"TEOG" sisteminin (Temel Eğitimden, Ortaöğretime Geçiş) kaldırılması ve yerine konulacak yeni sistemin oluşturulmasına ve uygulamasına karar alınmadan, farklı kesimlerin, mevcut ve eski deneyimli ögretmen ve eğitimcilerin, siyasî partilerin, eğitim fakülteleri ve akademik çevrelerin, öğrenci ve öğrenci velilerinin, ayırım yapılmadan tüm öğretmen sendikalarının ve gönüllü eğitim kuruluşlarının, yazılı ve görsel medyanın dahil olduğu, geniş katılımlı bir "Milli Eğiitim Şurası"nın, acilen toplanılması zorunludur.
Bakanlığında, ''OKS''yi kaldıracağım diyen ve görev döneminde eğitimin ruhûna fâtiha okuyan, malûm Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, kimseye danaşılmadan, alt yapısı oluşturulmadan ve hiç bir kurumsal tartışma dahi yapılmadan "OKS yanlıştır" kaldırılması gerekir demişti. Ama çok bilgiçlik tasladığı halde, işin üstesinden bir türlü gelememiş ve tükürdüğunü yalamamak ugruna bu kez de "OKS" yerine getirmiş olduğu, "SBS (Seviye Belirleme Sınavı) daha uygundur" demek zorunda kalmıştı... Veliler ve öğrenciler açısından daha az maliyetli ve daha rahat olan "OKS"yi kaldırılmış, eğitimde daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz "SBS" denilen bir garabet sistemin oluşturulmasına ve zayi olmuş nice yillara sebebiyet verilmişti.
"OKS" yerine getirilen ve yenidir denilen "SBS" denemesinin akabinde devşirilen '"TEOG" sistemleriyle de, adetâ "OKS"ye rahmet okutuldu. Gerek "SBS" ve gerekse "TEOG''la, veliler, mali yönden külfete sokularak, öğrenciler, ortaokul birinci sınıftan itibaren dershanelere mecbur ve mahkûm edildi. Öğrencilere, üç yil süresince dershane ve sınav stresi yaşatıldı. Çocuklarımız yillarca heder edilerek, bu sistemlerin kurbanları yapıldı. Nihâyet yillar sonra "TEOG sistemi de yanlıştır" denildi ve hazırlığı olmayan, yeni bir başka arayışa geçildi.
Yanlış denilen "TEOG" şâyet kaldırılacaksa, "OKS"de ve "SBS"de olduğu gibi, yine dar ve kısıtlı bir çevre ve çercevede "oldu-bittiye" getirilerek ve "Ben yaptım oldu" mantığı güdülürek, kısa vadeli "popilist-yapay" değişiklikler asla yapılmamalı. Çocuklarımızın artık "deney tahtası" olarak kullanılmasından vazgeçilmeli. Simdilik nasıl ve ne olacağı mechul yeni bir arayış ve sistem, çocuklarımızın bir kez daha malûm Bakan Hüseyin Çelik deneyimine benzer ve "kobay" olarak kullanıldığı ve bir kaç yil sonra, tekrar ve yeniden başa dönülecek bir başka arayışın ve başarısız sistemin adı olmamalı. Puanlı ve nitelikli Fen Liselerine ve benzeri Anadolu Liselerine geçiş ve tercihlerin cevapları, bir haylı zor ciddi hazırlık ve tartışmaları gerektirir.
Sistemin değiştirilmesiyle, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının yeniden yapılandırılması da kaçınılmaz olarak ülke gündemine gelecektir. Ve belki de eskiden olduğu gibi tüm okulların genel liseler ve mesleki liselere donüştürülmesi uygulamasına geçilebilecektir. Belki de ilköğretimin yeniden 5+3 sistemi uygulamasina geri dönüşümü yapılacaktır Hiç birini bilmiyoruz. Yani yeni sistemin nasıl ve ne olacağı ortaya konulmadan, öğrenci basarısının ölçüm ve objektif kriterlerinin nasıl olacağı ve oluşacak boşluğun nasıl doldurulacağı belirlenmeden, "TEOG''un kaldırılması öyle pek kolay gibi görünmüyor.
Ama, sistemin değiştirileceği görülüyor. Öyle ise ve Milli Eğitim Bakanlığı'nca geliştirilecek alternâtifler ne ise, kamuoyunda yeterince tartışılmasına imkân ve fırsat verilmeli. Müfredât programlarında olduğu gibi, katılımcı ve pedegojik olmayan, dar bir anlayış ve zihniyetle yapılacak ve uygulamaya konulacak değişiklikler, daha başka bir sürü, ardı arası bir türlü kesilmeyen tartışmaları beraberinde getirmemeli. Ve eğitim artık Bakandan Bakana göre değişen ve şekillenen "yaz-boz tahtası" olmaktan mutlaka kurtarılmalı. Eğitim ideolojik olmayan bilimsel ve rasyonel temellere mutlaka oturtulmalı ve farklı zihniyetlerin hâkimiyet alanı olmaktan mutlaka cıkarılmalı...
Milli Eğitim Bakanlığı'nın sistemin kaldırılmasına hazırlıklı olmadığına ve yeni sistemin gündeme gelmesiyle, şaşkınlık geçirdiğine ve bu nedenle, hemen yeni, ama meçhul arayışlara girdiği kanaatini taşıyorum. Bu tür köklü değişikliklere hazırlıklı olması gereken Bakanlık, ne yazık ki işin çok uzağında görünüyor; bakalım nasıl bir çalışma yapılacak ve hep birlikte göreceğiz. Bilinmeli ki, "bilimsel ve pedegojik"tabanı olmayan, birikimli ve alandan gelen gerçek eğitimcilerin içinde yer almadağı hiç bir sistemin kalıcı ve başarılı olma şansı yok... Bakanlık bu açıdan yapılacak alt yapı çalışmalarını geniş tutmalı ve çok katılımlı komisyonlar oluşturulmalı... Zirâ ulusal sorunlar, ancak ulusal mutabakatla çözülür diye de bir söz var ve bu anlayış gözardı edilmeli....
Yeni sistemle ilgili uygulanabilir alternâtiflerin ortaya konulmasıyla, daha eğitimsel ve nitelikli arayışların tartışmaları yapılacak ve yapilabilecektir. Bekleyelim ve görelim, zaman neyi gösterir?