Nedense coğrafyamızdaki devletlerin haricindeki her devlet bu günlerde Türkiye’ye övgüler yağdırmaya başladı!
Hele Suriye’nin jetimizi düşürmesinden sonra kara gözlü ceylan olup çıkıverdik Avrupalı yiğitlerin gözünde.
Daha birkaç yıl önce, Türkiye’nin AB’de işi ne, çekin şu ülkenin fişini, diyenler son aylarda ne dersek diyelim, ne eylersek eyleyelim, hep bir ağızdan “Türkiye haklı,” diye allı pullu sözler etmekteler.
Bu durumdan ve bu tutumdan kıllanmamak elde değil.
Belki de uzun yıllar sövülmekten olsa gerek övülmeye alışkın olmadığımız için bünyemizde alerji yapan bu sözlere kuşku ile yaklaşmaktayız. Ve de bu kuşkumuzda haklıyız.
Günümüzde Mustafa Kemal ismini gözümüzün gördüğü yerlerden, kulağımızın duyduğu seslerden ve gönlümüzden silme çabalarını bilerek “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünü tekrar hatırlatmak gerekecek galiba. Savaş, ancak kendi yurdunu, namusunu, onurunu savunurken şereflidir. Bu yüzden savaş tamtamlarını çıkartanlar bir kez daha düşünmelidir.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Lawrance’nin emrinde ve peşindeki Arapların çöllerde Türk birliklerini kalleşçe arkadan vurarak kırmalarını unutmak mümkün mü!
Türkiye balık hafızalı değil ki sazan muamelesi yapılıyor!
Kaldı ki bizim hiçbir zaman Şam’ın şekerinde gözümüz olmadı.
Ülkede bazı siyasilere ve bazı kurumlara esip gürleyen Başbakan Erdoğan, ülke dışarısında da narasını basınca çıkmaz bir yola giriyor gibi… Kılıçdaroğlu ve Bahçeli değil, eloğlu bu!.. Ülke gazetecisi de değil ki atasın içeri! Kaç milde olursa olsun, düşürür jetini, alırsın derdini!..
Ancaak, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı ne kadar yanlış söylemde bulunursa bulunsun, ne eylerse eylesin, dışarıya karşı ve bu durumda Türk Halkı her zaman yanında olacaktır. Bu değişmez bir gerçektir ve böyle de olmalıdır zaten.
Şimdi tükürecek yer kalmadı; yukarısı bıyık, aşağısı sakal!.. Elinde de Musa’nın asası yok; iki ucu boyalı bir sopayla en doğru yolu bulmaya çalışmak kolay iş değil tabi.
Hiç bir şey yapmasan karizma çizilecek; karşılık vermeye kalksan bir dinamitin fitilini tutuşturmuş olcaksın!.. Bunu bilen Suriye yönetimi de, “özür falan yok, düşürdüysem düşürdüm, ne olacak sanki,” dercesine bir tavır içinde. Bu da yetmez gibi elindeki Kürt kartını kullanacağını da ima etmekten geri kalmıyor.
Olsun, her zaman övgü alacak değiliz; arada bir hakaret de olmalı. Bunu da bir kenara yazarak ve tutanağını tutturarak bekleriz; yasal yönden tazminatlı cezası verilir elbet!
İç siyasette “birlik ve beraberlik,” sözüne ne kadar gıcık oluyorsam; dış siyasette bu sözü sık sık söyleyerek buna uymak gerektiğine inananlardanım.
Türkiye’ye sazan muamelesi yapanlar oltasanın ucuna ister övgü, isterse sövgü yemi taksınlar!
Yemezler!.. Türkiye adında bir balık, adlı filmi kimse çekmeye cesaret etmemeli.