BölgeHaber Girişi : 25 Mart 2012 22:36

Şiirin de suyunu çıkardılar

Şiirin de suyunu çıkardılar
Gün geçmiyor ki Erzurum'da sulu, susuz; konulu konusuz , sözüm ona şiir şölenleri düzenlenmesin.

Yani şiirin de suyunu çıkardılar.

ESKİ'den Su şiirleri…

Aziziye'den Kar şiirleri…

Bu hızla önümüzdeki günlerde;

Hasankale’de Kartol şiirleri,

Tortum'da Kızılcık şiirleri,

Ve…

İspir'de de Ayı şiirleri şöleni var…

Gören, duyan da bu ülkede on binlerce şiir kitabı satılıyor sanacak!

En baba şiir kitabının raf satışı bini geçmezken, memleketimizin edebiyat sofrasında neredeyse yüz bin şairli cacık var!

Bunlara;

"Kaç şair biliyorsun, kaç şiir kitabı okudun?" diye soracak olsan, yüzüne melül melül baktıktan sonra, ıkınarak saydıkları şair adı beşi geçmez.

Çünkü, bunlar için en önemli şair kendileridir.

Yazdıkları üç beş satırın ne olduğunu bilmedikleri gibi, şiir hakkında kulaklarına çalınan birkaç sözün kırıntılarıyla ahkâm kesmeye kalkarlar!

Ve kendi paralarıyla bastırdıkları, bir sayfasında beş dize bulunan kırk sayfalık kitaplarıyla da kendilerine "şair" sıfatını yakıştırırlar.

Sonra da haydi şiir şölenine!

Bu seferki şiir şölenimizin konusu, sobamızın borusu, olsun.

Şiirin inceliği ve anlamı ne demek!

Yeter ki iki sesle, ölçüsü de ölçüye uysun!

Elbette, okullarda genç gönüllere şiiri sevdirmek gerekir; gerekir de bu böyle olmaz!

Şiir ziyafetini şiirde yetkin kişiler verirse o masa donatılır ve o masaya oturanlar da oradan sevmiş ve doymuş kalkar!.. Kaldı ki şiiri sevdirmek, önce gerçek şairlerin şiirlerini kitaptan okutmaktan geçer!

Bakın gerçek şairler diyorum!...  Yoksa, kendine "şair" diyerek, anlatımı ve imlası bozuk kitaplarını işportada satmak için başını bekleyen müteşairlerden (heveslilerden) bahsetmiyorum.

Şiirde metaforla imgenin farkını bilmeyenler ve bunun ayrımını şiirde bile gösteremeyen sözde şairler, şiirin her duygudan oluşan sefasını veremedikleri gibi, bu durum dinleyenler için bir cefaya dönüşür!

Ki;

Daha şiir çözümlemesinden haberdar olmayanlar, şiir yazsa ne yazar!

Şiiri sevmenin ilk şartı, şiir çözümlemesinden geçer!

Şart değil, Şeyh Galib'in "Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş/ Teklüf ü tekellüften sükkanı maaf olmuş… "  dizelerini açması!.. Açık yazılmış bir şiiri anlamaları yeter!

Yok, bunlara gerek yok, diyenler ise kendilerini sözde şölenlerle avuturlar.

Bir hafta,  su konulu şiirle şiirin suyunu çıkarırlar; başka bir hafta da tezek konusuyla şiirin bokunu çıkarırlar..

Eğer amaç kendimizi eğlendirmek ve bazı duygularımızı tatmin etmekse konu çok!

'Kar 'şiirlerinden başlar, tavlada düşeş beklediğin 'zar' şiirlerinden çıkarsın.

Sonra da milletin asla toz kondurmayacağı değerleri över durursun; ama şairliğin de bir muhaliflik olduğunu unutursun!

Bugün bu şehirde şairlik kisvesiyle caka satanlar, hiç değilse şiiri toprak yaparak yatanlardan biraz utanmalı.

Açların ziyafet verdiği nerede görülmüş!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdulkadir Öğdüm 01 Ocak 1970 02:00

    Merhaba... Kaleminizden ilk defa bir yazı okuyorum. Hani referandum döneminde bir slogan vardı "yetmez ama evet" şeklinde. Yazınıza yorumum budur. Bu durumu farklı ifadelerle ben de twitter ve facebook sayfamda dile getirdim. Şiir benim abartısız yirmi yıllık yoldaşım. Onu sadece okumadım. İnceledim, deney yaptım, yaşadım ve yaşıyorum. Bu eşsiz sanatın hatırı, birkaç yıldır tanıyor olduğum insanların hatırından çok daha öte. Şimdi burada, kısıtlı alanda dile getirilebilecek gibi değil. Bu sebeple, bir öğretmenin verdiği ödev üzerine yazılmış ilköğretim çocuğu mahsulü seviyesinde şiirlerin, geçip kürsünün ardına, uzatıp dudaklarını mikrofona garip garip tonlamalarla okunmasıyla ve ne komiktir ki bu eylemi hep aynı kişilerle yapılmasıyla şiir sanatına katkı sağlanmaz. Farklı bir konudur ki; insanın ne haddine şiir sanatına katkı sağlayabilmek! Şehrim adına üzülüyorum, utanıyorum. Bir yerlere yükselmiş olmanın verdiği özgüven ve imkanla, binip arabaya oraya buraya giderek ve koca koca salonlara ağız şapırdatarak manzumemsi şeyler okumakla şair olunmuyor. Bu tepkimi kalbim attıkça her yerde dile getirecek ve üzerine daha bir koyacağım. Sevgiler, selâmlar...

