Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölüm muharebesi olarak bilinen, vatan savunmasını namus bilenlerin savaştığı Çanakkale savaşının her saniyesi, her dakikası, her saati, her günü ve her haftası Dünya tarihinin sahifelerine sığamayacak kadar yazılması, anlatılması çok zor olan derin ve engin bir savaştı.
Çanakkale savaşı Türk Milletinin var veya yok oluşunun, kaderini belirleyen ölüm kalım savaşının adıydı. Savaşın her cephesi, bir ateş çemberiydi. Cephede karşılıklı sıkılan kurşunların havada çarpıştığı, en az dört merminin birbirine isabet ederek kaynadığı, hatta ve hatta akıllara durgunluk veren, ordumuz karargah binasının duvarına düşman zırhlılarından atılan toplardan birinin saplandığı halde patlamadan halen daha orada durmasıdır.
Şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulan Çanakkalenin toprağının her yanını hafif bir şekilde kazarsan savaşın korkunç şeklini görürüsün. Savaş anında kullanılan mermilerinin, el bombalarının, patlamamış haline şahit olursun.
Avrupanın Hasta Adamı dediği Osmanlı Devletinin mirasını paylaşmak İçin; İngiltere, Fransa ve Rusya ve daha sonra dahil olan İtalya, Yunanistan da dahil olduğu İtilâf Devletleri, Türke son darbeyi vurmak için 2 Ağustos 1914'te Osmanlı Devletinin anlaştığı üçlü ittifak devletlerinin dışına atmaktı.17 Mart 1915 günü Fransız Amirali Dö Röberk komutasında İngilizlerin İrresstible ve Oşin ile Fransızların Büvet zırhlısı ile beraber birçok muhriple ve deniz altından ibaret olan filosu ile Çanakkale Boğazını ele geçirmeye geldiler.
Çanakkale Boğazının her iki yakasında bulunan mevzilerimizi filo gemilerinden attıkları toplarla dövmeye başladılar ve çok hasar verdirttiler. Buna karşı 18 Mart günü ordumuz gereken cevabı,Nusret mayın gemisiyle. Mayınların dâhice boğaza yerleştirilmesiyle, o tarihin en kuvvetli donanmasını Türk azmi ve cesareti, hayretlere bırakacak şekilde alt etmiş ve boğazı düşman gemilerine kapatmış ve o acı kuvvetiyle sırtında 275 kğ Mermileri taşıyan Seyit onbaşının getirdiği mermilerin toplara yükleyip atışlarını yapan bataryalarımız destekleyerek, İngilizlerin İrresstible ve Oşin ile Fransızların Büvet zırhlısı Boğazın sularına gömmüş, Fransızların Golva ve Zufren zırhlıları da ağır yara alarak filonun dışına atılarak karaya oturtturulması, İtilaf Devletlerinin Donanmasına vurulan en büyük darbeydi.
Bu darbenin akabinde İtilaf devletleri Gelibolu Yarımadası üzerinden 25 Nisan 1915′te Arıburnuna asker çıkarmaya çalışmış, bu sırada burada Mustafa Kemalin komutasındaki 19.Tümen bulunmaktadır. Yarbay Mustafa Kemal Kemalin askerî dehası ile komutasında olan 19.Tümen, Conkbayırında, Kireçtepede İtilaf devletlerinin çıkartma yapmalarına, bütün imkânsızlıklara rağmen karşılık verek durdurmuş ve büyük bir başarı kazanmıştır.
Yarbay Mustafa Kemalin, 57. Alaya bizzat kendisinden 5 kat daha büyük bir düşman gücüne karşı ''Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum'' emrine Yarbay Hüseyin Avni Bey'in başını çektiği alay uymuş ve savaşarak tümü şehit olmuştur. Yardımlarına gelen 19. Tümen sancağı yere düşürmeyen yaralı askere ulaştığında, yaralı sancaktar son nefesini şahadeti ile sancağı 19 Tümen askerine düşürmeden teslim etmesi nasıl unutulur. En çok madalya sahibi kahraman alayımızın. Temsil ettiği 57. Alay ismi Türk ordusunda hiçbir kademesine o günden bugüne dek verilmemiştir.
Yüce Türk Millet, vatan denildi mi, vatanı için savaşmayı düğün bilenlerdir. Bu vesile ile 1915 yılında savaşa gönüllü olarak katılanlarıda bir hatırlayalım.
Mektebi Tıbbiye-i Şahane idi. Okula kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamının Çanakkale'de şehit düşmesi neticesinde Mektebi Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun verememiş olmaları ve 1.Dünya Savaşı boyunca toplam 346 tıp öğrencisi şehit düşmüş ve geri dönememeleridir.
Çanakkale Savaşları'nda verilen şehit kayıplarının yerine, yeni kurulmakta olan birliklerin subay ihtiyacını karşılamak için Seferberlik ilanı ile ilk silah altına alınanların çoğu son sınıf öğrencilerdi.
Bunlar; Galatasaray Lisesi son sınıf öğrencileri, Vefa Lisesi son sınıf öğrencileri, Çapa Erkek Öğretmen Okulu son sınıf öğrencileri, Balıkesir Erkek Muallim Mektebi son sınıf öğrencileri, Sivas Lisesi son sınıf öğrencileri, Edirne Lisesi son sınıf öğrencileri, Trabzon lisesi son sınıf öğrencileri, Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi son sınıf öğrencileri ile Erzurum lisesi öğrencileri ve Konya Gazi liseleri öğrencilerinin durumları da bunlardan farksız değildi. Bu okullar o yıl hiç mezun verememişler, hepsi bu vatan için şehit düşmüşlerdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu şehit kayıplarını şöyle ifade etmiştir: 'Biz Çanakkale'de bir dar-ül fünün (üniversite) gömdük'. Bu savaş Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı türküsündeki gibi ülkeye gençliğim eyvahdedirtti ama o öğrencilerin cesaret aşılayan mücadelesi hem Çanakkaleden zaferle dönenlerin hem de sonraki kuşakların vatanı müdafaa kararlılığını kalplere nakış, nakış işletti.
Tıbbiyelisinden, Liselilerine, Öğretmen okullarına, Mülkiyelisine, Müderrisinden dervişine aydın ve eğitimliyaşlı genç, bayan, erkek demeden top yekun savaşanların cepheye gönüllü olarak, Bu cennet vatanı düşmana bırakmamak için şehit düşerek o mübarek kanlarını şüheda toprağa akıtanAl bayrağımızın gölgesinde vatanımızı uğruna şehit olmayı seçenlerin vatan dedirttiği, mekanları cennet olan şehit ecdadımızın, ebed müddet Türk Devletinin korunması ve yaşatılmasını şanla, şerefle bizlere bırakan erinde, en yüksek rütbeli ecdat ordumuzu, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün nezdinde, Çanakkale savaşının 103 yıl dönümünde; rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.