AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erzurumajans-AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyerek
gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti MKYK toplantısının
sona erdiğini belirten Çelik, toplantıda öncelikli olarak Suriye ve
Mısır'daki gelişmelerin masaya yatırıldığını söyledi. Şam'da Esad
yönetimi tarafından bir kimyasal saldırı gerçekleştirildiğini hatırlatan
Hüseyin Çelik, "Bu bir insanlık dramıdır, insanlığa karşı işlenmiş bir
suçtur" dedi. "Halepçe'de Saddam Hüseyin'in yaptığını şimdi Beşar Esad
yaptı maalesef" diyen Hüseyin Çelik, Suriye'de yaşananlara sessiz
kalanları ve destek verenleri de eleştirdi. Çelik, "Bu vahşet bütün
dünyada yankı buldu, BM Güvenlik konseyi acilen ve Suriye gündemiyle
toplandı ama maalesef oradan bir sonuç çıkmadı" diyerek, BM'nin sessiz
kalmasına da tepki gösterdi. Türkiye'de Beşar Esad'a sempati duyan
siyasilerin de bu olaydan ders çıkarması gerektiğinin altını çizen
Hüseyin Çelik, bu siyasilerin ise şuan hedef saptırma gayretinde
olduklarını ifade etti.
"DARBEYE, DARBE DİYEMEYENLERE HÜSNÜ MÜBAREK, MÜBAREK OLSUN"
Hüseyin
Çelik, Mısır'da yaşanan gelişmelerle ilgili de değerlendirmelerde
bulundu. Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek'in serbest kalacak
olmasını yorumlayan Çelik, "Mısır'daki darbeye darbe diyemeyenlere Hüsnü
Mübarek, mübarek olsun. Adalet bir kez daha yara almıştır, silah
adalete hükmetmiştir. Ve biz de bir atasözü var, der ki perşembenin
gelişi çarşambadan bellidir. biz daha darbe yapılır yapılmaz bu darbenin
kimlere yarayacağını, kimleri mağdur ve mazlum hale getireceğini
görüyorduk" şeklinde konuştu.
"Biz zalimlerin, biz
saldırganların, kimyasal silah kullananların, darbe yapanların safında
olmaktansa onların uzağında olmayı her zaman tercih ettik, bundan sonra
da tercih ederiz" diyen Çelik, "Diplomaside çok kısa hesaplar yapanlar,
borsada çok kısa vadeli hesap yapıp tepe taklak gidenler gibi olur"
dedi. AK Parti'nin macerasever bir dış politaka gütmediğini ifade eden
Çelik, "Biz öyle gaza gelerek öyle Suriye'ye falan girecek değiliz" diye
konuştu.
TÜRKİYE BİR NATO ÜLKESİDİR, İSRAİL DEĞİLDİR
AK
Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail ile
ilgili sözlerine cevap veren ABD'ye tepki gösterdi. Çelik, "ABD, İsrail
adına konuşma hakkını niye kendinde buluyor ki, ben onu anlamıyorum.
Türkiye bir NATO ülkesidir, İsrail değildir. Ama NATO'daki müttefikimiz
olan ülke, İsrail adına bir açıklama yapıyor. Bizim bugüne kadar
alıştığımız şey değildir bu. Bunu ibretle ve hayretle karşıladık" dedi.
AK
Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK Parti
Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. Ekonomideki durumdan bahseden Hüseyin Çelik,son imzalanna toplu iş sözleşmesinin de Türkiye'ye yakışan bir
olgunlukla yürütüldüğünü kaydetti. Çelik şöyle konuştu:
"Herhangi bir
sıkıntı olmadan, kamu çalışanlarımızı üzmeden, onların bizi üzmeyeceği
şekilde bir çalışma yapıldı, sonuca varıldı, imzalar atıldı. Yüzler
güldü. AK Parti 2002'de iktidara geldiği zaman en düşük devlet memurunun
aldığı ücret aile yardımı da dahil 392 TL. 2013'de nasıl? Son
artışlarla birlikte bin 877 lira olmuştur. Ortalama devlet memurunun
aldığı ücret 578 lira iken bu son artşılarla beraber 2 bin 190 Türk
Lirası olmuştur.
