Aslında adamlar hiç bir zaman "Biz değiştik. Biz demokrasiyi kabul ediyoruz. Biz bundan böyle hukukun üstünlüğünü ve evrensel değerleri savunacağız" dememişlerdi.
Sadece ve sadece onların yerine Aydın Doğan'ın, yeminli tetikçileri, bu adamları allayıp pullayıp Türkiye'nin yeni imajı diye yutturmuşlardı.
İşi bilenler bu tuzağa düşmedi. Fakat kimileri afilli sunumlara öyle bir kaptırdı ki kendini, Selocan'ı "asrın lideri" olarak görmeye başladı!
Yoksa, Nişantaşı, Bağdat Caddesi, Etiler, Levent ve Taksim'de HDP'ye çıkan çuvallar dolusu oy başka neyle izah edilebilir ki...
Boğaz'ın yeni yetme naylondan beyaz Türkleri, Selahattin'i, kankaları zannettiler, akşam cafede birer tek atacakları boğaz sakini olarak gördüklerinden ve en önemlisi de sırf Tayyip gitsin de ne olursa olsun dediklerinden, dağdaki adamın şehirdeki kravatlısına "başkan" muamelesi çektiler.
Şimdi olup bitenleri görünce kafalarını taştan taşa vurmaya başladılar ama artık çok geç...
PKK, bırakın Diyarbakır'ı, Antalya'da bile yol kesip kimlik kontrolü yapıyor.
Erzurum'da da kırk gün kırk gece zafer kutlaması yapmaya yeminliymişcesine her gece bir yerlerde Apo'nun posterini açıp, PKK'nın propagandasını yapıyorlar.
Bu durumu, polis de izliyor jandarma da... (Zaten kaç yıldır izliyorlardı da kimse anlamak istemiyordu)
7 Haziran'da seçmen (içinde tehdit oylarına ve paralel yapının akla ziyan oyunlarına rağmen) HDP'ye Türkiye partisi olma şansı sunmuştu. Besbelliki HDP (tiyniyetinde demokrasi olmadığı için) bu büyük şansı kullanamayacak. Daha Meclis'e girmeden terörün, anarşinin ve illegalitenin kucağına çıktı!
HDP, Türkiye'nin partisi olmak yerine, bir avuç teröristin ve bölücünün savunucusu olmayı tercih edecektir; bu artık ayan beyan ortaya çıktı. Selocan ise,bu işin içinde zurnada son delik bile değil...
Baksanıza Kandil hapşırınca Selocan yatak döşek hasta oluyor!
Erzurum'da solcuların kahır ekseriyeti ile birlikte Alevilerin çoğu da HDP'ye oy verdi. Haydi Kürtleri anlıyoruz. Dediler ki, bu seçimde boyumuzun ölçüsünü görmek istiyoruz. Fakat sözde Kemalist solcular ve bir kısım Aleviler, artı paralelciler bile (ortak düşman karşısında) HDP'li oldular!
Şimdi ise hepsi de sırılsıklam pişmanlar. Bazıları "oyuna geldik" bile diyorlar.
Ne yazık ki tren kaçtı!
HDP'nin kravatlı militanları dağdakilerini aratırcasına eşkiyalık yapıyorlar, hem de şehirlerin göbeğinde...
Davutoğlu da sadece izliyor. Belki de içten içe "siz ancak buna müstehaksınız kendi elinizle ettiniz şimdi de çekiniz" diyordur!
Selocan, burnundan kıl aldırtmayan Devlet Bey'e öyle bir posta koydu ki MHP'liler hala kendilerine gelemediler.
"Sen kimsin ki benimle ortak olmak istemiyorsun" diyor!
Öyle ya, etme bulma dünyası...
Seçimden önce hani kanka olmuşlardı, birbirlerine güzellemeler yapıyorlardı! Ne oldu da daha bir hafta geçmeden Selocan restini çekti!
HDP'nin de MHP'nin de ortak gayesi; AK Parti'ye, evvel emirde de Tayyip Bey'i dize düşürtmekti! Kabul edelim ki bunu da kısmen başardılar!
Bugün ittifak bozuldu. Selocan, (zaten kendi iradesi yoktu) kandilin yeni talimatlarına uyarak, ilk önce MHP'ye rest çekti!
