Şike... Şike...

Erzurumajans’ın bürosunda birazcık borumuz öter.

Şöyle ki; TRT’nin türkü proğramı başlayınca, televzyonun sesi kısılır, radyonun sesine yol verilir. Çünkü çalışırken türkü dinlemek her nedense bendenize ayrı bir keyif vermekle kalmaz, yazarken de doping etkisi yaratır.

Büronun penceresinden caddeye savrulan kar tanelerini seyrederken, radyodaki türküye takılıp kaldım.

“Bahçede yeşil hıyar, boyu boyuma uyar…”

Bazı türkülerimizde absürtlük olması beni her zaman gülümsetmiş ve düşündürmüştür.

Şimdi ne alakası var bahçedeki hıyarla, hitap edilen kişinin boyunun boyuna uymasının, demeyin.

Boyunun boyuna uygun olduğunu söylemek için, mutlaka bir önceki dizedeki kelimenin u-yar hecesine benzer bir ses bulmak zorunda, bunun için en kolay ve en uygunu da hıyar kelimesindeki  ‘yar’ hecesi olmuş,  hı-yar…

Peki hıyar ne renk ve nerede yetişir!..

Genellikle evlerin arka bahçesinde yetişir ve rengi de yeşildir…

Şimdi ne alakası var yazının başlığı ile bahçedeki yeşil hıyarlarla boyu boyuna uyanların, diye düşünmeyin.

İşte size ilgi ve de herkesin bildiği bilgi.

6222 Sayılı şike yasasını çırpına çırpına çıkartanlar, sonra da bu yasanın çook ağır olduğunu söyleyerek, yasa yapmayı çok ciddiye alan partileri gezerek, anılan yasada değişiklikler yaptırmaya çalıştılar ve de her nasılsa başardılar.

Bu değişiklik olmadan önce Sayın Başbakanımız, yurt dışı seyahati için aynı uçakta bulunan bir gazeteciye düşüncesini şöyle açıklamış… “Yasa işi çocuk oyuncağı değil, bu yasa değişmez…” Evet aynen böyle demese de buna benzer bir cümle kurmuş.

Kurmuş ama kurduğuyla kalmış ve yasa değiştirilerek Sayın Cumhurbaşkanımıza sunuldu.

Peki ne oldu!

Veto!

Vetonun hemen ardından Hükümet’in ağır toplarından bir muhterem kameraların önünde aynen şöyle dedi.

“Artık bu yasa böyle devam eder, bunu ikinci kez kimse Cumhurbaşkanı’na göndermeye cesaret edemez…”

Bu cümleyi bir kenara yazalım ve devam edelim.

Bu yasa Cumhurbaşkanı’na sunulmadan önce, bazı televizyonlarda  bazı  yorumcular ve bazı gazetelerde bazı köşeciler türkü söylemeye başladı… Türkünün ikinci mısrası belli; ‘şikeden yatanlar çıkmalı…’

Şimdi asıl amaç bu dizeyse, bunun önüne bir şey uydurmalı.

Bahçede yeşil hıyar, elbet olmaz; ama şu olur, ‘yasaya yeniden bakmalı,”

Evet, şimdi oldu.

Yasaya yeniden bakmalı, şikeden yatanlar çıkmalı…

Haklı olabilirler… Çünkü adalet çok önemlidir ve toplumun vicdanına uymalıdır.

Çünkü, bazı davalarda değiştirilen savcılar toplumun vicdanına uygun düşmüştür!

Çünkü, baklava çalan çocuklara verilen cezaya toplum rıza göstermiştir!

Çünkü, pankart açan öğrencilere hak görülen ceza mükemmeldir!

Çünkü, bazı gazetecilerin yıllarca içerde tutulması harika bir uygulamadır!

Ve daha niceleri!

Bir kenara yazdığımız cümleye bir daha bakalım.

“… Bunu ikinci kez Cumhurbaşkanı’na göndermeye kimse cesaret edemez!..”

Buyurun size cesaret, bir parti hariç, üç parti de imzamızın arkasındayız, diyerek yasayı ikinci kez onay için gönderecekler… Hiçbir konuda kolay anlaşamayan bu partiler nasıl oluyor da işin içine milyonlarca doların girdiği şike işi için çıkartılan yasanın çok ağır olduğunda anlaşıyorlar!.. Önceki yasada bulunan cezayı da bu partilerin muhterem vekilleri imzalamamış mıydı?.. Bunun arkasında niye durmuyorlar ki!.. Bu arkada durma meselesi bize karanlık; ama gün gelir aydınlanır elbet!

Yedi ay önce çıkartılan bir yasa, “yahu olmadı bu, hadi baştan çıkaralım,” diyen bir zihniyet ve üç gün önce Suriye Devlet Başkanı Esat’la kanka olan Başbakanımızın, şimdi neredeyse O’na karşı savaş açma durumuna gelmesi de harika!..

Güvenmeye devam etmeliyiz!

Şike iddianamesinin mahkemece kabul edilmesinden sonra bakalım kimler ne türküler söylemeye başlayacak!

Birileri yeri gelince sığınacak limanı, yeri gelince saklanacak dağı iyi biliyorlar.

Biz de Taptuk Emre’nin dergâhına eğri odun sokmayan Yunus’umuza sığınalım.

Şike şike dedikleri, birkaç yasa, birkaç kasa, isteyene ver onları, bana seni gerek seni!

Orhan Bozkurt son yazısının sonuna , meşhur bir dörtlüğün bir dizesini değiştirerek  “tezekten terazinin dirhemi taştan olacak değil ya!” demiş.

O dörtlükte bir dize daha var!

Kör Aslı’nın topal olur Kerem’i…
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdullah T 01 Ocak 1970 02:00

    Hıyar konusuna takılmış herkes sanırım . Herkesin elinin altında google amca varken :) Ömer nazmi`nin yazdığı doğru Yeşil Hıyar diye geçer Ta ki Celal Güzelses dönemleri :) Diyarbakır türküsü idi sanırsam bu türkü . İlk hali Hıyardır . Daha sonra ki Düzenlemelerde ve söylemelerde ( Erkan Oğur vs. Yeşil Çınar olarak Geçmiştir ) Hikayesi de şöyle ki Diyarbakırda oğlanın biri Bahçede hıyar toplayan bir güzele vurulmuş , kız da ona bakıp bakıp gülmüş Falan Oğlan bu türküyü söylemiş . Kardeş türküler falan sonra değiştirmiştir.

  • Ali 01 Ocak 1970 02:00

    Sizdeniz , yazı yazarken artık farklı şarkılar dinleyin biraz da türkü siz de doğru etkiyi yapmıyor , iki yıl da sadece bir tane güzel yazı . ilahi dinleyin ilahi belki etki eder.

  • sinan ozcaylak 01 Ocak 1970 02:00

    bahçede yeşil çınar o şarkı