Öyle soğuk, öyle soğukmuş ki, öfkeli bir sarhoş narası da atsan, aşk dolu bir cümleyi de bağırsan gideceği yere varmadan buz gibi havada buz tutar yere düşermiş o ses.
İşte öyle bir mevsimde, yani ak ayazların kar’ı bile karartarak kara kara düşündürdüğü bir coğrafyada, minik bir serçe uçmak için havada çırpınırken, çırptığı kanatları birden donuvermiş ve vurulmuş gibi düşmüş yere. Tam ölecekken oradan geçen bir inek üzerine pislemiş; donarak ölmesine kalbinde bir atımlık canı kalan serçe, pisliğin sıcaklığıyla yeniden hayata dönmüş. Bunu gören aç bir kedi yaklaşmış serçeye, “a benim kartal bakışlım, şahin kanatlım, yakışır mı sana bu pisliğin içinde kalmak, “ diyerek çekip çıkarmış bulunduğu yerden, önce yalayrak ve güzel sözler söyleyerek temizlemiş, sonra da midesine indimiş.
Bütün bu olanları bir kuytuda izleyen bilge köpek, bilgisine bir yenisini eklemiş ve demiş ki, “anlaşılan bir canlının başına gelen pis şey her zaman onun için kötülük değildir; yine anlaşılan o canlıyı pislikten çıkartan da onun iyliği için değil, kendini düşündüğündendir.”
Yeri midir, zamanı mıdır bilemem; ama bu sıcak günlerde buzlu ve anlayana da biraz tuzlu gelecek bu kıssayı paylaşmak istedim. Belki benim gibi birileri de hissesini alır bu kısa hikâyeden!
Uzun zamandır acaip şeyler olmaya başlayan memleketimizde, son günlerde öyle şeyler oluyor ki, okuduğunuzda veya duyduğunuzda ya hayretle ya da birilerini ham etmek için ağzınız bir karış açılıyor.
Mesela, çalışanların kıdem tazminatları haktan ve hukuktan bahsedenler tarafından budanırken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun çıkan cılız sesini kimse duymak istemiyor…
Mesela, 3. Yargı Reformu paketine sakıştırılan örtülü af maddesi için Bakan Günay, “bilmeden ortak olduğum için vicdan azabı çekiyorum,” derken, hükümetin bir muhteremi de “içeride hiç solcu kalmamıştı zaten,” diyerek anlı şanlı adalet anlayışını sergiliyordu. Bir zamanlar Kenan Evren’in, sağdan da soldan da aynı sayıda kişileri asalım da adalet sağlansın, anlayışından farkı var mı acep!
Mesela, basın özgürlüğünü kısıtlayan kanun önergesi için, “merak etmeyin bu yasa geçmez,” diyenler, geçtikten sonra, “aa vallahi fark etmedik, nasıl da geçirdiler,” derlerse artık şaşırır mısınız yoksa uyuz olup kaşınır mısınız o sizin bileceğiniz şey.
Mesela, 6325 sayılı yasa değişikliğiyle 318. (Halkı askerlikten soğutma) Madde ile belirtilen suçun cezası on yıldan iki yıla indirilmekte. Vicdanı red ayrı bir şey, bu bireysel bir tavırdır; ama bu maddeyi ilgilendiren konu ise şu; yani basın ve yayın yolu ile, mitingde veya bir konferansta “askerlik yapmayın, askerlik kötü bir şey,” denilir ise, yani askerlik yapmamaya teşvik edilirse verilecek ceza iki yıl!
Daha nice meselalarla çoğaltmak mümkün!
1980 sonrası gençliğini apolitik olarak yetiştiren zihniyet, hiç şüpheniz olmasın ki, bundan beş yıl sonra doğacak çocukları Mustafa Kemal Atatürk adını bilemez ve tanıyamaz olarak yetiştireceklerdir.
Ve işin üzücü tarafı, o zaman bu durum hiç de acaip karşılanmayacaktır.
İster toplumla, ister bireysel ilişkilerinizde;ister dost atışmasında, isterse post kavgasında olsun; eğer çeşitli bahanelerle gerçekleri söylemeyip çeşitli bahanelerle halkınızı veya arkadaşınızı aldatıyorsanız toplumda veya dostunuzda kanayan bir yara açarsınız… Belki o yara hep kanar; ama siz ölürsünüz!
Sizin iyliğiniz için yapıldığını sandığınız bir şey her zaman sizin iyiliğiniz için olmayabilir!
Serçe ve kedi misali!
- Erzen 01 Ocak 1970 02:00
Evet serçe ve kedi misali!! Fakat kendinizi bilge yerine nasılda koydunuz onu anlamadım. Eğer bu yazdıklarınızla bu sıfatı kendinize yakıştırdıysanız bu acemelikten başka bir şey değil. 5 yıl sonra olacakları şimdiden tahmin edip klasik kaos çığırtkanlığınızı bundan 10 yıl veya daha öncelerini hiç yaşanmamış gibi düşünmek hangi bilgeliğe yakışır anlamak mümkün değil.
Korkularınızı, günümüzde geçerliliğini yitirmiş, geri ve gerici kafalardaki Gazi Mustafa Kemalin adını kullanarak ve sözde misyonuna, yön değiştirme, eyvah laiklik eldende gidecek gibi unutma kuyrukları ekleyip iyice büyüterek bir örümcek ağı gibi milletin önüne çekmeyi bırakın.