CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün başlayacak Çin seyahati öncesinde Çin Ulusal Radyosu'nun sorularını cevapladı.
Erzurumajans-Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarının Türkiye topraklarının
Suriyeli silahlı muhalifler ve radikal unsurlar tarafından
kullanılmasına izin vermesinin Suriye’deki çatışmaların her an
Türkiye'ye de sıçrama olasılığını doğurduğunu belirterek, "Bu nedenle
üzülerek söylemeliyim ki, iki ülke arasındaki gerginliği bir çatışmaya
kadar götürebilecek elverişsiz bir ortam maalesef var" dedi.
Bir
hafta sürecek Çin gezisine bu akşam başlayacak olan CHP lideri
Kılıçdaroğlu, gezi öncesi Çin Ulusal Radyosu'na konuştu. 'Türkiye Suriye
ile bir savaşa mı sürükleniyor? Sizce iki ülke arasında bir savaş
tehlikesi var mı?' sorusunu cevaplayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye
krizinde çözüm arayan değil, sorun yaratan bir bölgesel aktör konumunda
olduğunu savundu. AK Parti iktidarının Suriye’nin içişlerine
karışmasının, Suriye yönetiminin de buna karşılık olarak Türkiye’ye
yönelik söylemlerinin sertleşmesine yol açtığını ileri süren
Kılıçdaroğlu, "AK Parti iktidarının Türkiye topraklarının Suriyeli
silahlı muhalifler ve radikal unsurlar tarafından kullanılmasına izin
vermesi, Suriye’deki çatışmaların her an ülkemize de sıçrama olasılığını
doğuruyor. Bu nedenle üzülerek söylemeliyim ki, iki ülke arasındaki
gerginliği bir çatışmaya kadar götürebilecek elverişsiz bir ortam
maalesef var. Cumhuriyet Halk Partisi, Suriye’deki krize ilişkin aklın
ve vicdanın sesi olarak Türkiye siyasetindeki yerini almıştır. Bugüne
kadar AK Parti iktidarına ve kamuoyuna üç çözüm önerisi sunduk.
Türkiye’nin öncülüğünde Suriye’deki krizin ulusal ve uluslararası
taraflarını içeren bir konferans toplanması önerimizi reddeden AK Parti
iktidarı, TBMM’nin Suriye’deki şiddetin ve akan kanın durmasına yönelik
partiler üstü bir tutum almasına da yanaşmadı. Son olarak Birleşmiş
Milletler öncülüğünde bir toplantı yapılması önerimiz de suskunlukla
geçiştirildi" dedi.
'Dünyanın güç merkezleri açısından
baktığımızda Asya’nın dünya siyasetindeki yeri ve ağırlığı artıyor mu?'
CHP’nin dış politikaya bakışında Asya ülkelerine yaklaşımı nasıl?'
sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ABD ve Avrupa'nın son yıllarda ekonomik
krizlerle boğuştuğuna işaret ederek, AB ülkelerinden bir kısmının
iflasın eşiğinde olduğunu, Amerikan yönetiminin ise ağırlığını kendi
ekonomisini ve iç sorunlarını düzeltmeye verdiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ortamda Çin ekonomisinin son yıllarda yüksek
büyüme hızlarını yakaladığına, Hindistan, Japonya ve Endonezya başta
olmak üzere diğer bölge ülkelerinin de artan önemine şahit oluyoruz.
Bu
da Asya ekonomilerinin yükselmesini ve bir bütün olarak Asya’nın dünya
siyasetindeki ağırlığının artmasını sağlıyor. Çin’in dünyanın farklı
bölgelerine yayılan yatırımları ve Suriye krizi konusunda BM Güvenlik
Konseyi’ndeki belirleyici olan tutumu Çin’in dünya siyasetindeki
ağırlığının son dönemdeki göstergeleridir. Ek olarak, uluslar arası
kuruluşlarda Asya ülkelerinin ağırlığı artarken, Asya’daki Şangay
İşbirliği Örgütü gibi bölgesel kuruluşların dünya siyasetindeki önemleri
de buna paralel olarak artmaktadır. Tarihsel bir bakış açısıyla
baktığımızda Asya’nın siyasetteki ağırlığının arkasında Çin’in
yüzyıllardır izlediği barışçıl kalkınma stratejisinin ve Güneydoğu Asya
ekonomilerinin 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yakaladıkları yüksek kalkınma
hızlarının olduğunu söyleyebiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi, Asya
ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmayı ve karşılıklı diyaloğu geliştirmeyi
hem bir gereklilik hem de bir zenginlik olarak görmektedir. CHP, ‘Yurtta
barış, dünyada barış’ ilkesi çerçevesinde dış politikada Asya
ülkelerinin toprak bütünlüklerine ve egemenliklerine saygıyı esas alan
bir çizgiyi benimsemiştir. Bu bağlamda Türkiye ile Asya ülkeleri
arasındaki ilişkilerin gelişmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazırız"
ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, '2012 Türkiye’de Çin yılı
olarak kutlanıyor. 2013 de Çin’de Türkiye yılı olacak. Bu çerçevede
Türkiye ile Çin ilişkilerinin gelişme potansiyelini nasıl görüyorsunuz?'sorusuna ise şu karşılığı verdi:
"2012 ve 2013 yılları iki ülkenin
ilişkilerini geliştirmek için ortak iradenin mevcut olduğunu teyit eden
yıllar olarak tarihe geçecektir. İki ülke, üst düzey ziyaretlerle
birbirlerine verdikleri önemi göstermektedirler. Türkiye ve Çin
ilişkilerinin ticari ve ekonomik boyutu dinamik bir gelişim göstermekte,iki ülke arasındaki ticaret hacmi son yıllarda hızla artmaktadır.
