***
Bir kaç gündür siyasetle yatıp, siyasetle kalktığımızı biliyorsunuz! Erzurum'un her köşe başına kurulan semaverlerde tüketilen çay miktarı kadar, aday tüketiyoruz! Birini kaldırıp, birini indiriyoruz! Otomotiğe bağlamışız, hep aynı şeyleri de konuşup duruyoruz. Dün gece Stad kavşağında bulunan çay bahçesindeydim. Masamızda iktidar partsinden iki de meclis üyesi var. İşte o masada ilk defa bir arkadaşımız, aday mevzusunu konuşurken, gelecek olan belediye başkanının nasıl birisi olması gerektiğini söylerken, '' Ticaretci olmasında fayda var'' dedi. Bunu derken de arkasını doldurdu. ''Ticaretci adam doymuş adam demektir. Sıcağı, soğuğu bilen adamdır. Çekten, senetten haberi olan adamdır. Merhameti de yüksek olur''diye konuştu. Önce bir sessizlik oldu. Ardından öbür arkadaşımın iitrazı vardı,''Ticaretci adam da parayı seven adamdır. Doymasını bilmeyen adamdır. İster ki daha çok olsun. O yüzden ben ticaretle uğraşmış bir başkanı da çok istemem''dedi.
***
Bunları konuşurken, gözümün önünden son 30 yılda görev yapan belediye başkanları geçti. Nihat Kitapçı, Necati Güllülü, Mehmet Ali Ünal, Ersan Gemalmaz, Mahmut Uykusuz ve en son da malumunuz, Ahmet Küçükler. Baktım içlerinde en çok da bürokrat var. Ticaretle iştigal eden kimse yok. Yeni dönemde belediye başkanlığı koltuğuna ticaretçi de gelse hoş kimsenin küseceği yok. Küsen zaten yatağını ayrı yere sermek zorunda! Her neyse! Ticaretci, micaretçi! Baktım sohbet bu minval üzere gidiyor. Yahu arkadaşlar dedim. Biz ne konuşup duruyoruz. Biz belediye başkanı mı seçeceğiz,parti mi? Yeniden bir sessizlik oldu. Hem de bayağı bir uzun sessizlik!
***
Evet.. Kim aday olur, kim olmaz, kim kazanır,kim kaybetmez bilmiyorum, ama bildiğim kesin bir şey var. Biz bu seçimde de galiba belediye başkanı seçmeyeceğiz. Galiba parti seçeceğiz. Hangi genel başkanı seviyorsak, onun adayını seçeceğiz. Yani belediye başkanı değil, genel başkan seçeceğiz! Ve galiba biz fazla dert ediyoruz. Şu aday olacak, bu olmayacak diyerek! Başkan şöyle olsun, böyle olmasın diyerek!