Şeyh Said'in torunu: Dedemin mezarı Diyarbakır Orduevi'nin bahçesinde...
Erzurum Ajans-Erzurumlu Fırat ailesi, 1925'te idam edilen Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezarlarının bulunması için harekete geçerken, Diyarbakır'da yapılan kazılar kapsamında mağduriyetlerinin gündeme gelmesini istiyor.
Şeyh Said'in torunu Avukat Abdurrahim Fırat, çarpıcı açıklamalar da bulunarak, 87 yıldır devlet tarafından gizlenen dedesinin ve 46 arkadaşının mezar yerini bildiklerini belirtti.
İstiklal Mahkemesi döneminde dedesinin ve arkadaşlarının yayınlanmamış fotoğraflarını paylaşan Avukat Abdurrahim Fırat, kamuoyunda yanlış bir algı olarak bilinen Şeyh Said'in faili meçhul bir olayla değil Diyarbakır'da İstiklal Mahkemelerinde yargılanma sonucu hakkında idam kararı verilmesiyle infaz edildiğini söyledi. Fırat, "Şeyh Said'in mezar yeri bellidir. Devlet bunu bilmektedir. Nerede olduğu bugüne kadar gizlenmektedir. Bu anlamda faili meçhul Diyarbakır'da çıkan kemiklere yönelik bir talepte bulunmanın bir anlamı yok. Çünkü neticede bir mahkeme kararıyla infaz edilmiştir. Ve Şeyh Said'le beraber 46 arkadaşı infaz edilmiştir. Mezar yerleri de bellidir. Devlet bunu biliyor ancak belli münahazalarla bugüne kadar ailesinin bir mezar taşına Fatiha okutmaktan imtina etmiştir. Türkiye'nin son dönemde demokratikleşmede gösterdiği ilerlemeler bizim gibi geçmişte mağdur olan ailelerin en azından kendi mezar taşlarına kavuşmalarını sağlayacaktır. Şeyh Said Efendi, İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmıştır. Bu
mahkeme tutanaklarını bilmemiz gerekiyor. Ne gibi savunmalar yapılmış. Kamuoyunda bazı spekülasyonlar var. Şeyh Said hareketi İngiliz kışkırtmasıydı vesaire farklı bir İslamcı hareketti, Kürtçü bir hareketti. Bunların net olarak toplumca bilinmesi için tartışılması gerekmektedir" dedi.
ŞEYH SAİD VE 46 ARKADAŞININ MEZARI DİYARBAKIR'DA
Şeyh Said'in torunu Avukat Abdurrahim Fırat, dedesinin ve 46 arkadaşının mezar yerinin Diyarbakır'da olduğunu belirterek, "İstiklal Mahkemesi'nin arşivlerinin açılması lazım. Yaklaşık 87 yıllık bir süre geçmiştir. O günkü gizlilikle alakalı alınan kararlar artık bugün yok. Türkiye artık tamamen demokratik bir ülke. İnsanlar bugün haklarını arayabilecekler. Bu anlamda bizde dedemizin mezar yerinin belirlenmesi ve bu mezar yerinde bizimle beraber 46 kişi de var. Bu insanların bir Fatiha okuyabileceği mezar
taşını istiyoruz. Kesinlikle mezar yeri bellidir. Devlet bunu biliyor. Ancak bugüne kadar bazı gerçeklerle ötelemiştir. Türkiye'nin geldiği nokta artık böyle bir hukuksuzluğu kabul edemez. Dedem Şeyh Selahattin Efendi'den biliyorum. Onun sürekli Fatiha okuduğu bir yer vardı. Şu anda Diyarbakır'da Alman Hastanesi olarak kullanılan Ordu evi'ne bitişik olan noktada mezar yeri. Burası diyoruz. Zaten daha önceden de burası Diyarbakır Şehir Mezarlığı'ymış. Kamulaştırmalar sonucu bir kısmı yerleşime açılmış. Şu
anda Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezarının bulunduğu yer hala boştur. Bir kısmında Ordu evi bahçe duvarı var" dedi.
