Yahu
bu nasıl bir ruh halidir anlamak mümkün değil. Adam, aklınca kuduzun ne
olup ne olmadığını bana öğretmeye kalkıyor. Güya ben cahilmişim, kuduzu
ancak izlediğim bir filmdeki senaryo kadar biliyormuşum, olup
bitenlerden haberim yokmuş... Ve daha neler neler!
Yani hepsi boş lakırdı!
Ya da şartlı refleks...
Fakat buna rağmen yine de cevap vereyim:
Adını
yazmaktan aciz kardeşim, tamam; ben doktor değilim. Dolaysıyla kuduzun
ne olup olmadığını (belli ki sen doktorsun) bir uzman kadar bilemem...
Sana şunu soruyorum: Diyorsun ki, "ilk müdahaleyi ben yaptım"
Ne âlâ...
Demek ki sen kuduzun ne olup olmadığını biliyorsun. Şu halde o çocuk niye "kudurarak" öldü?
Babası
aynen şöyle diyor: "Erzurum'da önce pansuman sonra da bir iğne yaptılar
. Ardından da dikiş atıp bizi gönderdiler. Çocuğumun kuduz olduğunu
İstanbul'daki hastane söyledi."
Dün akşam Sağlık Müdürü Prof. Dr Serhat Vançelik aramıştı.
Olup
biteni anlattı ve rahmetli Kadir Karasal'ın yaşama şansının niye az
olduğunu tıbbi yönleriyle izah etti. Kuduz vakalarında, ısırılan bölge,
kafaya ne kadar yakın olursa ölüm riski o kadar artıyor. Çünkü virüs
anında beyne sirayet edebiliyor. Talihsiz Kadir olayında da köpek çocuğu
yanağından ısırmış. Dolaysıyla son derece tehlikeli bir bölge...
Misal;aynı köpek tarafından aynı köyde ısırılan başkaları kuduz vakasını ucuz
atlatabilmiş. Çünkü o kişiler ya kolları ya da bacaklarından ısırılmış.
Sağlık
Müdürü Prof. Dr Serhat Vançelik'i yakından tanırız ve ilmine de
vicdanına da güveniriz. Koltuk uğruna dinini torbaya koymayacak bir
adamdır.
O diyor ki, "Erzurum'da doktorlar gerekeni yaptı"
Her ne
kadar baba aksini iddia etse de, gereği yapılmış. Babanın bu çıkışını
evladını yitirmiş bir insanın halet-i ruhiyesi olarak görmek lazım.
Kolay değil, adamın 8 yaşındaki oğlu kuduz yüzünden hem de bu devirde
ölüyor.
İtiraz da eder, tepki de gösterir.
Erzurum Valiliği konuyla ilgili soruşturma başlattığını duyurdu.
Demek ki devlet bu vakada izaha muhtaç bir takım hususlar saptamış.
Biz doktorları peşinen mahkum etme derdinde ve de hevesinde hiç değiliz.
Ama ortada vazifesini layıkıyla yapmamış olanlar var ise onlar da hesabını vermek zorunda.
Gelelim o çok bilmiş arkadaşa...
Birader; sahte isimle bana doktorluk dersi vermeye kalkacağına, keşke sen biraz doktor olmayı denesen...
Olmaz mı?!
Ortadaki pisik eniği değil efendi; insan evladı insan...
Köpek ısırıyor, sonra da o insan evladı ölüyor.Evet; olay tam olarak budur.
Sen; tıpkı Vançelik gibi bize meselenin tıbbi yanını anlatsan ve desen ki, şu sebepten ötürü böyle olurdu.
O hakaretler de neyin nesi oluyor ve niye erkek gibi adını sanını yazmıyorsun.
Evet; o film beni çok etkiledi, kabul ediyorum.
Doktor söyler misin; köpek tarafından ısırılan bir çocuk senin önüne geldi mi gelmedi mi; ayrıca o çocuk öldü mü ölmedi mi?
Biz bu şehirde hâlâ Sudenaz vakasını unutmuş değiliz.
Değerli kardeşim...
Muhtemelen, sen o zaman daha doktor namzeti bile değildin.
Beni konuşturma... Bu ülkede doktor ihmali yüzünden, ölen insanların bilançosunu çıkaracak olursak, tababet mahcup olur.
Besbelli ki bu olayda da suçlu bulunmuştur ve o suçlunun adı da bellidir:
Köpek!
Hüküm de belli: Köpeğin itlafına, Kadir'in beraatına...
Kadir ölmüştü ama...
Olsun bu da bi şey...
Düşünün ki ya köpeğin beraatına, Kadir'in cezalandırılmasına denilseydi!
Şaka bir yana...
İyi oku doktor!
8
yaşında bir çocuğun "kudurarak" ölmesini yani kuduz yüzünden ölmesini,
vaka-i adiyeden sayıyorsanız -ki attığınız mesaj tam da öyle- eğer, size
diyeceğim tek kelime şudur:
"Pes"