  • Serap DURMAZPINAR 01 Ocak 1970 02:00

    çok sevdigim bir sair arkadasima, ne kadar çok sair hemsehrim varmis dedigimde, evet her 3 kisiden 4`u sairdir demisti! )) Siir duygu isidir, duygularin en guzel ifadesidir. Duygular costukça o cosku kaleme yansir. Yoksa her siir yazan sair degildir, olamazda..! Duygularim derya deniz gibidir benim. Ama gel gor ki marifet bunu yurekten kaleme yansitabilmek, kâgida dokebilmektedir. Sair, insanın içinde kopan firtinalarin, içine atip dışarı bırakamadığı kelimelerin tercumanıdır. Hani bazen yurek konusur da el yazamaz ya, iste o yazabilen el`dir sair. Firtinalar kopar sairin yureginde, o rûzgâr esiyor savuruyorsa insani iste o da okuyucudur..! Duygularini derin yasayanlar karalar birkaç satiri siir diye. yazdikça kanar yuregi, aslinda sadece duygularini ifade etmektir amaci. Ama ben sair`im diyen birinin sairliginden suphe duymak gerek zira en unlu sairler bile ben sair`im demez, o amator ruhlarini hep tasirlar. Oyle ki bir sair`in sair oldugunu kendisi degil, okuyuculari belirler! Her onune gelenin eline kalem verirseniz, yazar da olur sair`de. Buna mani olamazsiniz ama okumaz, pohpohlamaz ve hiç hak etmedigi halde gereksiz yere alkis tutmazsaniz kendi kendini imha edecektir sonunda ) Degerli hemsehrim kizmayiniz. Herkes yasiyor hayatini bildigi gibi, takiliyor kafasina gore iste. Boyle teselli ediyor kendini belkide. Bakiniz herkes kendini begendirme pesinde. Kimi sair ortak eder siiri sevgisine, siirlerle seslenir sevdigine, yani siiri kullanir. Sirf yorum yapsinlar diye, hayran kitlsini genisletmek için sayfalarindaki arkadas sayilarini arttirir. Yazik uzuluyorum hallerine. Kimi yazarlarinda kisiye ozeldir kalemleri, kiralik hatta satiliktirlar onlar içinse uzulmuyor, kahroluyorum adeta..! Şair çok yönlü olmalıdır. Belli ideolojiye değil, toplumun her kesimine hitap etmelidir. Tek taraflı yazan tek taraflı olur. Ama boylesini bizlerde bulmak pek zordur! Duygusuz ve ruhsuz insanin ot`tan farki yoktur. Ne mutlu ki, iyi kotu siirler yazabilecek kadar duygulu insanlar var etrafimizda. Bulunur onlarinda bir okuyucusu. Kor at`in da kor alicisi var! Siir yazmak buyuk bir meziyet, Allah`in bir lûtfu olsa gerek. Ama siiri sevmek, okuyarak yasamak bambaska birsey. Bu anlamda buyuk bir siirseverim ve Bedri Rahmi`nin dedigi gibi, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, ayak seslerinden tanırım..! Velhâsili... Sair duygularimizin tercumanidir. Gerçek sairlere haksizlik etmeyelim..! Selam olsun onlara... Tesekkurlerimle... Serap Durmazpinar Kuruhasanoglu / France

  • Bahadırhan AYDIN 01 Ocak 1970 02:00

    Arkadaş,ben hayatımda bu kadar basit bir yazı okumadım.Pes.

  • sofi 01 Ocak 1970 02:00

    bakıyorumda yeter be yetti be`den mi? ne alınmış ....hadi bakalım olsun...seni seviyorum gardaş.

  • yildiz parlak 01 Ocak 1970 02:00

    yaziyi okudugum zaman üff dedim nasil güzel, nasil yerinde tesbitler yapmis sevgili Orhan Bozkurt siir yazanin siir okuyandan cok oldugu ülkemde arka arkaya üc taninmis sairin ismini siralayamayanlar birden bire siir sever kesiliyor ...muhtesem siir sölenlerinde endam gösteriyorlar, örnek Erzurumda olsa sanirim Türkiyenin heryerinde bu böyle, zaten belediyelerin halka hizmet götürmek haricinde siir sevdirmeye daha cok önem vermelerini de anlamis degilim...bu yapilan düpe düz siir talani baska da hic bir anlami yok...