Bu şehirde kendilerini iki dünya arasında derya sanan hazretlerin, aslında kaldırım kenarında birikmiş su olduğunu ve güneşin her doğuşunda kaybolduğunu bundan böyle söylemeye niyetim yok!
Tortum Adliyesi’nde sürmekte olan HES’e karşı Bağbaşı direniş davasında, adı geçen iki şirketin birinden birinin ortaklarından birinin Erzurum’da etkin bir cemaatin önde gelenlerinden olduğunu ve yetkili kişilerle aynı bardaktan şerbet içtiklerinin söylentisine ne kulak asarım ne de yazarım gayrı!
Yıkıkların altında küflenerek yeşillenen canlı türünü, gün ışığına çakartarak fikir kürünü uygulamaktan vazgeçmeliyim galiba!
Bu şehrin yatırını da, bir selamın hatırını da iyi bilenlerdenim; ama söylemem kimseye!
Ne güzele çirkin dedim, ne de çirkine güzel; doğruya yanlış, yanlışa doğru demeyi; övüleceğe yergi, yerileceğe övgü dizmeyi hiç düşünmedim.
Ve hiç üşenmedim yoldaşla yola çıkmaya!
Lime lime ederek dağlara attığım düşleri toplasam, başka bir bağ olur bu yalan çağda.
Hep şunu demek istedim bu şehir için.
Her yer çelik duvar, ne var bu kadar korkacak! Kapıları ahşap olmalı bütün yapıların, çam kokmalı girdiğin her sokak! Cumbalı evlere sarmaşıklar tırmanmalı, şart koşmalı her pencereye bir hanımeli, bir menekşe bir de orkide; hangi balkona yakışmaz ki zerrin ile nergis, çok mu yer kaplar salondaki nolina! Ve bu şehre kaynanadili gibi muhalefet de gerek!.. Bu fakir her zaman bunu istedi, hem boşuna mı söylemiş şair, “insan yaşadığı yere benzer,” diye!
Dinle siyaset ve ticaret yapanlar ar etmeden kâr ederlerken, bir yanı kin, bir yanı nefret olan insanlar nasıl güzelleşir ki! Güzelleşmek için, güzel şeyler istemeli biraz da!
Her sabah iki gözümle bir yüzüme baktığım aynada ikinci bir yüz görmektense susarım ve içime kusarım dilimde ne varsa!
Galiba susmalıyım.
Susmaya susamış dilimin ateşi dinsin, diye susmalıyım.
Suskunlukla ördüğüm kozanın içinde bir ölü gibi yatmalıyım belki de!
Kim bilir, bir sabah parçalarım kozamı, bir gün için de olsa rengârenk bir kelebek olarak yaşarım.
Suya dokunsak suyu çıkıyor; sabun dersen, hem kaypak hem iki yüzlü!
En iyisi suya sabuna dokunmamak!
- Tortumlu 01 Ocak 1970 02:00
Sayın ömer nazmi bey tortumlularkadir kıymet bilen inanlardır.Bu dünyadan bir gün hepimiz göçüp gideceğiz ama sizin bu yazılarınız hep baki kalacak bir gün torunlarımıza sizi minnet ve şükranla anlatacağız Bir ömer nazmi bey vardı diyeceğiz. Başka diye sırarlarsa başka kimse yotu dyeceğiz. Sağolun yiki sizin gibiler var bu erzurum da dadaş dedikleri u olsa gerek.
- Dadaş 01 Ocak 1970 02:00
Ne yazıkki memleketimiz hep çıkarcı, dönek insanlarla dolu.
Dini kendi çıkarları için kullananları Allah kahretsin diyorum başkada birşey demiyorum.