BölgeHaber Girişi : 26 Şubat 2014 23:30

Siz hangisinin kapsama alanındasınız?

Siz hangisinin kapsama alanındasınız?
Cep telefonlarının kullanılmaya başlandığı ilk yıllarda bir jimnastik türü ortaya çıkmıştı: Kapsama alanını bulup, telefonun sinyal vereceği en iyi stili buluncaya kadar tüm  organlarınızı oynatmak!


Şahsen haber peşinde koştuğum muhabirlik günlerinde -ki o zamanlar bu memleket böyle şenlik değildi. Çok fantastik bir olay olmayınca haber olmazdı. Şimdi öyle mi, her şey fantastik. Normal bir şey  ancak haber oluyor- gittiğim şehir merkezine uzak yerlerde gözüm, altın arayan defineci gibi telefonumun sinyalinde olurdu hep... Sinyali bir aldım mı zınk diye dururdum, durduğum yerin neresi olduğuna bakmadan. Çok dağ keçisini kıskançlıktan öldürdüğümü bilirim!

Tabi iş burada bitmez, durduğunuz yerde telefonla konuşacaksınız ama elinizle telefonu kulağınıza götürdüğünüzde o standart duruş, sinyalleri iknaya yetmez... O zaman siz elinizi, kulağınızı, kafanızı, bileğinizi, dirseğinizi yani bütün azalarınızı oynatıp duracaksınız... O dönemler cep telefonu kullanmaya başlayanları hatırlayın, önemli görüşmelerini hep yürüyerek yaparlardı. 
Neden biliyor musunuz?  Sinyal kesilirse derdini anlatamama telaşı ve paranoyası.. 

***

Şimdi hayatımızda başka kapsama alanları var. Değişik iletişim araçlarımız , partilerimiz, tarikatlarımız, derneklerimiz, şirketlerimiz oldu. Hepsi sinyal yayıp duruyorlar ama kapsama alanlarını bulabilene aşk olsun.

Tam buldum sinyali diyorsunuz, görüşme kesiliyor. Tam, sinyali en iyi aldığınız noktada duruyorsunuz, çekim gücünüz yetmiyor, sinyal kayboluyor. 

Aaa...  Bakıyorsunuz ki  sinyal gövdenizden 30 santim uzakta....
Şimdi gel de oraya kadar kafayı uzat, telefonu kulağına tut, tek ayak üzerinde dur, düşmemeyi başar...

***

Bizim gibi sıradan hayat süren insanlar en azından kim ne sinyal yayınlıyor, internetten falan öğrenebiliyoruz. Anlayacağınız bu günlerde eskisi gibi değil  kapsama alanı sıradan insan için geniş. Asıl şatafatlı hayat süren beyleri, hanımları ben merak ediyorum.

Abonesi oldukları firmadan -diyelim kısa keselim anlayan anlar- sinyal gelmeye başlıyor, güzel güzel konuşurken pat diye sinyal bir gidiyor.... Başlıyorlar oralarını buralarını oynatmaya. Kapsama alanı hop otuz santim yukarıda, yok olmadı 40 santim sağda, yok o da olmadı külek kemiğinin 10 santim altında... Ne yaparsa yapsın alamıyor sinyali.
Vah zavallıya.. Vah!..
Can mı dayanır o kadar akrobasiye!
En son düşüp bir yerini kıracak diye korkuyorsunuz...
Sinyal olmazsa, kapsama alanı için de kalınmazsa nasıl olacak bu iş? 
Zor iş yani şatafatlı bey ve  hanım olmak bu zamanda!

"Bıktıysa operatörü değiştirsin.." diyebilirsiniz. O mümkün ama abone merkezine ulaşmak için yine telefonla görüşmek lazım, sinyal lazım, kapsama alanı lazım...

O şatafatlı bey ve hanımın,  çaresiz gövdesini yeni bir lokasyonda tekrar konuşlandırıp, yeniden akrobatik hareketlere başlaması lazım ki ... 
İşte bu çok zor!
O şatafat  yüzünden öyle bir beslenmişler ki, çok zor! 
O göbekle,  bu gerdanla kapsama alanını nasıl arasında bulsunlar..

- " Alo yav şükür düşürdüm seni: maçı onlar mı kazanacak biz mi?"
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.