Şelalenin Zıpçıktıları

1700’lü yıllar.

 

Balıklı köyü yakınlarındaki dağda oluşan heyelan Tortum Çayı’nın önünü kapatıyor.

 

Sonrası malum…

 

22 metre genişlikten, 48 metre yükseklikten düşen sular doyumsuz bir güzellik ortaya çıkarıyor.

 

Geçen zaman içinde şelale ve çevresi 1. derecede doğal SİT alanı ilan ediliyor.

 

Haliyle tek bir çivi çakılamıyor.

 

Çakan da ağır cezada yargılanıyor.

 

Ne ahkam kesen kurul ne de oraya gelen yerli ve yabancı turistler, geçen 300 - 350 yıl içinde şelalenin erozyona uğradığını bilmiyor!

 

Yaşanan toprak kaymasının ne denli bir tehlike oluşturduğunu kimse farketmiyor!

 

Ta ki, şelaleyi gören Vali Okay Memiş, “Aman yarabbi” diyene kadar.

 

Böylesi bir güzelliğin turizme kazandırılması ve bir 300 yıl daha kalabilmesi için kurulu ‘olay yeri’nde topluyor.

 

İşte eseriniz… Bakın ne halde!” diyor!

 

Çok şükür kurul hatasını anlıyor, projeye hemen onay veriyor.

 

Dünya’nın dördüncü büyük şelalesinde çalışma başlıyor.

 

Yakında da bitecek ve ortaya harika bir iş çıkacak.

 

Ama tabi zıpçıktılar rahat durmuyor.

 

En büyük çevreci biziz” borazanını öttürüp, sapı bile olamadıkları baltalarla saldırıyorlar. Projeci hocalar, elden ayaktan düşmüş gazeteciler fotoğraflar çekip, Tweet’ler atıyor, mide bulandırıyorlar.

 

Merak ediyor ve soruyorum bu zıpçıktılara, bugüne kadar neredeydiniz?

 

O şelale 300 yılı aşkın zamandır orada ve sizler de bu kadar çevrecisiniz (!) niye sahip çıkmadınız?

 

Şelalede yol diye yürüdüğünüz, köprü diye üzerinden geçtiğiniz garabeti o zaman niye eleştirmediniz?

 

Daha şelalenin ne durumda olduğundan haberiniz yok, neyiyle dertlendiniz?

 

Derdiniz şelalede yapılan mı yoksa yapılışından nemalanamamak mı?

 

Sözü uzatmayayım bence rahat durun, oturun oturduğunuz yerde!

 

Yıllar sonra gerçekten “Erzurum için” diyen biri çıkıp gelmiş ve de iş yapıyor.

 

İçinde beyin olduğunu düşündüğünüz kafanıza iyi sokun ki, sizin gibi zıpçıktılara dil uzattırmayız.

 

Ve son olarak Vali Okay Memiş, çok haklıymış.

 

Bir sohbetinde, “İhmal-i sorumluluk yoktur, icra-i sorumluluk vardır” demişti.

 

Bu zıpçıktıları görünce şimdi daha iyi anladım.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Erzurumlu 22 Temmuz 2020 16:45

    PİR ALİ BABA türbesine de el atımalı. Belediye çevresini güzel piknik alanı mescid vs. yaptı. Ancak türbeye hiç dokunulmadı. kabrin bulunduğu tepeye çıkmak çok güç. Yürümekte zorluk çeken ziyaretçiler için rahatlıkla araba yolu açılabilir. Yürüyebilenler için de merdiven yapılabilir. Türbenin üzerinin kapatılması ve sergi serilmesi ziyareti kolay ve güzel bir hale getirebilir. Erzurumlular olarak Pir Ali Baba'mıza bunu borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Dile getirenlerden ve yapılmasına vesile olacaklardan Yüce Rabbim razı olsun.