Başbakanımız uzun zamandır basının kendisine yan bakanları için bu kadar ağır konuşmamıştı.
“… Daha ne istiyorsunuz, sizi tasmalarınızdan kurtardık!..”
E bunu durduk yere söylememiştir ki!
Zamana göre tarlasını süren birkaç gazete ağası ve onların topaç gibi dönen kâhyaları Başbakan’ın huzuruna çıkıp şuna benzer şeyler mırıldanmış olabilirler.
“Aman efendim, canım efendim, iyi ki siz varsınız; bir bilseniz sizden önce neler çekti bizim bu kalemimiz!.. İnandığımız şeyi değil, istenilen şeyi yazdık; böyle buyururdu sahibimiz!..”
Tabi Başbakan da haklı olarak der ki;
“Sizi tasmalarınızdan kurtardık!..”
Vallahi haklı!
Peki, bu ağır sözlere karşı ülkenin bazı yiğit gazetecileri ne yaptı!
Koca bir hiç!
Birkaç satırla hatır sorar gibi “çok üzüldük” dediler.
Hiçbir insana kula kul olmayı yakıştıramadığım ve mecazi olarak da olsa insana tasma takmayı ayıp saydığım için, birkaç gazeteciye takılan bu ‘tasma’ sözcüğünün köpeklere takılan tasma ile bir ilgisi olmadığını anlatmaya çalışayım.
Efendim, başbakan ‘tasma’ derken Türkiye Türkçesi ağızlarındaki perçemi kastetmiştir!
“Yani, sizin gözünüzün önüne dökülen perçemi kestirerek daha iyi görünmenizi sağladık!..”
Ya da “Sizi tasmalarınızdan kurtardık,” yani, “sizin kibirlenmenizi istemedik,” veya, “bel kemerinizi çıkartarak belinizin rahat etmesini ve daha da göbek salmanızı sağladık,” derken yine Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nden yararlanmış olabilir… Yoksa, kim kabullenebilir ki sadık bir köpek olarak yaşamayı!
Ben böyle anlamak istiyorum.
Basının kenar mahallesinde yaşayan bir sokak köpeği olmaya sesim çıkmaz; ama bana tasma takacak birine de boynumu uzatacak değilim, ısırmaya gücüm yetmese de havlarım!
Ne yazık ki perçemli, kemerli, kibirli gazeteciler yok değil!
Bu ülkede de böyle Erzurum’da da!
Ve bu camiada olanlar, kimin kara perçemli, kimin altın kemerli, kimin boş kibirli olduğunu çok iyi bilir.
Tasma takarak semirmektense, sokaklarda aç gezmek daha güzeldir!
Gerçi biliriz, kimse sevmez tasmasız gezenleri; ama sahipsiz yaşamak da bir hünerdir.
Ve şunu da biliriz ki; tasma takmaya alışkın olanlar, biri çıkarsa diğerini takar!
Kimi çıkar için, kimi de korkudan!
Tasmasız biri olarak, alnımızda ak perçemle, belimize sahip çıkan kemerle, ayağımızın altına aldığımız kibirle yaşamaya devam!
Ne küfür, ne de iftira acıtır bir tasma kadar!