2002 ile 2013 arasına kümülatif enflasyon nedir bu
arada? Yüzde 152'dir toplamda, enflasyon payını çıkardığınız zaman
iyileştirme payı, refah payı olarak, refah artışı olarak en küçük devlet
memurundaki artış yüzde 91'dir. Ortalama devlet memurundaki artış
50.4'tür.
Toplu iş sözleşmesinde taban aylığında 4.5 milyon kamu
çalışanının ve emekliyi ilgilendiren 175 liralık bir taman artışı
sağlanmıştır. 4.5 milyon insan bundan olumlu yönde etkilenecektir.
Ayrıca 666. sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eşit işe eşit ücret
mantığıyla yapılan düzenlemeyle adaletsizlikler giderilmiştir. Mesela
Başbakanlıkta çalışan bir daire başkanı, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığında çalışan bir daire başkanından neredeyse bin 500 liraya
yakın fazla para alıyordu. Bunlar eşitlenmiştir, burada da ciddi
artışlar meydana gelmiştir. Son toplu sözleşmeyle birlikte 4C'li kamu
çalışanları içi de yüzde 40'a yakın iyileştirme yapılmıştır."
"GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN DAHA İYİ DURUMDAYIZ"
"Türkiye
zenginleştikce halkımız zenginleşiyor, Türkiye iyileştikçe halkımızın
sosyal durumu, refah durumu iyileşiyor" diyen Hüseyin Çelik, "Biz,
gelişmiş ülkelerden daha iyi durumundayız, hangi açıdan borcumuzun milli
gelire açısından. Biz, finans sektörümüz aççısından son derece iyi
durumdayız. Bildiğiniz gibi Bazel 2 kriterlerine göre 2017'de AB
ülkelerindeki bankaların sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 8.5 olması
gerekiyor. Bizde şimdiden yüzde 17'dir. Karamsarlığa gerek yok,
Türkiye'de siyasi istikrar var" dedi.
Hüseyin Çelik açıklamalarının
ardından ise gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin,
"Suriye'de daha önce de kimyasal silah kullanılmıştı, o dönemde bazı
yaralılar Türkiye'ye getirilmişti. Bazı bulgulara erişilmişti, ABD
ziyaretinde Obama ile paylaşılmıştı. Bu sefer de somut olarak kimyasal
silah kullanıldığını kanıtlamak için Türkiye'nin oynayacağı herhangi bir
rol olabilir mi?" şeklindeki sorusu üzerine Çelik şunları söyledi:
"Suriye
bizim komşumuz, bizim Suriye halkıyla ciddi bir dayanışmamız var.
Suriye'de sağlar da Suriye'de yaralılar da ne zaman kapımızı çalsa biz
onlara kapımızı da gönlümüzü de açtık, bu bundan sonra da böyle olacak.
Biz ekmeğimizi tuzumuzu onlarla paylaştığımı gibi hastanemizi de tüm
imkanlarımızı onlarla paylaştık. Bu insan olmamızın gereğidir, komşu
olmamızın gereğidir. Olması gereken budur, birileri bize aferin desin
diye bunu yapmıyoruz. Bundan sonra da bu böyle olacaktır. Gelirlerse ki
büyük ihtimalle gelebilir. Malum Şam biraz daha ötede, bu sınıra yakın
bölgelerde olsa çok daha fazla insanın tedavi çin gelmesi söz konusu
olabilirdi, birlikte izleyelim."
