Erzurum, hem yetişmiş insan, hem de sermaye göçü veren bir şehir.
Tamam da; bu yeni bir şey değil ki...
Seksenli yıllardan beri Erzurum, adeta sabun köpüğü gibi eriyen bir şehir.
Resmi rakamlara göre, bir yıl içinde 999 kişi bu şehirden göç etmiş. Yani Erzurum halkı, adeta ateşe koşan kelebekler gibi uçup gidiyor.
Uzmanlar diyor ki, göç hızı böyle devam ederse şâyet, Erzurum'un nüfusu 20 yıl içinde 400 bine kadar düşer!
Şu anda 762 bin civarındayız. Milyonun çok üstündeyken bu noktaya geldik, ha bire de geriliyoruz.
Sanki de merhum Reyhani Usta'nın, "gidirem"
türküsü gibi... Bir sabah göçünü tutan Erzurumlu üç defa geri dönüp bakıyor ve çekip gidiyor.
Giden gidene...
Bunu anladık... Erzurum, sadece insan göçü
vermiyor, aynı zamanda sermaye göçü de veriyor. Çünkü, giden parasını da alıp gidiyor.
Hasta burada, teşhis de konuldu işte... Peki tedavi yok mu?
Yani Erzurum'un yakalandığı bu müzmin hastalık tedavi edilemez mi?Pekâlâ edilir...
Öyle ya, ölümden gayri her şeyin bir çaresi vardır.
İnce hastalık gibi Erzurum'u içten içe eriten bu göç böyle devam ederse, bunun sonunda kaybeden sadece Erzurum olmayacaktır.
Tarih, Erzurum'a "serhat şehri" misyonunu yüklemiş. Bu illâ da günümüzdeki coğrafi sınırlarla izah edilecek bir durum değil.
Siyasi, kültürel ve dini açıdan Erzurum, bu ülkenin Doğu cephesindeki serhat şehridir.
Yabancı bir tarihçi diyor ki, "Türkleri tarihten çıkarın, geriye tarih diye bir şey kalmaz"
Aynı şey, ülke özelinde Erzurum için geçerlidir.
Erzurum'u bu ülkenin tarihinin dışında bırakırsanız
geriye çok yavan bir anlatı kalır.
Bir yılda 999 kişinin bu şehirden geç ötmesi belki çok vahim bir tablo değildir. Lâkin, Erzurum geneline bakıldığında karşımıza çok karamsar bir yapı çıkıyor: Herkes bir sabah bu şehirden gitmek istiyor!
Kanaatim odur ki bu durum, devletin ulusal güvenlik meselesidir.
İçi boşalmış bir Erzurum, ne kısa vadede, ne de uzun vadede bu devlete bir hayır getirmez.
Hiç bir millet yoktur ki, serhat şehirlerini gözden
çıkararak büyüsün ve kalkınsın...
Yetkililer ne düşünür bilemem ama, benim gördüğüm kadarıyla Erzurum artık kırmızı alarm üretiyor.
Dolayısıyla teşhis yerine tedavi gerekiyor.
"Erzurumsuz bir Türkiye de olur"
diyorsanız, buyurun yapın, nasılsa süreç tam da bu minval üzere ilerliyor.
İster dinleyin, isterse gülüp geçin...
Size dostça uyarım şudur:
Erzurumsuz bir Türkiye olmaz...