Bunlar neyle doldurulmuşsalar onunla yazarlar.
Kendilerinin iradesi yoktur yazdıklarında.
Kalemlerini dolduranların rengiyle, deseniyle, isteğiyle, uslubuyla yazarlar.
Mevsim gibi değişirler.
Hangi mevsim yüzünü göstermişse onun zevkine göre "öterler", o mevsimin rengine uyumlu şekle bürünürler.
Bu dolmakalemlerin acayip bir sezgi kabiliyetleri vardır. Koku alma duyuları bu yönüyle bilinen canlıdan daha gelişmiştir.
Kimin güçlü olacağını; kimin sofrası daha yağlı, kimin kesesi daha kalın, kim daha sazan, kimin daha cömert olduğunu çok iyi bilirler.
Kemik yaladıkları sofranın altına girenler, aldıkları koku doğrultusunda pozisyon almada üzerlerine yoktur! Efendilerince kıskılandıklarında acımasızca saldırıya geçerler.
Bir türlü doymayan kalemlerini doldurmak üzere yeni patronlarının hizmetine sunarlar.
Çok çabuk ve çaktırmadan makas değiştirmede olağan üstü kabiliyetlidirler.
Dün yağlı "maklube"lerine kaşık salladıkları efendilerine bugün dönüp selam bile vermezler.
Dolmakalemlerinin hazinesinde hala eski efendilerinin doldurduklarıyla yeni efendilerine güzellemeler döktürüyorlar.
Daha otobüse binmemişken birdenbire sınıf atlayarak efendilerinin uçaklarıyla dünyayı turlayanlar, yeni efendilerine eskilerini hedef gösteriyorlar.
Zaten bu şehir ofisboydan 'usta' gazeteci üretecek kadar seviyesizliğe çanak tutarak yanlışa alet olmadı mı?
Orta mektep diplomasında " bıyıklı resmi" olan alleme dolmakalemler, şehrin kültürüne dair kararlar veriyorsa vah o şehrin haline!
Bakın bu 'Tetikçi Dolmakalemler' piyasada görüldüğünden bu yana Şehrin hal-i pürmelali ortada!
Dün cemaatin liderinin ismini ağzına alırken "Hoca Efendi" sıfatını kullanmamayı, noksanlık, terbiyesizlik, sayan 'Dolmakalemler' bugün en ağır ifadeleri yazmada bir beis görmüyorlar!
Cemaatin organize ettiği Türkçe Olimpiyatları'nı manşetlerine çekip, köşelerinde övgülerle anlatanlar, aynı köşelerinden bugün hakaretler yağdırma yarışı içindedirler.
Aslında bu 'Dolmakalemler' beslendikleri müddetçe efendilerine karşı sadık; ama asla samimi değillerdir.
Çünkü, bu tipler hiç bir zaman hakkın yanında değil, daima güç ve iktidarın yanında olma gibi bir meşrebin sahibidirler.
Lenin'e ait olduğu söylenen 'Bütün namussuzlar yanımızda, demek ki iktidardayız' sözünün ne kadar isabetli olduğunu yaşanan olaylar doğrulamaktadır. Vesselam!
- ferdaya 01 Ocak 1970 02:00
Dursun bey harika bir yazı yazmış muhatapları hemen atlamış. Sayın Ferda Ferda sen üzerine alındığına göre sıkıntı var. Allahım yardım etsin ama yalakalığın bir tedavisi bulunmadı. NEYSE.
Dursun bey idealleri dışına çıkmamış hep hakkın haklının mazlumun yanında olmuştur. Rahmetli Özal zamanında milletvekilinin kabul etmemiş Ak Partinin ilk kurulduğunda gelen teklifi geri çevirmiştir. Sen bunu iyi biliyorsun bence ALLAH tan korkuyorum iftira atma hellim al. Ahiret var.
- ferda ferda 01 Ocak 1970 02:00
senin demirel zamanındaki yalakalığın gibi demek istemişsin