye konuştu.
AVUKATLAR SORU SORDU
Savunmasını tamamladıktan sonra soruları da yanıtlayan Gökhan Şahin Sönmezateş, duruşma savcısının, "Helikopterden aşağıdaki sanıklara hiç ateş ettiniz mi? Çiğli'de yaptığınız konuşmada orada sivil vatandaşların olacağını ve çatışmanın kaçınılmaz olacağını söylediniz mi" diye sorması üzerine, "Helikopterden hiç ateş edilmedi. Sivillerle çatışmaya girilmesi yönünde bir emrim olmadı" dedi.
Müşteki avukatların "Ekibin başında biri olarak bu işin organizatörü olmaması mümkün mü? Çatışma olmaması ve çatışma olmamasından haberiniz olmaması mümkün mü?" sorusuna ise, "Çatışmadan haberim olmadı. Çatışma olacağını tahmin edemedim" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatının "Madem FETÖ üyesi olmadığını söylüyor, ekibi kendi seçmemiş diyor. Hangi tür motivasyonla bu operasyonu yapıyor" diye soru yöneltmesi üzerine Sönmezateş, "Alparslan Türkeş ve Kenan Evren hangi motivasyonla yaptıysa ben de ülkemi ve milletimi korumak için yaptım" diye kaydetti.
DİRENSELER NE YAPACAKTINIZ?
Bunun üzerine müşteki avukatı bir soru daha sorarak, "Cumhurbaşkanı korumaları orada olsaydı teslim olmayacaklardı. Koruma duvarını nasıl aşacaktınız? Cumhurbaşkanı ve ailesi de size direnecekti. Bunu üzerine ne yapacaktınız?" demesi üzerine de Sönmezateş, "Cumhurbaşkanı sağ salim alınacaktı. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılacaktı" bu yanıtın üzerine bu kez mahkeme başkanı "Direnseler ne yapacaktınız" diye sordu. Bu soruya da sanık Sönmezateş, "Olmamış, gerçekleşmemiş bir şey için konuşmak istemiyorum" cevabını verdi. Daha sonra bir sanık avukatı yakıt planlaması yapıp yapmadıklarıyla ilgili soruya da, "Pistte bekletilince yakıtımız bitti. Bunun planlamasını pilot yapması gerekiyordu" dedi.
ŞOK İFADELER
Sönmezateş'ten sonra 2. olarak Binbaşı Şükrü Seymen dinlendi. Seymen ifadesinde darbeci olduğunu kabul ederek, "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben darbe yaptım. Bunun cezası idam bile olsa hiç canım yanmaz. İntihar olmayacağını bilsem sandalyeyi ben düşürürüm. Benim yaptığım tek şey Gökhan Paşam ve Semih Paşanın emirlerine iyi bir asker olarak uymamdır. Bize verilen görev Cumhurbaşkanını sağ salim Ankara'ya götürmekti" dedi.
"KENDİSİ BANA TSK'NIN DARBE YAPACAĞINI SÖYLEDİ"
Şükrü Seymen özetle şunları söyledi:
"14 Temmuz'da Semih Paşa beni telefonla aradı. 12 kişilik tim seçmemi, daha sonra Gökhan Paşa ile irtibata geçmemi söyledi. Bu emri sorgulamadan yerine getirdim. Perşembe günü ailemle vakit geçirdim. Akşam eşim ve çocuğumla vakit geçirdikten sonra İstanbul'a gittim. Cuma günü Gökhan Paşa ile Hava Harp Okulu'nun misafirhanesinde buluştum. Gökhan Paşa'ya timi seçtiğimi söyledim. Kendisi bana TSK'nın darbe yapacağını söyledi ama bize verilecek görevin ne olduğunu belirtmedi. Silah ve teçhizatları kendisinin temin edeceğini söyledi. Kısa bir görüşmeydi. Daha sonra ayrılarak Samandıra'ya gittim.
"UÇAK GELMEYİNCE HELİKOPTERLE GİTTİK"
Davut Yarbay ile görüştüm. O da görev ihtimali bulunduğunu ama niteliğinin ne olduğunu bilmediğini söyledi. Akşam saat 18.00 gibi seçtiğim personelin kamuflaj giyip toplanmasını emrettim. Bizi İzmir'e götürecek uçağı beklemeye başladık. Uçağı beklemeye başladık. Ancak gecikince Gökhan Paşa ile telefonla görüştüm. Kendisine uçağın gelmediğini söyledim. O da bir şekilde gelmem gerektiğin söyledi. Daha sonra uçak olmayınca helikopter ayarlandı, helikopter ile Çiğli'ye indik. Bizi bekleyen araç vardı, bu araçlarla depoya gittik. Burada zimmetleme işlemi yapmadan malzemeleri kuşandık. Gökhan Paşa ise sürekli askeri hattan birileriyle görüşmeler yapıyordu.
"BİZE CUMHURBAŞKANINI SAĞ OLARAK ELE GEÇİRİLMESİ EMRİ VERİLDİ"
Uzun bir süre bekledik. Kalkıştan 15 dakika önce görevin iptal olduğu şeklinde bir mesaj geldi. Durumu Gökhan Paşa'ya arz ettim. Gökhan Paşa da Ankara'ya dönme teklifinde bulundu ben de bunu kabul ettim. Bu esnada göreve devam denildi ve havalandık. Öncesinde bize Cumhurbaşkanını sağ olarak ele geçirilmesi emri verildi. Suikastın ne olduğunu bir asker olarak biliyorum ancak Kuzgun ve Şapka gibi gizli tanıklar da ifadelerinde suikasttan bahsetmiyor. Gökhan Paşa da suikast olmadığını söyledi. Zaten suikastın mantığı da tutmuyor bunu da kayda geçmesi için söyledim."
Seymen, Cumhurbaşkanı'nın yerini bilmediklerini kaydederek şöyle devam etti:"Cumhurbaşkanının korumalarının olduğu bölüme gittik burada birkaç kez havaya ateş açıldı. Ben hemen ateşi durdurdum. Ben zaten biliyorum Cumhurbaşkanını orada olduğunu neden yerini sorayım neden küfür edeyim. Ben sadece vatandaşlara burada mı kalıyor diye sordum ama tehdit etmedim. Bu sırada korumalar kapılarını kapatıp ateş etmeselerdi onların yerini tespit etme durumumuz yoktu. İlk ateşi polisler açmasaydı yerlerini bulma ihtimalimiz sıfırdı. Biz de baskı ateşi ile hedef gözetmeksizin karşılık verdik. Bizim silahlarımızda gece görüşü yoktu bu nedenle hedef gözeterek ateş etmem mümkün değil."
Cumhurbaşkanına ve polislere hakaret ettiği ve küfür ettiğine yönelik suçlamaları kabul etmeyen Seymen, polislerin cüzdanlarının alınması ve kelepçelenmesi ile ilgi ilgisi olmadığını belirtti. Sadece silahların bırakılıp uzaklaşılması talimatı verdiğini ifade etti. El bombasını da İsmail Yüzbaşı personel çıktıktan sonra camın kenarına bıraktığını polisler zarar görmesin diye de patladığı sırada üzerine kapandığını söyledi.
"DARBE YAPTIM MI EVET YAPTIM. OTURUP ÇOCUK GİBİ AĞLAYACAK MIYIM TABİİ Kİ HAYIR"
Şöyle sürdürdü:"Cumhurbaşkanının ne zaman gittiğini sordum ancak hakaret etmedim. Hakaret ettiğim iddiasını şiddetle reddediyorum. Ben kimsenin de darp ettiğini görmedim. Cumhurbaşkanının olmadığını söyledim. Gökhan Paşa'ya çekileceğimizi söyledim. Polislerin atışlarından çekildiğimiz sırada bizim yerimizi tespit edemediklerini anladım. O yüzden mala zarar verme suçlamasını da kabul etmiyorum. Hatta ben 2 sebepten dolayı, otelin içinde camlar vardı o camlar bir zarar verebilirdi ve yerimizin tespit edilmemesi için timin ateş etmemesi konusunda emir verdim. Oraya adam öldürme kastı ile gitseydik kimse canlı çıkamazdı. Bugün 2 şehit değil daha fazla olurdu. Darbe yaptım mı evet yaptım. Oturup çocuk gibi ağlayacak mıyım tabii ki hayır. Ancak en çok üzüldüğüm konu 2 polisin şehit olmasıydı. Hem şehitten hem de helikopterden çıkan merminin benim silahımdan çıktığını kabul etmiyorum."
Şükrü Seymen arazide yanlarındaki tüm paralarını bir araya toplayıp üçe böldüklerini bu sırada Zekeriya Kuzu'nun cüzdanları aldığını öğrenince çok kızdığını da savunmasına ekledi. Seymen'in savunmasını ardından duruşma yarına ertelendi.
Hürriyet