Hani meşhur bir tekerleme var. Alem adamdır. Sanıyorum ilk defa Cigerim Fuat olarak da tanınan Fuat Elaldı ağabeyiden duymuştum. Şöyleydi: Karın güzelse ne işin var düğün evinde. Düğün kendi evinde. Gir oyna, çık oyna! Karın çirkinse eğer ne işin var ölü evinde. Ölü kendi evinde. Gir ağla çık ağla!
***
Şimdiki vekilleri gördükçe bu tekerleme aklıma geliyor her nedense. Bugün vekillik yapan mebuslarımızın çoğunun anasının duası başlarında! Bir defa hesap-mesap soran yok! Bir elleri balda, bir elleri yağda! Dünya yansa, bir horum otları yanmaz! Hepsi de Müdür! Ne olmuş, ne bitmiş, onlara çok da tın! On dönüm bostan, yan gel yat Osman! Eğer bilirlerse işleri Almanya'dan iyi. Tabiri caizse rakı, balık, Ayvalık! Hele hele eskilerle mukayese ediyorum da aralarında dağlar kadar fark var. Demek ki bütün dert dava eski mebusların başındaymış. Demek ki kıyamet onların başına kopmuş.
***Gelin size eskilerden bir iki mevzu mevzulayayım da mevzudan iyice mevzulanmış olun! Mesela siz hiç şu an hem de iktidar partisinde mebusluk yapanların birine ekmeğin fiyatını sorduğunuz olmuşmudur? Veya soracak olur musunuz? Elbette ki aklınızın ucuna bile geçmez. Adına şans deyin, başka bir şey deyin, ne derseniz deyin, eskiler ile şimdikiler arasında çok fark var, çok! Ama işte geçmişte o Ankara'da yaşamak zorunda olan eski mebuslara hiç de lüzumlu olmayan bu soruyu bile sormuşluğumuz olmuştur! Hem de onlarca partilisinin içinde! Ekmeğin fiyatını bilemeyeceğini bile bile! Kötülük ya nasıl olacak? Bu günahkar,hem de 'kılıcının iki tarafının da kestiği' bir dönemde DYP'li İsmail Köse'ye sormuştu da, adamcağızı bir hayli mahçup etmişti!
***Mesela siz hiç bölgede yetişiyor ve alımda sıkıntı var diye şeker pancarı hakkında konuşan şimdiki mebuslardan birine, şeker pancarının taban fiyatını sorar mısınız? Hiç sanmam! Bırak sormayı, aklınızın ucundan bile geçmez! Kötülük ya nasıl olacak? Bu günahkar, geçmişte yine vekil olan Oktay Öztürk'e, hem de onlarca partilisinin içinde şeker pancarı taban fiyatını sormuştu da, adamcağızı bir hayli mahçup etmişti!
***
Hiç unutmam. Tepeden inme DYP'den Erzurum mebusu olan rahmetli Ayvaz Gökdemir'e,şehire geldiği ilk hafta Esnaf ve Sanatkarar Odaları Birliği'nin önünde bir soru sormuştum da, adamcağız renkten renge girmişti! Benimki de işti sanki! Zaten 'liste bir' diye o dönem 'hotulanan' adamcağıza hoppadanaktan " 3 tane mahalle ismi sayar mısınız?" diye sormuştum. Koskoca 'Komando Ayvaz'ın bu 'kazık' soru karşısında nasıl 'küçüldüğünü! gerçekten anlatama!. Maksadım aslında genel merkeze bu 'atama adaylık'tan ötürü tepkiydi ama onun suçu neydi? Ya kötülük nasıl olacaktı? Yaptım işte, hem de gururlana gururlana! Sormakla kalmadım, bunu geldim bir de gazetede yazdım, rahmetliyi adeta 'rencide' ettim! Günahım çok benim, çok! İyi güne kaldım sanki!
***
Laf lafı açıyor tabi.. Benim böyle 'kontrpiye'de bıraktığım vekillerden birisi de yine selametlik Togay Gemalmaz'dır! Anavatan Partisi'nin tek başına iktidar olduğu 1998 yılıydı sanıyorum. Erzurum milletvekillerinden Sebahattin Aras Devlet Bakanıydı. O dönem Erzurum'un en büyük sorunlarından birisi yakıttı! Kok kömürü altın değerindeydi ama yoktu. Bir şekilde ihtiyaç duyulan 5 bin tonluk kok kömürünün gelmesi gerekiyordu ve kış da o sıralar inanılmaz zorlu geçiyordu. Ne varki o dönem, ANAP'ın bütün vekilleri kömür için seferber olmuş, gelmesi halinde bunun kendilerine bir artı getireceğini düşündükleri için de, herkes kendine oynuyordu! İşte o sıralarda Bakan Sebahattin Aras ile telefonla görüştüm ve Bakan bana 5 bin tonluk kömürün tahsisatının yapıldığını ve hatta vagonlarla Erzurum'a gönderldiğini ve hatta Gar'a gitmem halinde kömürün boşaltılırken resmini de çekebileceğimi söyledi. Makinemi kapıp o zaman büronun bulunduğu Özel İdare işhanı'ndan tam çıkarken, birden karşımda mebuslarımızdan Togay Gemalmaz'ı gördüm. Ben gelen kömürün resmini ve haberini yapmaya giderken önüme çıkan Gemalmaz'ı o hengamede, işletmeyi ihmal etmedim! Gerçekten bugün düşünüyorum da, şaka gibi! Ya kötülük nasıl olacak? Kömürün akibetinin ne olduğunu ayaküstü sorduğum Gemalmaz, " Şu anda alt komisyondan çıktı, üst komisyona geldi' gibi cevaplar vermişti. Gemalmaz daha kömürü üst komisyına yollarken, oysa ben az sonra gidip İstasyonda vagondan indirilişini çekiyordum! Ha, Gemalmaz, yanındaki partililere de böylelikle havasını atıyorken, 'herşeyden haberdar' olan ben ise içimden kıs kıs gülüyordum! Fenaydım! Evet! kabul ediyorum! Ama ne yapayım! O dönem de o işler öyleydi be!
***
Hele bakayım şimdi milletvekillerine sıksıysa bir soru sorun. Hoş ondan veya başka bir şeyden korktuğunuzdan falan değil. Çoğu da hepimizin yakından tanıdığı, yemişliğimiz, içmişliğimiz olan ağabeylerimiz! Ama! İşte 'ama'sı var işin! Bir defa doğal olarak soramıyorsunuz. Sorsanız da önce yanındaki tarafından azarlanırsınız, azarlanıyorsunuz! Bunu benim yaşadığımı söylersem herhalde kafadan atılmış bir iddia olmadığını anlamış olursunuz sanıyorum!
***
Demem odur ki, şimdiki mebuslar yatsın kalksın Adalet ve Kalkınma Partisi'nde siyaset yaptıklarına şükretsinler! Ve de yatsın kalksın Recep Tayyip Erdoğan'a dua etsinler!