Bazıları, "bunlar hükümete de ortak olurlar" diyor. Ama ben artık bundan sonra böyle bir ortaklığa ihtimal vermiyorum. Zira Selocan sanki çok kararlıymış gibi görünüyor!
Muhtemelendir ki, dört günden beri Aydın Bey, kalemşörlerini etrafına toplayarak, kısmi zaferinin keyfini çıkarıyordur. Haksız da sayılmaz hani... Adam, öyle ya da böyle Kandil'in şehirli mukallitlerine barajı aştırdı.
Pürosunu tüttürse de haklı, uluslararası ajanslara demeç verip ahkam kesse de yeridir!
Değil mi ki Tayyip Bey yaralı bir arslandır ve değil midir ki AK Parti, CHP seçeneğini masaya koymuş durumdadır...
Paralelcilere gelince...
Onlar hiç boşu boşuna gelin güvey olmasınlar. Onlar bu büyük oyunun içinde her zaman olduğu gibi yine tetikçiler, yine figüranlar ve yine taşeronlar... Öyle ya da böyle yine onlar yuduzacak. Bakmayın size Hoca'nın, Tayyip Bey için "Firavun da güçlüydü ama kaybetti" şeklinde saçma sapan bir benzetme yapmasına...
Aydın Doğan'a, hatta İsrail'e rağmen bu sürecin tek kaybedeni var, o da paraleldir.
Düşünün ki AK Parti CHP ile koalisyon kurmayı kabul etse, hiç şüpheniz olmasın ki, o dakika CHP aylarca aynı gemide kader birliği ettiği Okyanus ötesini dalgaların kucağına atar. "Git bana ne; ne halin varsa gör" der...
Dün İstanbul'dan arayan işadamı bir dostum söyledi. Dedi ki "ağabeyi Bağdat Caddesi'ndeki beyaz Türklerin popolarına ateş düştü. 13 yıldır istikrarlı biçimde her ay ceplerine indirdikleri milyon dolarlık kira gelirlerinin artık tehlikeye girdiğine inanıyorlar!"
Dedim ki, niye korktular ki... Çağırsınlar, Selocan çıkıp gelsin ve bir kalemde yeniden onları milyon dolarlarına kavuştursun!
Bırakın Türk'ü, Kürt'ü, Çerkezi, Laz'ı...
Anadolu'nun her renginden ifrit olan ve Anadolu insanını gerici, yobaz ve akılsız olarak gören Beyaz Türkler, bilerek ve isteyerek bir tercih yaptılar: Eli silahlı eşkiyayı,sırf saz çalıyor, uyduruktan da olsa türkü söylüyor diye baştacı ettiler!
Hakikaten anlamakta zorlanıyorum.
Bugün niye koro halinde ağlama ayini düzenliyorlar ki...
Ne güzel işte, Selocan saz da çalıyor, türkü de söylüyor!
Ne güzel; AK Parti tek başına iktidar olamıyor.
Haydi Selocan, sen saz çal söyle, beyaz Türkler de halay çeksin. Belli mi olur, belki de zılgıt bile çekerler.
Sen bi çal da...
"Bu maç burada biter" diyenler, acele etmesin. Stadyumu boşaltmasınlar çünkü maç daha bitmedi...
Nasılsa yaralı arslan düştüğü yerden kalkacak...
Acaba o gün Selocan nerede olacak?
Cumhuriyet, Atatürk'ün en büyük telif eseriydi.
Merak ediyorum acaba MHP'nin en büyük telif eseri nedir?
Kıyamete kadar muhalefette kalmak mı olacak?
Yoksa...
Seçimden seçime boy göstermek mi?
Nedir sahi MHP'nin "zor zamanda" söyleyeceği son sözü?
HDP son sözünü söyledi: Kandil, terör, bölücülük, kan ve gözyaşı... (Ahmet Hakan'ın sunduğu sazlı sözlü program, sadece Erzurumluların ifadesiyle sinemadaki bir 'kısım'dı; seçim bittiğine göre film de sona erdi)
Haydi sıra sende MHP, sen de son sözünü söyle...
Türkiye'nin geleceğini HDP'ye mi emanet edeceksin, yoksa "gün bugündür" mü diyeceksin?