Karşılaştığım bir dostum "hayrola Ömer Nazmi, yazılarını okumuyoruz; yoksa Erzurumajas'la bir sorun mu var!.."
Yok, dedim!
Bir tanıdık, imalı bir şekilde damarıma bastı. "Ne oldu Ömer, seçim öncesi bülbül kesilmiştin, ne oldu da sustun, söyleyecek sözün mü kalmadı!.."
Evet, bugünlerde sözün bittiği yerdeyiz.
Çünkü, salt bizim baktğımız pencereden değil, nereden bakarsan bak, memleketin manzarasını gözü ve aklı olan herkes aynı görüyor.
Kan, ihanet, yalan ve ihtirasla çizilmiş bu çirkin tabloyu görüp de beyni bulanmayan olur mu hiç!
Yani ne söylenir ki!
Hükümet kurmayı tiyatroya dönüştüren siyaset sahnesinde siyasetçilerin replikleri o kadar berbat ve o kadar komik ki; oy vererek izleyen izleyicilerin pişmanlığı gözlerinden okunuyor.
İzleyicilerden kimi uyuyor, kimi de "bu oyunun sonu belli," diyerek dalgasına bakıyor.
Bu arada bombalar patlayıp, kurşunlar konuşuyor!
Uyuyan izleyicilerden bir kesim, gözlerini ovuşturarak ve esneyerek patlayan bombaya "patlama" konuşan kurşuna "sus, ne güzel uyuyorduk," diye çıkışsalar da bilmiyorlar ki bunlar da oyunun bir parçası!.. Yazan böyle yazmış, böyle oynanacak bu oyun!
Ortadoğu'da ve bizim memlekette "Allah ile aldatma" safhasını çoktan geçtik. Şimdi şeytanların dansını izliyoruz.
Bu öyle bir dans ki; vicdansızlar ve namussuzlar tempo tutarak alkışlarken, insan olanlar ağlıyor.
Ve bu vatanı yatmadan ve satmadan korumak isteyenler katlediliyor.
Askerimiz, polisimiz can veriyor.
Öyle aşağlık bir hal aldı ki artık, askerlerimiz, subaylarımız, eşi ve çocuğuyla birlikteyken bile kurşunlanıp şehit ediliyor; oysa bu toprakların kültüründe yanında kadını ve çocuğu olan birine yan bile bakılmazdı.
Diyeceksiniz ki, kültür mü kaldı!
Evet, maalesef önce kültür ölüyor!
Ve önce din dinlikten çıkartılarak siyaset malzemesi yapılıyor.
Sonra da "buyurun oyuna," deniliyor.
Her neyse!.. Birkaç gün önce Mehmet Şener ve Orhan Bozkurt ile Narman'a gitmiştik. Sevdiğim ve saydığım Belediye Başkanı Sayın Ahmet Yücel İşleyen'e misafir olduk. Semaverden demli çayımızı yudumlarken siyasete yirmi saniyelik uğradık ve "seçim hükümeti kurulur," diyerek o sahadan kaçtık.
Orhan Bozkurt, adaylık günlerinden söz etti. Anladık!
Sayın işleyen şimdiki ahlak ve değerlere örnek vermek için Çanakkale'de savaşan gencecik Mehmetçiklerden iki olay anlattı. Duygulandık! Sonra Ayı İzzet'i anlattı güldük. (Meraklısına daha sonra bunları detaylı anlatacağım.)
Sayın Şener, Narman'ın iftiharlarından Sayın İbrahim Erkal'la telefon görüşmesi yaparken hoperlörü açtı sohbete katıldık?
Sözün bittiği yerde yazılacak olanlar bunlar işte!
Daha önceki yazılarımızda Erzurum'daki siyaset sahnesinden bahsediyorduk.
Nerede kalmıştık!