Ne zaman ve nerede hangi aynaya baktıysam mutlaka bir ben kalmıştır o sırlı camın içinde. Bütün benleri toplasam en güzeli hangisidir acaba, diye kafa yormaya hiç gerek yok!.. Elbette çocukluğumda baktığım aynalardaki ben hepsinden güzel olmalı… Ademoğlu büyüdükçe günahlarla, iyilik ve kötülükle, doğru ve yanlışla tanışıyor; tanıştıktan sonra da insan olma yolundaki yolculuğu için ilk adımlarını atıyor.
Hatırlamam mümkün değil; ama annemin söylediğine göre, yürümeye başladığımda birkaç adımdan sonra yanan sobaya yapışan ellerimin acısı, hiçbir şey düşünemeyen bana, asla sobaya yaklaşmamamı öğretmiş olmalı. Bu deneyimi hatırlamıyorum, fakat birkaç yıl sonra yılbaşı gecesi aynı sobanın üzerinde bıraktığım portakal kabuklarının kokusu bugün bile bendeki yerinde durmakta!.. İçimden uçmak geldiği için, arka bahçemizdeki armut ağacının dalından kendimi bıraktığımda ise Newton’un başına düşen elmadan kimse bahsetmemişti. Asıl önemlisi ise, haksızlığa ve zulme başkaldırarak kırmızı urbalılarla savaşan Çelik Bilek’in sadece çizgi romanlarda olduğunu anlamamdır.
İlk günahla merhabalaşmamı net olarak anımsayamıyorum; belki bakkaldan çaldığım bastonlu çukulata, belki de karton kutunun içinde yığınla duran balonlardan kırmızı olanı! Garip olan ise, çaldığım çukulatayı başka bir çocuğun elimden zorla alması ve kırmızı balonun da ilk şişirdiğimde patlaması olmuştur. Belki de kısa pantolonumla komşu kızını öpmek için peşinden koşarken düştüğümde dizlerimden akan kan, bana birşeyler anlatmak istemişti de, ben anlamamıştım!
Her insanın içinde bir rüzgâr çanı gibi asılı olan bir mazi çanı olduğuna inanırım. Bir sesin, bir kokunun, bir resmin, bir ismin rüzgârı o çanı çınlatarak geçmişi hatırlatır. Kim olduğunu ve neler yaptığını söylemeye çağırır seni!
Uzun yılların veridiği alışkanlıktan olsa gerek, her yeni yıl yaklaştığında beni bir sancı alır. Geçen bir yılın hesabını önce kendime verme ve geçen bir yılda kendimi görme huyu huysuzlaştırdıkça kendime kapanırım… Muhasebeden birazcık anlayanlar ‘T’ hesabını bilir, muhasebe işlemlerinde borç ve alacaklar tutarları buraya yazılmaktadır. Yaşam hesabında ise ben buna “Tanrı’nın Hesabı” diyorum. Bir tarafa iylikleri , diğer tarafa kötülükleri yazarak kendimizin bir yıllık insanlığını görebiliriz.
Bu yıl, kimin arkasından konuştum, kime iftira attım, kimin bir lokmasını aldım, kime borcum var, kime yalan söyledim, kimin kalbini kırdım… İnsana dair her eylemi bu T Hesabı’na yazarak kendimin ne mal olduğunu anlamaya çalışırım.
Bence herkes her yıl sonu yapmalı bu hesabı, o zaman göreceksiniz kendinizin ne olduğunu!
Evet, her yıl sonu olduğu gibi bu yıl sonu da bana ait T Hesabı’nı dolduracağım. Belki birkaç kadeh içki ile yalınız kendimi dinleyeceğim. O gece birileri dansözün zilleriyle oyalanırken, ben mazinin çanlarına uyarak ve bir yılın defterini bağlamaya çalışarak geçireceğim.
Şimdiden herkese iyi yıllar!