Türkiye’nin Uzak Asya’daki en büyük, dünyada ise üçüncü büyük ticaret
ortağı olan Çin’le ilişkilerimiz yüksek gelişme potansiyeli
taşımaktadır. Dileğimiz, bu gelişmenin sürmesi ve iki ülke arasında
gelişen ilişkilerin halklarımızın yaşam kalitelerine olumlu ve adil bir
şekilde yansımasıdır."
Kılıçdaroğlu, 'Çin Komünist Partisi 18.
Ulusal Kongresi 8-13 Kasım 2012 günlerinde yapıldı. Bu vesileyle ÇKP’nin
geçen 10 yılda siyasi ve ekonomi alanlarındaki çalışmalarını ve ÇKP’nin
bundan sonraki gidişatını değerlendirir misiniz?' sorusu üzerine Çin
Komünist Partisi kongrelerinin Çin’in ekonomik ve siyasi geleceği
açısından önemli olduğunu vurguladı. ÇKP delegelerinin partinin merkez
komitesini, onların da ÇKP Politbürosu’nu belirlediği bu ulusal
kongrelerin ülke siyaseti için belirleyici öneme sahip olduğunu kaydeden
Kılıçdaroğlu, "18. Ulusal Kongre’deki konuşmasında, Devlet Başkanı ve
ÇKP Genel Sekreteri Hu Jintao’nun sosyal yapının iyileştirilmesine
ilişkin reformlar kapsamında yolsuzlukla mücadelenin, sürdürülebilir,
çevreye duyarlı ve yenilikçi ekonomik kalkınmanın sağlanmasının,
kapsamlı, etkin bir sosyal güvenlik sistemin tesisinin ve parti
liderlerinin belirlenmesindeki kriterlerin önemini vurgulamasını önemli
ve olumlu buluyorum. Hatta Hu Jintao’nun konuşmasındaki birçok noktanın
sosyal demokrasinin ilkelerine olan yakınlığı da beni sevindirdi.
Geçtiğimiz 10 yılda ÇKP, izlediği siyasetle Çin’in barışçıl büyümesini
devam ettirdi. Çin’i küresel pazara daha fazla entegre ederken, bölgesel
üstünlüğünü de sürdürmesini sağladı. Önümüzdeki yıllarda Çin’in
yükselişini sürdüreceğini düşünüyorum. Hızlı büyümenin getirdiği enerji
ihtiyacının da etkisiyle Çin’in Türkiye’nin de içinde bulunduğu
coğrafyada daha aktif rol oynayacağını söyleyebilirim. Ekonomik
gelişmelere paralel olarak, insan hakları ve özgürlükler alanında
yükselen talepler ve demokratikleşme beklentilerinin de Çin’i
etkileyeceğini öngörüyorum" dedi.
'Çin'de hiç bulundunuz mu?
Ülkemiz hakkındaki izlenimleriniz nedir?' sorusunun da yöneltildiği
Kılıçdaroğlu, Çin’e yıllarca önce bir bürokrat olarak gittiğini
hatırlatarak, "Siyasetçi kimliğimle ilk defa gidiyorum. Dolayısıyla 12
Ocak’ta başlayacak ziyaretimiz partimiz ve ülkemiz açısından çok önemli.
Bunun için heyecanlıyım. Çin hakkındaki izlenimlerimi özetleyecek
olursam şunları sıralarım; son yıllarda hızla büyüyen Asya
ekonomilerinin itici gücü, yükselen bir küresel güç, piyasa ve
kapitalizmi kendine özgü bir şekilde ayırabilen, karma bir anlayışa
sahip, ekonomik gelişmesini silahlanmaya değil daha fazla kalkınmaya
ayıran, Birleşmiş Milletler’e sorumlu ve ölçülü yaklaşımlarıyla önemli
katkılar veren, dünyanın dört bir tarafındaki Çinlilerin avantajını da
kalkınma stratejileri için ustalıkla kullanabilen ve bölgemize ilişkin
olarak Suriye halkının iradesine saygı gösteren bir ülke ve
soydaşlarımız olan Uygur Türkleri’nin vatanı" şeklinde konuştu.