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Hüseyin Çelik, bir gazetecinin Demokratikleşme Paketi'nin ne aşamada olduğunu sorması üzerine, şunları söyledi:
"İleri
demokrasiye ulaşmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Ama toplumsal
algıyı iyi yöneterek yapacağız. Her şey bir günde olmuyor. Zamanın ruhu
diye bir şey var. Zamanın ruhu neyi gerektiyorsa onu yapıyoruz, yapmaya
devam edeiyoruz. AK Parti 4. Olağan Kongresi öncesinde yine kamuoyuyla
paylaştığımız AK Parti 2023 Siyasi Vizyonu diye belgemiz var. Burada 64
madde var, kamuoyuyla paylaştığımız, taahhüt ettiğimiz. Bunları
yapacağız."
Demokratikleşme Paketi için Ağustos sonu ve Eylül başını işaret eden Çelik, şöyle devam etti:
"Sayın
Başbakanın çalışma takvimine bağlı olarak bu iki gün sonra olabilir,
3-5 gün sonra olabilir, temenni ederim ki Ağustos bitmeden ve Eylül
başında bir araya geleceğiz. Sayın Başbakanımız ile birlikte konular
üzerinde, maddeleri üzerinden bir kez daha geçeceğiz. Son şeklini
aldıktan sonra, burada Anayasa değişikliğini gerektiren şeyler olabilir,Anayasa değişikliğini gerektiren hususlar olabilir, kanunda çözülmesi
gereken bazı şeyler olabilir. Yönetmelik, tüzük, talimatname vesaire
bunlar olabilir. Bunlar icra organının tasarrufunda zaten. Bir de sadece
idari tasarrufla halledilebilecek hususlar var. Burada da kendisini bir
şekilde haksızlığa uğramış hisseden, eksikliği hissedilen yargı
sisteminde bizim eksik olarak gördüğümüz birçok husus bir araya
getirilmiştir. Ümit ediyorum ki açıklandığı zaman, 'bu da iyi oldu
toplum bunu bekliyordu' diyebileceğiniz bir manzarayla karyılaşmayı ümit
eduyoruz. Bu çıktıktan sonra, Türkiye'deki demokrasi, dört dörtlük,
bizim ileri demokratik standartlar dediğimiz standartlara ulaşmış mı
olacak? Hayır uzun ince bir yoldur. Yola devam ediyoruz ve ihtiyaçlar
gerektirdikçe bunları yapmaya devam edeceğiz."
"FİTNEYİ BİTİRMEMİZ GEREKİYOR"
Hüseyin Çelik, PKK'nın çekilme süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Çelik şunları söyledi:
"Silahları
bırakacaksınız, yurt dışına gideceksiniz, eve dönüş yasası ile mi,
bunlar gelecek, pişmanlık yasasıyla mı gelecek daha başka düzenlemeler
mi yapılması gerekiyor, bunlar yapılacaktır, yapılması gerekiyor. Bizim
bu fitneyi bitirmemiz gerekiyor. Bana meslektaşlarınız soruyorlar,
'bunun bir garantisi var mı, çözüm sürecinin. Ben size garantisi olan
bir şey söyleyeyim, eğer bu irade olmazsa, bu mesele çözülmezse, biz 30
yıldan beri yaptığımız gibi her akşam kaç şehit verdiğimiz ve kaç
PKK'lının etkisiz hale getirildiğini saymakla meşgul olacağız, bunları
seyrediyor olacağız. Siyasi ve sosyal olaylarda aspirin gibi tablet gibi
bir çözüm yoktur.
İnsan aklının üretebileceğini, insan
vicdanının üretebileceği çözümler vardır. Hükümet böyle bir sorumluluk
almıştır. Ancak BDP ve PKK cephesinde maalesef bir açıklama enflasyonu
var. Özellikle Abdullah Öcalan'ın televizyon seyrettiğini öğrenen bazı
BDP'li arkadaşlar orada sadakat yarışına girdiler. Biri diyor ki, 'özgür
olsun', biri diyor ki 'başımıza sultan olsun', biri diyor ki 'derhal
buraya gelsin'. Herkes makul olanla ilgilenmek zorundadır. Abdullah
Öcalan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş bir mahkumdur. Şu anda
da İmralı'da mahkumiyetini yaşamaktadır. Abdullah Öcalan'ın bir çözüm
sürecine bir katkısı olacaksa eyvallah."
