Erzurumajans-Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Yönetim Kurulu, Türkiyenin parçalanmasına ve işgaline karşı direnmenin ilk aşamalarından birisi olan Erzurum Kongresinin 100. Yıldönümü olan 23 Temmuz Salı günü, Genel Başkan Nuri Kolaylı başkanlığında Erzurumda toplandı.
Erzurum Kongresinin 100. yıldönümünün yanı sıra, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu sansürün kaldırılışının da yıldönümüne rastlayan TGK Yönetim Kurulu toplantısında, basının demokrasi ile fikir ve düşünce özgürlüğüne olan katkısına dikkat çekildi.
TGK Yönetim Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Anadolu'da milli mücadele birliğinin kurulmasının Amasya Genelgesi'nde sonraki ikinci adımının, 100 yıl önce, 23 Temmuz 1919da Erzurum Kongresi ile atıldığını vurguladı.
Manda ve himayenin reddedilerek ilk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine Erzurum Kongresinde karar verildiğini hatırlatan TGK Genel Başkanı Kolaylı, Bu tarihi günde Erzurumda olmaktan, Türkiye genelindeki yaklaşık 20 bin basın çalışanının temsilcileri olarak büyük mutluluk ve onur duyuyoruz dedi.
Erzurum Kongresinin, Türkiyenin parçalanmasına ve işgaline karşı direnmenin ilk örneklerinden olduğunu da dile getiren Kolaylı, Aradan geçen 100 yılın ardından, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kongreye katılan ve bugünlere gelmemizi sağlayan tüm katılımcıları saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz diye konuştu.
Açıklamasında, basının ve basın özgürlüğünün önemine dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, basın sektöründe yıllardır dile getirilen mesleki düzenlemelerin zaman geçirilmeden gerçekleşmesini istedi.
Türkiye genelinde 8 gazeteciler federasyonu, 90 gazeteciler cemiyeti ile basın derneği ve bu derneklere üye yaklaşık 20 bin medya çalışanını tek çatı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunun mesleki sorunların çözümü için çalıştığını ifade eden Kolaylı, basının sorunlarının demokratik hukuk sistemi içinde çözüleceğine dikkat çekerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
Bilindiği gibi 24 Temmuz, sansüre karşı 1908deki büyük direnişin yıldönümüdür. Mesleğimizin onurunun korunduğu bu tarihi günün yıldönümünde öncelikli beklentimiz, basın sektöründe yıllardır dile getirdiğimiz mesleki düzenlemelerin zaman geçirilmeden gerçekleşmesidir.
Ülkemizde medya sektörüne genel olarak baktığımızda, basın özgürlüğünden çalışma koşullarına, mesleki standartlardan elektronik haberciliğe kadar bir dizi sorun acil çözüm beklemektedir.
Türk basını öncelikle, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen Gazetecilik Meslek Yasasına ihtiyaç duymaktadır. Çağrımız; siyasetçilerin, bürokratların, hukukçuların ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ile diğer meslek kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla çalışma gruplarının oluşturulması, kanun teklifi hazırlanması ve Gazetecilik Meslek Yasasının ülkemize kazandırılmasıdır.
Türk Ceza Kanununda ve bazı kanun ile yönetmeliklerde yer alan basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler mutlaka günümüz koşulları göz önüne alınarak değişmelidir. Basınımıza kendini meşru bir şekilde ifade edebilme ve haber yapabilme hakkının evrensel ölçülerde tanınarak ifade ve basın özgürlüğünün sorun olmaktan çıkması için darbe dönemlerinden kalan maddelerde düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.
Günümüzde, teknolojinin hızla gelişimi ve internet ağının hemen hemen her noktaya ulaşması ile birlikte, internet haberciliği de büyük bir gelişim göstermiştir. Sektörde istihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri kaynak bulunarak desteklenmelidir. Bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız da yeni düzenleme yapılarak gazeteci sayılmalıdır.
Öte yandan, Türkiye genelinde yerel, bölgesel ve yaygın yayın yapan televizyon kanallarının ortak sıkıntısı Türksata ve RTÜKe ödenen ücretler gibi diğer yayın mecralarında olmayan ücretlendirmeler nedeniyle girdi maliyetlerinin artmasıdır. Özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan televizyon kanalları büyük bir borç yükü altında kalmıştır. Bu yük azaltılmalı ve kanallar ekonomik olarak desteklenmelidir. RTÜK Yasası da, günümüz koşullarına göre yeniden ele alınmalıdır.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak, gazetelerin Basın İlan Kurumu gelirlerinde için 1 Temmuz 2019 tarihinde yürürlüğe giren ''vergi borcu yoktur'' yazısının yer aldığı madde değişikliği ile icra iflas ilanlarına ilişkin düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesini ve bu sorunların gündemden kalkmasını bekliyoruz
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün kapatılarak görevleri Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan İletişim Başkanlığına devredilmesiyle basın kartları konusunda belirsizlik yaşanmaktadır.
Gazetecilerin erken emeklilik hakkından yararlanabilmeleri için gerekli olan basın kartını alabilmeleri, İletişim Başkanlığınca yaklaşık bir yıldır basın kartı komisyonu toplanmadığından gecikmektedir. Beklentimiz, Basın Kartı Komisyonundaki belirsizliğin ortadan kaldırılarak derhal toplantıya çağrılması ve meslektaşlarımızın daha fazla mağdur olmalarının önüne geçilmesidir
Basın Kartları Komisyonunun yapısını değiştiren yeni yönetmelik, basın kartı konusunda olumsuz bir adımdır. Komisyon, meslek temsilcilerinin yer aldığı bir yapıya kavuşturulmalıdır. Ayrıca basın kartlarının değişim sürecinde, turkuaz ve pembe olarak değiştirilen rengin yeniden sarıya döndürülmesi beklentimizdir.
Son olarak, metrodan otobüse, vapurdan metrobüse kadar tüm ulaşım araçlarında geçerli olması planlanan Türkiye Kart kapsamına Basın Kartlarının de eklenmesini istiyoruz.
Her yıl 24 Temmuzda vurguladığımız gibi sansür, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak aradan geçen süreçte yapılan çeşitli yasal düzenleme ve baskılarla yeniden gündeme gelmişti. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız düzenlemelerin gerçekleşmesi, sansürün de gerçek anlamda kalkmasının önünü açacak ve böylece 24 Temmuzlar dayanışma günü olarak değil, bayram olarak kutlanacaktır.
Unutulmamalıdır ki; özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir.