Türk-İş Erzurum Bölge Temsilcisi Orhan Gözgeç, kıdem tazminatının endüstri ilişkileri sisteminin en önemli konularından biri olduğunu belirterek, Kıdem tazminatı işçinin en büyük güvencesidir dedi.
Erzurum Ajans-Türk-İş Erzurum Bölge Temsilcisi Orhan Gözgeç, kıdem tazminatının endüstri ilişkileri sisteminin en önemli konularından biri olduğunu belirterek, “Kıdem tazminatı işçinin en büyük güvencesidir” dedi.
Yaklaşık 2 ay önce, Türk-İş Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında kıdem tazminatı ile ilgili endişelerini dile getirdiklerini anlatan Bölge temsilcisi Gözgeç, “Kıdem tazminatları konusu 1962 yılından beri işverenlerin ve hükümetlerin gündeminde olmuştur. “Güvencesiz, ucuz ve maliyetsiz” emek peşinde olan işveren kesimi, kıdem tazminatının işveren için bir yük olduğu iddiası ile yıllardan beri bu konu üzerinde fikir üretmektedir. Hükümetler de fırsat buldukça kollarını sıvamakta, yapmak istedikleri değişiklikleri allayıp pullayıp basınla paylaşarak kamuoyunu bu fikre alıştırmaya çalışmaktadır. Ancak bu konuda gündeme getirilen önerilerin tümü, ne kadar allansa pullansa da her zaman bu hakkı budamaya yönelik olmaktadır” dedi.
Konunun sürekli gündemde tutulması nedeniyle TÜRK-İŞ’in, 2003 yılında toplanan 19’ncu Genel Kurulunda kıdem tazminatına yönelik herhangi bir saldırı karşısında diğer eylemlerin yanı sıra üretimden gelen gücün kullanılacağı yönünde bir karar aldığını ve bu kararı daha sonraki genel kurullarında yinelediğini dile getiren Orhan Gözgeç, “TÜRK-İŞ Yönetimleri yıllardan beri kıdem tazminatı ile ilgili olarak bu karar çerçevesinde hareket etmekte, konu ne zaman gündeme getirilmek istense, karşı fikrini ifade etmektedir. 2008 yılından beri TÜRK-İŞ Genel Başkanı olarak üçlü danışma kurulu toplantılarına katılıyorum. Ne Sayın Ömer Dinçer döneminde, ne de Sayın Faruk Çelik döneminde bu konu tartışmaya açılmıştır. İşverenlerin gündeme getirdiği, sayın bakanlarımızın da sıcak baktığı dönemler olmuştur, ancak itirazlarımız nedeniyle hiç bir zaman tartışma konusu yapılmamıştır. Kıdem tazminatı, Sayın Faruk Çelik’in yeniden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olmasının ardından yaptığımız Üçlü Danışma Kurulu toplantılarının da konusu olmamıştır. Daha geçtiğimiz günlerde Sayın Çelik, “Kıdem tazminatı konusu gündemimizde değil” diye açıklamalar yapmıştır. Hal böyleyken Sayın Kalkınma Bakanı’nın bu konuda çalışma yapmasını, üstüne üstlük bir model açıklamasını yadırgıyoruz” diye konuştu.
TÜRK-İŞ’in, ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile, ne de başka bir bakanlıkla kıdem tazminatı konusunda hiç bir çalışması olmadığını ifade eden Türk-İş Bölge Temsilcisi Gözgeç, daha sonra şunları kaydetti; “Çalışma Bakanlığı ile ortak gündemimizi çalışma hayatını düzenleyen 2821 ve 2822 sayılı yasa değişiklikleri, taşeron işçiliği ile iş sağlığı ve güvenliği yasa taslağı oluşturmaktadır. Değerli arkadaşlarım, kıdem tazminatı, endüstri ilişkileri sisteminin en önemli konularından biridir. İşçinin en büyük güvencesidir. İşçilerin son derece hassas olduğu böylesi bir konuda her Sayın Bakan farklı bir açıklama yaparsa, her farklı açıklamayla bir kez daha toplumsal duyarlılıklar tetiklenirse bu ülkede sosyal barıştan söz edilemeyeceği gibi sosyal diyalog ortamından da söz edilemez. Ben konuyla ilgili olarak “biraz ciddiyet” diyorum. İşçilerin ekmek paraları üzerinde, ömrü hayatlarında ellerine geçebilecek tek toplu para üzerinde bu kadar akla geldiği gibi, uluorta ve kolay söz edilmemelidir. Çünkü bu para, işçilerimizin hayallerini süsleyen, yaşadıkları zor çalışma koşullarına dayanabilme gücü veren tek toplu paradır. Ayrıca iddia edildiğinin aksine ülkemiz koşullarında İşsizlik Sigortası Fonu’nun varlığı, kıdem tazminatının yerini alamaz. Kıdem tazminatı, parasal değerinden öte, sosyal boyutu olan, yalnızca çalışan işçiyi değil, o emek ile geçinen işçi ailesini de ilgilendiren bir müessesedir. Kıdem tazminatı, işçi ailesinin hayalidir. İşçinin görevi nasıl alın teri dökmekse, işverenin de görevi işçiyi işe ilk aldığı andan itibaren maliyet hesabına kıdem tazminatını da eklemektir. Ancak gelinen noktada işverenler, bu zorunluluğunu göz ardı edip çeşitli ekonomik sıkıntıları bahane ederek kıdem tazminatının “yük” olduğu iddiasını ileri sürmektedir. Konuyu gündeme “istihdamı arttırmak için işgücü piyasasını esnetmek gerektiği” iddiası ile birlikte taşıyan işverenler, kıdem tazminatını, işten çıkarmanın önünde de bir engel olarak görmektedir. Ama kıdem tazminatının kaldırıldığı, ya da çeşitli formüllerle kuşa çevrildiği bir sistemde çalışma barışının ve iş gücü verimliliğinin ne denli zaafa uğrayacağının da farkına varılması gerekiyor. İşçinin hayallerine el konulduğunda, üretim hacminin bundan büyük zarar göreceğinin anlaşılması gerekiyor. 21’nci yüzyıl Türkiye’sinde işverenlerin ucuz, maliyetsiz ve güvencesiz emek yaklaşımından vaz geçmesi, Hükümetlerin de kölelik düzeni koşullarında çalıştırılan işçilerle kalkınmanın sağlanamayacağını bilmesi gerekiyor.”
“Kıdem tazminatı meselesine karşı tavrımız nasıl açıksa, daha önce ana başlıklarıyla açıklanan Ulusal İstihdam Stratejisi’nin işçi hak ve kazanımlarını geriye götüren hükümlerine karşı da tavrımız açıktır” diyen Gözgeç, “TÜRK-İŞ, ulusal istihdam stratejisinde yer alan asgari ücretin bölgeselleşmesi, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi gibi yaklaşımlara izin vermeyecektir. Torba Yasa’da yer alan ve esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasını da içeren kimi maddelerin TÜRK-İŞ’ in girişimleriyle tekriri müzakere ile geri çektirildiği hatırlanmalıdır. Hükümet, çalışan haklarını gerileten değil, ileriye götürecek konular üzerinde çalışmalıdır. Kayıt dışı istihdamın önlenmesi, asgari ücretin iyileştirilmesi gibi işçilerin yaşama ve çalışma şartlarını iyileştirecek konular dururken, sürekli işçi haklarını geriletmeye yönelik düzenlemelerin üzerinde durulması, gerçekleştirdiği büyüme oranı ile övünen Türkiye’ye yakışmamaktadır.” Şeklinde konuştu.