Ben her sabah belediyeye geldiğimde sanki o gün seçilmişim gibi bir duygu taşıyorum.
Bu sözler, İstanbul'da üç dönem belediye başkanlığı iki dönem de milletvekilliği yaptıktan sonra, 30 Mart'ta Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Mehmet Sekmen'e ait...
Önceki gün makamında ziyaret ettiğim Mehmet Sekmen'in bende bıraktığı ilk izlenim şu oldu:
Neye talip olduğunu ve nelerle karşılaşabileceğini çok iyi biliyor.
Kendinden emin, meselesine vakıf.
Karşısındakine nutuk çekmek yerine dinlemeyi tercih ediyor.
Uzmanlığa ve takım ruhuna önem veriyor.
Dert yanmıyor, devr-i sabık oluşturmuyor.
Erzurum'u her açıdan tanımaya çalışıyor.
Ve, o bir saatlik görüşmede dikkatimi çeken en önemli nokta ise şuydu:
Yapması gereken çok fazla iş olduğunu görmesine rağmen en ufak bir yılgınlık ve umutsuzluk belirtisi taşımıyordu.
Bilakis coşkuluydu, heyecanlıydı.
Samimi ama ağzından çıkan her sözden mesul olan erdem sahibi insan gibi ölçülü?
"Mehmet Şener, çok acele davranmıyor musun, dur hele üzerinden biraz zaman geçsin belki de hayal kırıklığı yaşarsın" diyenleri duyar gibiyim...
İnşallah böyle düşünenler yanılır.
Çünkü benim gördüğüm kişi, Erzurum'un kayıp on yılını telafi edebilecek vizyona ve inanca sahip gibi duruyordu.
Yarınlara dair son derece nitelikli projeleri ve hayalleri var.
"Erzurum'da ekonomiyi canlandıramazsak, Erzurum'da istihdamı artıramazsak, Erzurum'da üretime dair yeni alanlar açamazsak, Erzurum'u marka bir şehir kılmak için turizmdeki gerekli hamleleri yapamazsak, spordan kültüre her alanda yeni bir şey söyleyemezsek bu koltuğu boşuna işgal etmiş oluruz."
Bu ifadeler de Mehmet Sekmen'e ait...
Dün bir arkadaşla sohbet ederken, Mehmet Sekmen'le görüşmemizi aktardım ve "çok umutluyum, inşallah Erzurum iyi bir sıçrama yapacak" dedim.
Arkadaşım güldü. "İnşallah" dedi. "Yeter ki O'nu da kendimize uydurmayalım."
Haklıydı...
Ne yazık ki, Mehmet Sekmen'i bekleyen en büyük tehlikelerden biri tam da bu...
Yani kendimize benzetmek?
Biliyorum bu söz birçoğunuzun canını yakıyor. Çünkü ben de kahroluyorum.
Fakat Erzurum'un böyle bir sorunu var işte...
İş yapma dedikodu üret!
İnşallah yanılmıyorumdur. Gördüğüm kadarıyla Mehmet Sekmen, bu tuzağa kolay kolay düşecek birine benzemiyor.
Siyaset O'nu pişirmiş.
Projeleri arasında ilk sırada şehrin imarı, altyapısı ve kış turizmi var.
Yanında da iyi bir takımı...
Biliyorum daha yolun çok başında.
Olsun...
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.
Mehmet Sekmen de bugünden yarına nasıl bir başkanlık anlayışı sergileyeceğini gösteriyor.
Kendi aklına tapmıyor, üst akıla itibar ediyor.
"Her şeyin en iyisini ben bilirim" demiyor, "Her işin bir uzmanı vardır" düşüncesine itibar ediyor.
Gördüklerim bunlardı.
Dua ediyorum, inşallah yanılmıyorumdur.
Öyle ya dilin zekâtı da hayır söylemektir.
Ben de yolun başında onu yapıyorum.
Çünkü bu şehrin bırakın on yılı kaybedecek bir günü bile yok.
Zaten yeterince yaralıyız ve yeterince bitkin düştük.
Şimdi ayağa kalkma zamanı.
Şimdi yeniden yarınlara güvenme zamanı.
Şimdi taze bir başlangıçla, umuda koşma zamanı.
Niye olmasın?