Kentlerin sorunlarını tamamen bitirme üzerine , seçim
vaatlerinde bulunma konusunda rekortmen
Türk Siyasetçileri, yine iş başında.
Bunlardan bu seçim biz de nasiplenir gibi olduk. Ama
kampanya süresi az.
Hani şu seçimi ?artık kim yapabilirse ? birileri şöyle bir
30 gün erteleseler. Kesin Erzurum'a denizin gelmesi kaçınılmaz. Ama süre az
işte.
Seçimin herhalde en önemli farkı, favori adayların kent
merkezinde olabildiğince görünmek istememeleri oldu. Diğer seçimlerde sokak
sokak gezerdi adaylar. Hatta hızını alamayıp, Asri Mezarlık'ta gezmeye devam
eden adayları bilirlim. Yani bu seçimde
kent merkezinde, ölülerden de dirilerden de oy yok.
Ki adaylar seçim kampanyalarının ağırlığını ilçe ve köylere
verdiler. İyi de ettiler.
Çünkü Erzurum'da AKP'ye göre zaten 10 yıl gibi bir sürede tüm sorunlar halledilmiştir.
Sonuçta iktidar partisinden bir belediyenin elindeki olanaklar gözetildiğinde
Erzurum, avuç içi kadar kalır ( dı) kalmadı.
Halen daha AKP adayı, sorunlar ve çözümlerden bahsediyor. Yani 10 yıla rağmen
sorunlar varsa, bu on yılda niye çözülmedi?
Gıdım gıdım çözüm neyin pazarlığı?
10 yılda çözemediysen sorunları, 5 yıl daha durduğunda
çözebileceğinin garantisi ne?
Favorilerden diğeri MHP...
MHP için Erzurum'da durum oldukça zor. Yanlış anlamayın, favori olma konusunda
değil.
Çünkü Erzurum'da kilit sorun aslında MHP'nin siyasi doktrininin Erzurumluya
yakınlığı..
Sorun hep, iktidara oy vermezsek acaba Erzurum'a "hizmet gelir mi?" kaygısı.
Ne desin Kamil Aydın; yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal!..
Retorik olarak doğru bir ön yargı var. İktidar gelince Erzurum çağ atlayacak (!)
Kamil Hoca'da, 30 yıldır hep iktidar partilerine oy veren Erzurum'un hiç de haklı çıkmadığını anlatma derdinde...
Tam tersine, daha öncede bahsettiğimiz gibi ;Eskişehir ve Diyarbakır'ın iktidarın inadına belediye başkanlarını farklı partilerden çıkarttıkça daha fazla hizmet aldıklarını anlatması lazım...
Amma, şimdi ne desin, nasıl örnek versin. Bu iki kentin oy verdikleri siyasi görüşlerin ikisi de ters Erzurumlu'ya;
"Ola ne diyirsen,bizde ele mi olah" demokratik tepkisiyle karşılaşabilir.
Yine de açık söylemek gerekirse; Kamil Hoca galiba üniversite kürsüsünden
gelmenin verdiği bilgelikle ama MHP'nin de eril üslubunu katarak "çatır çatır
iktidar partisinden Erzurum'un hakkını alacağı" mesajını veriyor.
CHP konusunda bir yorum yapmak imkânsız. En son CHP, Orhan Şerifsoy (1973-1977) dönemi dışında Erzurum'da siyasi başarı kazanamadı yerel seçimlerde. O seçimlerde de aslında o dönemin Adalet Partisi ( Süleyman Demirel) desteği ile CHP seçimi kazanmıştı. Sonra kazık büyük oldu. Adalet Partisi iktidarı ile CHP'li Belediye Başkanı Orhan Şerifsoy'un yıldızı barışmadı. Olan Erzurum'a oldu.
CHP belki de o gün Erzurum'dan umudunu kesti. Nitekim 5 yılda bir seçim olmasa CHP'nin adı hiç duyulmaz Erzurum'da.
BDP, Erzurum'dan bu defa çok umutlu. Bunun en önemli nedeni , şu meşhur Açılım Politikası ile BDP'nin artık seçmen tabanı, illegaliteyi destekliyor imajını vermekten kurtuldu. Bu konuda AKP'nin kendi ayağına sıktığını, özellikle güney ilçelerin AKP konusunda fazla talepkâr olmayacağını herkesin bildiği bir sır olarak yazmak normal. Ama asıl sorun, özellikle kent merkezinde bir oy artışı sağlaması. Bu da seçim sonrası yeniden başlayacak, genel seçim atmosferinde,taşların yeniden dizilmesine yol açabilir.
Son gözlemimiz Fethullah Hocaefendi Cemaati... Dün ailesi bir araya gelerek Hocaefendi'ye tabir yerindeyse sahip çıktı. Burada aslında galiba bir sitem var Erzurum'a. Cemaat kendini yalnız bırakılmış gibi mi hissetti ki bu sahip çıkma görevini aile bizzat üstlenmek zorunda kaldı?
Öyle ya özellikle Bakan Efkân Alâ'nın çıkışından sonra hiç olmazsa büyük homurdanmalar olacağını var sayıyorduk.
Olmadı.
Demek ki, Erzurum bu konuda data vermeden, bir garnizon kenti ketumiyetini
sürdürecek.
Son 20 gün kala bu kadar ağır bir gündemle Erzurum'u baş başa bırakmak ve
seçimin sonuçlarını beklerken hayatı durdurmaya zorlamak üzerine bir yazı
tasarlarken nerelere geldik.
Erzurum, kıt olanakları ama büyük misyonu olan bir kent. Olan olmuş, olacağa bakalım diyecek bir sokak
atmosferinde seçime gidiyoruz.
Bakalım ne olacak?
Ya Sabır!