Tahtacılar'da mazinin izleri -2-

Bu güzergâhta en çarpıcı bina şüphesiz tarihi belgelerde adı geçen meşhur Ezirmikliler’in eviydi. Hatırlanacağı üzere işgal yıllarında Ermeni canileri yüzlerce Erzurumluyu bu eve kapatıp, üzerlerine gazyağı dökerek yakmışlar ve tarihte eşine az rastlanır bir vahşet sergilemişlerdi.

Katliamdan geriye kalan, yanık ve virane haldeki bu tarihe tanıklık eden binanın enkazını ve konağın yanık halindeki ahşap kısımlarını dün gibi hatırlamaktayım.Tarihe ışık tutacak ve tüm dünyaya şahit tutacağımız bu önemli delili koruyup bir müze haline getiremememiz, ne büyük bir eksiklik ve ihmaldir.

Ezirmikliler’in konağında yaşananları rahmetli Dr. Osman Arı ne kadar güzel ifade etmişti.
  
Tahtacılarda yükselirdi
Ezirmiklinin konağı
Yontma taş,  sağlam yapı
Caddeyi kucaklayacak sanılırdı
Açılınca geniş iki kanatlı kapı
 
Ezirmiklinin konağı
Tıklım tıklım, her yaştan insan dolu
Konağın içinde nefes alınamıyor gaz kokusundan.
Döşemeler gazlanmış, yerlerde gazlı saman.

İçerdekilerin artıyor kuşkusu,
Kurumuş damakları,
Büyümüş göz bebekleri,
Çıldırasıya çarpıyor yürekleri.
Yüreklerinde ölüm korkusu

Gez Mahalleli Kamil,
O, her şeye gülen, şakacı, şen
Kamil değil artık.
Aldatıldık dedi, aldatıldık.
Hani iş vardı, görecektik?
Demiryolu kardı, kürüyecektik?
Armut toplar gibi, topladılar bizi.
Şimdi, diri diri yakacaklar hepimizi.

İrfan Ağa; fısıldar gibi,
Duvarların ötesinden duyulacak,
Ya da bir dinleyen var gibi,
Yakacaklar dedi,
Doğru söylüyor Kamil.
Hayra alamet değil bu durum.
Ölümden korkmuyorum,
Ölüm hak, amenna
Amma kâfirin ateşinde yanıp kül olmak
Böylesine, böyle pisipisine, dokunuyor adama…

Vakit geçer, alaca karanlık, akşam.
Sonra gecenin karanlık örtüsü yayılır Erzurum’un üstüne.
Erzurum, denizde yavaş yavaş batan bir gemi gibi
Gömülür karanlığa, sessizliğe…

Önce bağrışma ve feryatlar,
Sonra yanıp sönen parıltılar,
Karanlığı yalayan, kızıl bir dil gibi
Uzanan, kısalan alevler…

Ezirmiklilerin konağı yanmaktadır.
Konağın pencereleri sanki duman ve alev kusmada
Karanlık kıpırdamıyor,
Erzurum susmada, Erzurum uykuda…

Alevli dumanların aydınlığında,
Ermeniler, pencerelere kurşun yağdırıyorlar.
Hepsi de insan kılığında.

Sığırcıklı Hafız, anadan doğma âmâ.
Evet, kördü, amma dinleye dinleye
Ezberlemişti Kur’an’ı.
Okumanın şimdi en makbul zamanı
Okuyordu, içli ve ağlatan yanık sesiyle
Yasin-i şerifi.

Görmüyordu, bilmiyordu yanındakileri
Ölü mü diri mi?
Okudu son nefesine kadar,
Okudukça sanki acısı dindi.
Bu en kutsal ve yüce başlangıcıydı ebedi yolculuğun.
Son ses, son nefes, son ayet,
“Ve inna ileyhi turcaun”

Ertesi sabah,
Ezirmiklinin konağı, dört duvar.
Yangın yerinde üzgün,
Üzgün tüten dumanlar.

Havada yanık et kokusu…
Bir zamanların mutlu barınağı,
Ezirmiklilerin konağı,
Dört duvar şimdi,
Bir yangın yeri,
Bir vahşet harabesi
İnsanlık tarihinin yüz karası,
Silinmez bir utanç nedbesi.

Yine benzer bir katliamın yapıldığı Mürsel Paşa Konağı da tahtacılar semtinde bulunmaktadır.

Baysal Oteli’nin bulunduğu yerin arka tarafında olan Mürsel Paşa Konağı’nda da Erzurumlular Ermeni canileri tarafından ateşe verilmişlerdir.

Yine tarihe tanıklık edecek bu konakta muhafaza edilmemiş ve kaybolup gitmiştir.
Ezirmikliler’in konağının yeri Rahmi Alkan’ın tuz atölyesi olarak kullanılmış, daha sonra Hınıs, Tekman, Karayazı arabalarının kalktığı Hürmet Garajı olarak hizmet vermişti.

Bu tarihi değeri olan yer, son zamanlarda Kırkıncıoğulları tarafından alınarak halı, mobilya ve beyaz eşya satılan bir işyerine dönüştürülmüş durumdadır.

Garajdan sonra bir takım evlerin (Nalbant Ziya’nın ve Malatyalıların evleri) yer aldığı sıranın sonunda ise (kümbetin karşı köşesi) Kavaf Osman Efendi’nin evinin altında radyo tamircisi Süleyman Usta’nın dükkânı bulunmaktaydı.

Kümbetin karşısında bulunan büyük bir alan eskiden nahır toplama yeri olarak kullanılırmış.
 
DEVAM EDECEK...

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.