ERTUĞRUL ÖZKÖK'E TEPKİ
Hüseyin
Çelik, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ile ilgili kendisinin
Twitter üzerinden bazı açıklamalarda bulunduğunu, Hürriyet yazarı
Ertuğrul Özkök ve Sözcü Gazetesi'nin ise bunun üzerine kendisine tepki
gösterdiğine dikkat çekerek, "Eleştirmekte ne kadar haklı olduğumu
birkez daha anladım. Yani Ertuğrul Özkök gibi gazetecilikte itibarının
sonuna gelmiş veyahut da itibarını sıfırlamış olan, bütün ömrünü
darbelere payandalık yapmış olan, bütün ömrü verilen talimatlarla manşet
atarak gazetecilik yapmakla geçmiş olan böyle birisi bizi hem de çok
kerih bir üslupla susmaya davet ediyor. Sayın Özkök biz konuşurken de
susarken de senin ağzına bakarak, senden talimat alarak bunları
yapmayacağız" diye konuştu.
Çelik, Ertuğrul Özkök için şunları söyledi:
"Biz
entellektüel olarak, biz akademisyon olarak, biz insan olarak, biz
Müslüman olarak, babası İhvan-ı Müsliminin bir muhubbi olan insan olarak
'sayın genel sekreter neden susuyorsun?' dedik. Haklıydık. Ama biz
Ertuğrul Özkök'e göre büyük bir günah işlemişiz. Bakıyorum ona benzer
bazı daha yazarlar hemen koroya katıldılar. Kusura bakmasınlar biz ne
zaman konuşacağımızı, ne zaman susacağımızı bu zadegâna sorarak tayin
edecek değiliz"
"ABD, İSRAİL ADINA KONUŞMA HAKKINI NİYE KENDİNDE BULUYOR?"
Hüseyin
Çelik, bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan, 'Mısır'daki darbenin
arkasında İsrail var' dedi. Gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz"
sorusu üzerine, "Ben şunu anlarım; şimdi İsrail'le ilgili yapılan bir
açıklamaya İsrail'in cevap vermesini anlarım. Mısır'la ilgili olduğu
için Mısır bir şey söylemiştir onu da anlarım. Peki Amerika Birleşik
Devletleri'ne ne oluyor? Yani ABD, İsrail adına konuşma hakkını niye
kendinde buluyor ki, ben onu anlamıyorum. Türkiye bir NATO ülkesidir,
İsrail değildir. Ama NATO'daki müttefikimiz olan ülke, İsrail adına bir
açıklama yapıyor. Bizim bugüne kadar alıştığımız şey değildir bu. Bunu
ibretle ve hayretle karşıladık. İlgili mercilerde herhalde
yetkililerimiz Amerikalı yetkililerle elbette bu meseleyi
konuşacaklardır" cevabını verdi.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NA DESTEK
Hüseyin
Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in, Birleşmiş
Milletler'den gelen paraya dokunmayacağına ilişkin açıklamalarını da
değerlendirdi. Çelik şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler'den gelen
ödenekler bizim özellikle bazı sosyal sorumluluk projelerinde
harcadığımız ödenekler içinde okyanusta bir damla değildir. O
ödeneklerin sembolik bir anlamı vardır. Bu uluslararası bir
dayanışmasının eseridir. Belli uluslararası tecrübeden yararlanma,
uzmanlardan yararlanma, vesair, vesair gibi olaylarla ilgili olarak bu
uluslararası fonlar, BM'nin çeşitli kuruluşlarının gönderdiği fonlar bu
açıdan bir anlam ifade ediyor.
