Aslında olmaması için hiçbir engel yok ama ne yazık ki bu zenginliğe rağmen Erzurum bir turizm kenti değildir.
Oysa
tarihi bin yılı geçen eserler de bizde, doğa ve inanç turizmine zemin
olacak yapıda bizde. Palandöken ise, artı değerimiz... Buna ve AK Parti
hükümetlerinin tüm desteğine rağmen, turizmde olmamız gereken yerde
değiliz.
Nasıl ki üniversite şehri olma yolunda ilerlememize
karşın, altyapı sorunlarımızı çözebilmiş değilsek, turizm meselesinde de
elimizi ağırdan alıyoruz.
Vali Ahmet Altıparmak, Erzurum'a
atandıktan birkaç hafta sonra, gazetecilerle bir sohbet toplantısı
yapmıştı. Antalya gibi deniz turizminin merkezi olan bir şehirden
Erzurum'a gelmiş olan Vali Altıparmak için turizm, ezbere bildiği
konuydu.
Nitekim öyle olduğunu da her fırsatta gösteriyor.
Vali
Bey, Haziran ayındaki o sohbette, Erzurum'un turizm alanında yapması
gereken işleri sıralarken, "Mesela şehirde enformasyon büroları yok. Bu
turizmde önemli bir ihtiyaçtır. Yabancı bir misafir şehir hakkında
sağlıklı bilgi almak için bu bürolardan faydalanır" mealinde bir
tespitte bulunmuştu.
Haklıydı.
Erzurum 2011 gibi uluslar
arası bir organizasyona ev sahipliği etmiş olmasına rağmen, tanıtıma
dönük alanda ciddi noksanları olan bir şehirdir.
Misal beynelmilel bir internet sitemiz bile yok.
Şehrin
muhtelif noktalarına konuşlandırılacak olan birkaç adet tanıtım bürosu,yerli-yabancı turistin ihtiyacını görebilir. Bunun için öyle ciddi
finansal kaynağa da ihtiyaç yoktur.
Altı üstü birkaç seyyar büro ve lisan bilen görevliler...
Aradan iki aya yakın zaman geçti.
Erzurum'da hâlâ bir tane dahi tanıtım bürosu yok.
En hazini ise, Turizm Müdürlüğü bünyesinde de İngilizce bilen kimsenin olmaması...
Yine
en az bunun kadar ciddi bir noksanlık da, her biri emsalsiz değerde
olan tarihi eserlerimizin tarihçesini anlatacak künyelerin olmaması...
Diyelim ki bir turist Erzurum'a geldi.
Yapacağı şey bellidir:
Şehrin
neresinde hangi eser var, nerede ne yenilir ne içilir, nereler ziyaret
edilir, hastane nerede, postane nerede, banka hangi semtte...
Bütün bunlar hakkında bilgi almak için, modern yerlerde enformasyon yani danışma bürolarına gidilir.
Turist, Erzurum'da danışma bürosu olmadığı için Turizm Müdürlüğü'ne gidiyor.
Orda İngilizce bilen ve görevi rehberlik etmek olan bir tane bile memur yok.
Neyse ki güvenlik görevlisi bir genç var, o turiste yol gösteriyor!
Ne yapsın garibim, tıkandığı yerde de hazreti Google'a müracaat ediyor.
Halimiz bu...
Kış
turizmi diyoruz ama, Turizm Müdürlüğü'nde, haydi başka lisanları geçtik
artık ilk mektep çocuklarının dahi konuştuğu İngilizce bilen bir
görevli yok.
Vali Bey, geçen bu süre içerisinde hiç olmazsa bir tane danışma bürosu kurdurabilirdi.
Çünkü
kendisi o haklı tespiti yapmış ve turizm alanında uzman biri olarak, bu
büronun açılmasını elzem ihtiyaç olarak göstermişti.
İyi de yapmıştı.
Lakin o tespit sözde kaldı, yani gereği şu güne kadar yapılamadı.
Oteller kendi işlerini hallediyor, fakat turist şehre inince apışıp kalıyor.
Esnaf dil bilmiyor, taksici bilmiyor, kamu görevlisi bilmiyor.
Turizm kenti olmak istiyoruz!
Ala...
Ama hangi kafayla?
Nasıl ki üniversite şehri olmak istiyoruz ama öğrencinin barınacağı yurtları yapmıyorsak, o misal...
Turist gelsin, bol para bıraksın, tek kelime sormadan çekip gitsin.
Yemezler.