Çok
şükür seçimlere 2 gün kaldı. Büyükşehir belediye başkanından mahalle
muhtarımıza ve azalarına kadar yerel yöneticilerimizi değiştireceğiz.
Yöneticileri değiştirmek, uzun uzun anlatılması gereken toplumsal bir ihtiyaç.
Eğer öyle olmasaydı tüm dünya ,halen daha demokrasiye geçmemiş olacaktı.
Ömür boyu süren padişahlıklar, krallıklarla yönetilecektik.
Bu tarihi ve sosyolojik gerçek hukuk
tarafından da kabul edilmiş.
Demokrasinin kulağa hoş gelen retoriklerini bir tarafa bırakırsak, sadece
yöneticiyi değiştirmek bile başlı başına özgün bir durum.
Yöneticileri değiştirmek iki şekilde olur. ( Hayatta bu kadar kesinlik yok ama
biz böyle varsayalım. Yoksa uzun uzun anlatıp sizi yoracağım)
Birincisi yarın yapacağımız seçimler.
Kısaca şu sonucu doğuracak: Biri gidecek öbürü gelecek.
Aslında "klasik " olarak adlandıracağımız bu seçimde eskisinin yenisinden kötü
olduğu ve bu yüzden değişeceği varsayımı haksızlık olur. Gelenin gideni
aratmayacağının garantisi yok.
Ama demokrasi bu. Eğer böyle bir değiştirme seçeneği sunulmazsa, yönetilenlerin
belirli dönemlerde düşüncesine başvurulmazsa, toplumdaki beklentilerin
karşılanması mümkün değil. Hele kentlerde bu beklentiler o kadar çok ve
karmaşık ki tek bir kişinin uzun süreler boyunca tek başına, bu beklentileri
başarıyla karşılaması mümkün değil.
Aynı ya da ayrı partilerden adaylar
bulunması gerekiyor.
Neden Böyle? Çünkü arkasındaki parti desteği, oy desteği veya kamu oyu
desteğine rağmen tek bir kişi, kentin her an değişen ve büyüyen sorunlarını
aynı tempoyla çözemiyor. Belediyecilik, adayların bazılarının ortaya koyduğu
seçim vaatlerinde ki gibi ele alındığında ilizyonislik gibi takdim edilse de
hayatın gerçekleri var.
Yöneticileri değiştirmenin bizi ilgilendiren boyutu ise, "Belediyeciliği bir değişim sanatı"
olarak içselleştirmek. Sadece sorunlar çözülecek diye belediye başkanı seçmek
artık kendi başına yeterli değil. Belediye başkanlığına talip olan kesimin
kendisini değiştirmesi de gerekiyor.
Çünkü belediye başkanları, seçildikleri yerleşim yerlerinin nasıl bir
destinasyona sahip olduklarını da açıklıyor. Bu destinasyonu doğrudan ve iyi
biçimde sunabilen belediye başkanları, kompleksiz, basit ama derin vizyonlu
izlenim veriyor ve oyları alıyor.
Daha içine kapanık, vizyonsuz belediye başkanı seçmenin ard arada gelmesi ise
bir kentin başına gelebilecek en kötü durum.
Bir kere belediye başkanı olabilme kriterleri arasına bunları koyamıyorsanız
artık vizyonsuz insanların belediye başkanlığını hedeflemeleri kolaylaşıyor.
Ötesi ise daha farklı. Eğer bir kent yüksek vizyonlu yerel yönetici adayları
çıkarabiliyorsa ve kentte yaşayanlar kötünün iyisini değil, diğer kentlerin
gıptayla izleyecekleri bir belediye yönetimi ortaya koyabiliyorsa, benzerleri
de cesaretleniyor. Belediye başkan adaylığı, vizyonlu, donanımlı insanların
teveccüh gösterdiği bir görev olarak algılanıyor. Bu durum bir kentin başına
gelebilecek en güzel şey.
Hele ileride daha önemli makamlara talip olacak siyasetçilerimizin, belediye
başkan adaylarımızın bu tespite dikkat etmeleri gerekir. Zorluklarla ulaşılan
bu vizyonunun daha büyük makamlara ulaşılınca bir anda tuz buz olabileceğini de
güncel olaylarla görüyoruz.
Gelelim Erzurum'a. Erzurum bu konuda maalesef şanssız ama bu yerel seçimlerin
önemi de burada. Bakın bu seçimde milletvekilliğinden istifa edip belediye
balkan adaylığına girişen ne kadar çok siyasetçimiz var? Demek ki artık
belediye başkanı olmak belki de milletvekilliğinden daha önemli oldu.
İşte bu yüzden seçeceğimiz bu seçim önemli. Hem bizim için. Hem de belediye
başkanlığı makamı için.
Seçeceğimiz belediye başkanı kim olursa olsun o koltuğa oturduğu gün ; o
makamın önemini anlamalı.
Bizim kendisini değiştirmemizi beklemeden, sanki her yılın sonunda bir seçim
varmış gibi kendisini yenilemeli, vizyonunu yenilemeli. Ancak bu şekilde
Erzurum'u anlayabilir.
Seçileceği güne kadar taşıdığı kartvizitin seçildikten sonra hiçbir önemi yok.
Çünkü o bir kentin hem de kadim ve haşyetli bir kentin belediye başkanı olacak.
Bu kartvizit onun için yeterli.
Biz seçim yaparken bir değiştirme hakkını kullanıyoruz. En fazla, bir daha ki
seçimde onu değiştiririz.
Ama seçeceğimiz belediye başkanı sürekli kendini değiştirmeli, yenilemeli. Aksi
takdirde kasım kasım kasılan bir yönetici tipi, 1000 yıldır kendisini
yönetenlerin boğduğu, hatalarının cezasını çektiği bu kenti bir kez daha hayal
kırıklığına uğratacak.
Erzurum bu mesajı yeteri kadar verebilecek mi?
Umarım sadece mesajın birinci kısmını almaz müstakbel belediye reisimiz.