ŞEYH SAİD'İ O DÖNEMİN ERGENEKON'U İNFAZ ETTİ
Şeyh Said ve 46 arkadaşının bugün Ergenekon olarak adlandırılan yapılanma gibi o dönemde de ittifak ve terakki tarafından infaz edildiğini ileri süren Fırat, "Şeyh Said, o dönemde Türkiye'de daha çok Prens Selahattin'in savunduğu hürriyet ve itiraf görüşlerine yakındı. Dindar bir insandı. Ve toplumun dini kurallar çerçevesinde yönetilmesini talep eden bir şahıstı. O günkü ittifak ve terakki bunu bildiği için en azından o bölgede kendilerine muhalif olabilecek insanları bir şekilde tavsiye etmeyi düşündü.
Ve o dönemin önde gelen, bölgede sözü dinlenen geniş bir nüfusa sahip, toplumun maddi ve manevi dinamiklerinden olan Şeh Said'i hedef aldılar" diye konuştu.
"DEVLET 87 YILLIK KAN DAVASI GÜDER Mİ?"
Şeyh Said'in torunu Avukat Abdurrahim Fırat, devletin 87 yıllık bir kan davası güttüğünü ileri sürerek, "Bizim algılamakta zorlandığımız şu; Devlet 87 yıllık bir kan davası gütmekte. Bugün bir hukuk devleti içerisinde belli bir suç işlenmişse ve bu suç infaz edilmişse devlet artık o kin siyaseti güdemez. Toplumuyla, insanlarıyla barışması gerekir. Bugün şeyh Said'ten sonra ailesi cezalandırıldı. Eşi, çocukları 22 yıllık bir sürgün dönemi yaşadı. Mallarına el konuldu. Mal varlığı kamulaştırıldı. Devlette
hukukun içerisinde hareket etmesi gerekir. Şeyh Said, 1925 yılında başlayan Kürt isyanına önderlik ettiği iddiasıyla 46 arkadaşıyla birlikte Diyarbakır'daki İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak, idama mahkum edildi. 28 Haziran gecesi Şeyh Said ve 46 arkadaşı asıldı. İdamların üzerinden 87 yıl geçmesine rağmen, cenazelerin nereye gömüldüğü konusunda resmi bir açıklama yapılmadı. Ailenin kurumlara yaptığı başvurular ise 'bilgi yok' denilerek geçiştirildi. 1938'de Elazığ'da idam edilen Dersim isyanının lideri
olduğu belirtilen Seyit Rıza'nın da mezar yeri bilinmiyor" ifadelerini kullandı.
"BOŞ ARAZİDE FATİHA OKUYORUZ"
Şeyh Said'in torunu Abdurrahim Fırat, 2 yıl önce demokratik açılımdan umutlanarak dedelerinin mezarının verilmesini istediklerini söyledi. Yazılı vasiyeti de bakanlığa teslim ettiklerini ifade eden Fırat, "Bir kısım eşyası, parası, cübbesi, tespihi, tütün tabakası ve saatinin bakanlığa teslim edildiğini öğrendik. Ama resmi makamlar, 'Araştırmada herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşamadık' dedi. Niye ölü bir insandan hala korkuyoruz. İstiklal Mahkemelerinde hukuksuz, göstermelik bir mahkeme sonucu idam
ettiler. Ölüm sloganları ile zulüm ettiler. Sürece dahil olmak istiyoruz. İçkale'den Dağkapı'ya gelmek istiyoruz. Oğlu Şeyh Ahmet 89 yaşında ve hayattayken DNA örneklerini versin ve mezarımız olsun, diyoruz. Artık bir araziye gidip, Fatiha okumak ve dua etmek yerine mezarımıza kavuşalım" şeklinde konuştu.