1915-1918 yıllarındaki Erzurum’da yaşanan olayları roman belgesel tarzında hazırlayarak Yanık Dere kitabını okuyucusuyla buluşturan yazar Mehmet Dağıstanlı, o dönemde yaşanan sıkıntılara dikkat çekmek için Erzurum Yanık Dere Şehitliği'nden Erzin
Erzurum Ajans-1915-1918 yıllarındaki Erzurum’da yaşanan olayları roman belgesel
tarzında hazırlayarak Yanık Dere kitabını okuyucusuyla buluşturan yazar
Mehmet Dağıstanlı, o dönemde yaşanan sıkıntılara dikkat çekmek için
Erzurum Yanık Dere Şehitliği'nden Erzincan’a kadar bir yürüyüş
gerçekleştirecek.
Yanık Dere Şehitliği'nde yürüyüşün amacını
açıklayan Erzurumlu yazar Dağıstanlı, “1915-1918 yıllarında
Türk-Rus-Ermeni olayları sırasında göç etmek zorunda kalan
Erzurumluların çektikleri sıkıntıları dünyaya duyurmak, işgal yıllarında
adları unutulmuş Erzurumlu direnişçilerin yaşadıkları çileleri, Kara
Fatmaların, Nene Hatunların acılarını paylaşmak için ve ayrıca Tehcir
sırasında binbir zorluk çeken Ermeni halkı adına yürüyüş yapacağım. Bu
yürüyüş temsili bir yürüyüş olacak” dedi.
Dünya kamuoyunun
Türklerin zalim yapmadığına dikkat çekmek için çıkardığı kitapla ilgili
konuşan Dağıstanlı, “Yanık Dere, Erzurum’un doğusunda Aziziye
Tabyaları’nın batısında, Tabya ile şehir arasında Palandöken
Dağları’ndan süzülerek akan suyu şehre getiren ince, sıradan bir
dereydi. Benim çocukluğumun geçtiği yerlere yakındı burası. İlkokul
yıllarında sevgili öğretmenlerim bizi derenin bulunduğu yere götürüp
'İşte burası Yanık Dere’dir' dediler. Anlattılar neden Yanık Dere
olduğunu; ama biz bir şey anlamadık o yıllar. Fakat içimde, hafızamda
hep bir yanık dere kalmıştı ne olduğunu tam bilmeden. Hafızamda bir de
Mahallebaşı semtinde ‘Fransız Hastahanesi’ kalmıştı. O da ilkokulu
okuduğum Mahallebaşı’nda hemen okulumuzun karşısındaydı. Üç katlı,
yıkık, yer yer yanık izleri olan ve sadece duvarları ayakta kalan
harabe, taş bir bina. Sonra nenemin kardeşinin Ermeni askerlerince
sandıkta süngülenişi anlatılırdı çocukluğumda. Çocukluğumda o eve her
gidişimde o sandığı görürdüm. Sonra duyduklarım ve okuduklarım: on bir
kişinin idamı, Gürcükapısı’nda Seyidov ve Belediye Başkanının
katledilmesi, Ezirmikliler; evlere, odalara, ahırlara doldurularak
katledilen insanlar. Bütün bunlar beni tekrar Yanık Dere’ye götürdü.
Ermeni askerlerin türlü bahanelerle şehirden topladıkları Erzurumluları
bu dereye götürüp kurşunladıklarını, kimilerini sırt sırta bağlayıp
kurşunla ya da süngüyle öldürdüklerini, bununla da yetinmeyip üzerlerine
gaz dökerek yaktıklarını, dereden günlerce su yerine kanın aktığını
tespit ettim onlarca eser ve anılar arasından. Yanık Dere, Erzurum için
çok önemli yermiş meğerse. Bunu çok geç anladık; ama iş işten geçti
artık. Sonra bir şey daha öğrendim içimi sızlatan: Tehcir sırasında
Erzurum’dan yola çıkan Ermenilerin yollarda ölüme gidişleri” diye
konuştu.