Ama ben Sayın Diyanet İşleri
Başkanımız Mehmet Görmez'in kesinlikle açıklamalarına yüzde yüz
katılıyorum. Elbette kadına karşı şiddet uygulanması bizim şiddetle
reddettiğimiz, kabul edeceğimiz bir şey değil. Her zaman söyledim,
kadınlar toplumumuzun yarısıdır. Kadınını önemsemeyen bir toplum aklının
yarısını, varlığının yarısını önemsemiyor demektir, kendi kendisini
önemsemiyor demektir. Burada bir kere tartışma götürmez bir pozisyonumuz
var, ve hükümütemizimin bu konuda attığı adımlar ortada.
Ancak, BM
kadına şiddet meselesiyle ilgileniyor. Peki insanlığa karşı işlenmiş
suçla neden ilgilenmiyorsun? İnsanlığa karşı icra edilen katliamla niye
ilgilenmiyorsun? İnsanlığın haysiyet ve onurunu ayaklar altına alanlarla
niye ilgilenmiyorsun ey BM? Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanımızın
buradaki tavrını ben isabetli bir duruş, bir tavır olarak
değerlendiriyorum, ben de buna katılıyorum. Varsın paraları kendilerinin
olsun. Bizim hamd olsun harcayacak paramız var."
"BÜTÇE AÇIĞIMIZ YOK, BÜTÇE FAZLAMIZ VAR"
Çelik,yurt dışından gelen ekonomik dalgalanmaya yönelik Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan'ın somut bir öneri yapıp yapmadığı sorusuna ise şu cevabı
verdi:
"Netice eğer teesir dışarıdan gelirse, hava rüzgarlıysa
panjurlarınızı kapatmanız lazım. Bacalarınıza varıncaya kadar herşeyi
gözden geçirmeniz lazım. Türkiye tabi bunu yapıyor. Yani bizim kendi
içinde sağlam olmamız lazım sağlam bir vücuda dışarıdan giden mikroplar
zarar veremez. Direncin artırılması için tabi ki alınması gereken
tedbirler var. Bizim bütçe açığımız yok çok şükür, bütçe fazlamız var.
Cari açık, ekonomimizin problemlerimizden birisidir. Onunla ilgili de
ciddi mücadele veriliyor. Bu insanların ayağını yorganına göre
uzatamamasından kaynaklanan, malumunuz zaten şuanda gündemde olan kredi
kartlarının belli bir düzene sokulmasıyla ilgili çabalar var. Finans
sektöründe, reel sektörde, sanayide efendim, ihracat kredilerinde
uygulanan faizde, bir çok konuda şuanda ciddi bir çalışma var. Onunla
ilgili de bilgiler verdi ama bu basın toplantısı kapsamı içerisinde bir
ekonomi dersi verecek değilim.
Biz zulmün olmadığı, haksızlığın
olmadığı bir dünya özlüyoruz. Ve son olarak bir atasözüyle bitireyim ben
konuşmamı. Hem Suriye için, hem Mısır için, neresi için olursa olsun
söylüyorum. Atasözümüz der ki, 'mazlumun ahı tahttan indirir şahı'. Hiç
kimse saltanatına, hiç kimse elindeki silaha, sopaya güvenmesin.
Mazlumun ahı şahı tahtından indirir. Dolayısıyla Suriye'de de, Mısır'da
da ben eninde sonunda, kazanacak olan Mısır halkının ve Suriye halkının
olacağına inanıyorum. Onlarla dayanışmamıza devam edelim.
Hakikaten
yüreklerimiz dağlanıyor o çocuk görüntüleri hele hele gördükçe, o masum
insanların böyle boy boy yan yana dizilmiş cenazelerini gördükçe,
insanım diyen insanın bundan etkilenmemesi, göz yaşı dökmemesi,
kahrolmaması mümkün değil. Bütün bu yapanlar kahrolsunlar ama insanlık
var olsun, sevgi dostluk, kardeşlik var olsun diyorum."