BölgeHaber Girişi : 01 Nisan 2011 05:02

Suskunluğumu bozuyorum!..

Suskunluğumu bozuyorum!..

Günlerdir, abartısız binlerce mektup alıyorum... Hepsi elektronik... Hepsi de susukunluğumu sorguluyorlar...
Bende susuyorum...
Evet.. Çok sustum..
Suskunluğun bir erdem olduğunu bilerek sustum..
Ama bu sabah; Cumhuriyet Caddesi'nin göbeğindeki Erzurum Ajans bürosunun kapısında Bursa'dan postaya verilmiş, O zarfı açana kadar...
Günde yüzlerce mektup aldığını sanan ben, harbi mektup nedir onu unutmuşum?
Zarflı, pullu... Canlı kanlı mektup işte elimdeki.. Halen evirip çevirip okuyorum...
Her mektup gibi selamla kelamla başlıyor ilk satırlar...
Sonrası mı, bin bir eleştiri...

Aylardır sustuğum için bi sövmüş ki adını bilmediğim dost, adamın beynine çivi  çakar gibi...

Suçum susmakmış...
Satılmışım...
Susturulmuşum..

Ey dost!...
Susmazsan ayakta kalamazsın ki bu şehir de...
Çok bağırdığınızda da çok duyuramazsınız sesinizi...
Burası Erzurum...
Belki çok arabesk olacak ve de klasik ama bu şehirin günü gününden karadır...
Dirhem dirhem öğütür adamı bu şehir... O kadar yiğittiniz ise neden terk ettiniz?..
 
Öyle bi şehir ki bu Erzurum..

Ey Dost!..
Hele siyaset mevsimi başlamışsa... Ve erimişse o dik yamaçlı dağlarda karlar..
Bizim Ömer Nazmi'nin şu mısralarına sarılırsın;

''Tan oldum yerinde tanıdım sabahları.
Sanı oldum
insanları denedim hayallerimle.
Sin oldum yüreğimde yatırdım sevdiklerimi.
Şeytan beni affetsin
hiç beceremedim kin olmayı...''
diye avunursun..

Evet artık suskunluğumu bozuyorum...

''... Bu mevsim kar olacağım;
ama mavi...
Dağlara yağacağım
ovaya, tane tane...
mavi mavi düşeceğim küçük bir köy meydanına.
Çocuklar avuçluyacak beni,
mor ellerde sıkılacağım
kartopu olacağım;
ama mavi...

Atılacağım küçük kızın başına;
tam konarken dağınık saçına
dağılacağım ama mavi kalacağım.
Koşacaklar üstümde
oynayıp yuvarlanacaklar,
ayak izleri kalacak bende...

Bir genç kızın koynuna girip eriyeceğim;
ama mavi olduğumu bileceğim.

Toplayacaklar beni kucak kucak,
kucaklayıp yuvarlayacaklar.
Adam olacağım köy meydanında;
biri başımı,biri gözlerimi,biri burnumu koyacak.
Biri ağzımı çizecek istediği gibi;
ama mavi.

Akşam bırakıp gidecekler,biliyorum!
Küçük pencerelerinden gizlice seyredecekler.
Benim küçük tanrılarım,
belki de ay ışığında tanrıları gibi görecekler.

Zamanı geldiğinde eriyeceğim.
Tane tane gelmiştim, yığınla gideceğim;
ama..
mavi olduğumu hep söyleyeceğim.

Önümüzdeki bahar yağmur olacağım.
Her tanem ayrı bir renk...
Bir ahenk getireceğim yağdığımda.
Aslında,
yaşam budur diyeceğim...''

Bugünden itibaren, susukunluk orucunu buzuyorum işte...

Artık susukunluğun erdem olduğunu bu kadim şehirde bilen yok... O zaman ayakta kalmak için susmaya paydos...Bundan böyle en az namussuzlar kadar ben de bağıracağım...
Hadi bakalım hepimize kolay gelsin....!

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.