Geçen hafta içinde "Erzurumlunun Başkan Sekmen'den beklentisi çok yüksek" demiş, ardından da "Bu beklenti karşısında acaba Sekmen ne düşünüyor?" şeklinde sormuştuk.
Bu sorumuza münhasır bir cevap gelmedi ancak Başkan Sekmen'le muhtelif zamanlarda yaptığımız görüşmelerden biliyoruz ki, O da bu "beklenti" gerçeğinin farkında ve üstelik bu "ağır yük"ün de bilincinde...
Fakat ortada şöyle bir durum var. Erzurumlunun Mehmet Sekmen'den beklentisi, yalnızca belediye hizmetleriyle sınırlı değil.
Bunu da nereden çıkardın diye soracak olursanız, hemen cevap verelim.
Geçen hafta o yazıdan sonra, değişik kesimlerden çok sayıda kişiyle görüştüm. Bu kişilerin Erzurumlu olmalarının dışında başlıca müşterek yanları, Erzurum adına kafa yormaları, sancı çekmeleri ve yarınlar için güzel temennilerde bulunmaları...
O görüşmelerden çıkardığım özet şudur:
Erzurum, yerel hizmet noktasında son on yılı heba olmuş bir şehirdir. Dolayısıyla Başkan Sekmen öyle hızlı çalışmalı ki, hem kendi dönemini dolu dolu geçirmeli, hem de boşa geçen on yılı telafi etmeli... Bütün bunların dışında bir de Erzurum'un, Ovit Tüneli, Hızlı Tren, Sağlık Kampüsü, Kış Turizmi, Hayvancılık ve Eğitim Merkezi olmak gibi büyük bir hayali var. Başkan Sekmen, bu alanlarda da etkin olmalı ve rol üstlenmelidir. Aksi takdirde Erzurum'u Erzurum yapacak bu büyük projeler, ilgisizlik yüzünden kesintiye uğrayabilir.
Tespit doğru mu?
Şüphesiz ki doğru?
Örnekleri işte ortada:
Sağlık Kampüsü Projesi, daha şimdiden iki belki de üç yıl gecikecek.
Baksanıza Başbakan'ın müdahalesine rağmen Başkent bürokrasisi bildiğini okumaya devam ediyor. Demek istiyorlar ki, geçen zaman Erzurum'un aleyhine işlese bize ne!
Kış Turizmi'nin de hali ortada...
Devletin yüzlerce milyon dolar harcayarak yaptırdığı ve ülkemizde bir örneği daha bulunmayan onlarca tesis çürümeye terkedildi. Bu acınacak hal de Ankara'nın zerre kadar umurunda değil. Başkent bürokrasisi diyor ki, çürürse çürüsün, yıkılırsa yıkılsın bize ne!
Hayvancılığımızın vaziyeti ise evlere şenlik!
Et'imiz Balıkesir'den (son zamanlarda da kaçak yollardan Tiflis'ten) geliyor, süt'ümüz İzmir'den! Varın yağ'ın, peynirin nice olduğunu da siz hesap edin. Bireysel çabalar yok değil, ama işin içinde devlet olmayınca o bireysel çabalar da bi yere kadar gidiyor. Bir zamanlar Türkiye'nin en önemli protein merkezi olan Erzurum, şimdilerde mezar taşıyla iftihar eder durumda!
Hakkını yemeyelim eğitim merkezi olma konusunda hiç de fena bir konumda değiliz. Bir yanda yüz bin öğrenci sınırını aşan ve hızla büyüyen Atatürk Üniversitesi, diğer tarafta henüz emekleme döneminde olan ama bu gidişle kısa sürede serpilmesi mukadder Erzurum Teknik Üniversitesi... Ve bir de kuruluşu hayli uzamasına rağmen müstakbel üniversitemiz. Yani ETSO Üniversitesi.
Karayolu ulaşımında da iyi durumdayız. Yapımı büyük bir süratle devam eden Ovit Tüneli bittiğinde hem Karadeniz'in, hem de Erzurum'un yüzüne renk gelecek. Fakat aynı şeyi Hızlı Tren Projesi için söylemek ne yazık ki mümkün değil.
Projenin adı, uzun yıllar önce konulmuş:
İstanbul'dan kalkacak hızlı tren, Sivas Erzincan üzerinden Erzurum'a, Erzurum'dan da Kars ve oradan da Tiflis ve Bakü'ye ulaşacak.
Hükümet, karayollarında olduğu gibi demir yollarında da düşman çatlatacak bir mesafe aldı. Büyük merkezler artık birbirine hızlı trenle de bağlanıyor. Fakat gelin görün ki o büyük projenin Erzurum Kars ayağı sanki yokmuşçasına kimse tek kelime etmiyor. Öyle bir takdim olunuyor ki buna göre, proje Erzincan'da nihayet buluyor. Hatta bazıları da o hızlı treni Erzincan'dan geçirip, Erzurum'a getirmeden istikamet değiştirip Trabzon'a yolluyor.
Yani Erzurum da, Kars da, Tiflis ve Bakü de saf dışı bırakılıyor!
Kim ki 12 yıllık AK Parti hükümetlerinin, merkezi hizmetler bazında Erzurum'u ıskaladığını yahut da ihmal ettiğini söylerse haksızlık etmiş olur.
Sorun şu: Ankara merkezli bu hizmetlerin, zamanında yerine getirilip getirilmediği hususunda denetim zafiyeti var.
Nasıl olsa Ankara takip ediyor denilip, işler memurların insafına terk ediliyor. Hal böyle olunca da Sağlık Kampüsü ve Kış Turizmi'nde olduğu gibi birileri ipe un seriyor ve bir şehrin geleceğini olumsuz yönde etkiliyor.
Bu, öyle bir mesele ki Erzurum tökezleyince Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan ve Bingöl de yere kapaklanıyor. Başından beri şunu savunmaktayız:
Kalkınma olacaksa bu, topyekün bir kalkınma olmalı. Kars da, Ağrı da, Erzincan da, Iğdır da ve Ardahan da payını almalı ki adalet olsun ve kimsenin gözü kimsede kalmasın.
Saydığımız o illerin geri kalmış ve fakir olmaları, buna mukabil Erzurum'un kalkınıp zenginleşmesi, tıpkı halkı yoksul kendi zengin devletlere benzer. Ki, bunun da hangi sonuçlara yolaçtığını herkes biliyor.
Peki bütün bunları hatırlattıktan sonra gelelim yazının ana temasına...
Bu yazının ana teması şudur:
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, öyle bir misyon yüklenmiş durumda ki, en iyi biçimde belediye hizmetleri sunmanın yanısıra, bir de şehrin ve bölgenin genel sorunlarıyla meşgul olmak zorunda.
Ovit Tüneli'ni de takip edecek, Hızlı Tren Projesi'ni de...
Biliyoruz ki çok iyi bir ekiple belediye hizmetleri yürür hatta ivme bile kazanır. Ama Ankara merkezli projeler titiz bir takip altına alınmaz ise, işler kaplumbağa hızıyla gider ki, bu da bölgenin kaybı demektir.
Mehmet Sekmen, 30 Mart'tan buyana verdiği her demeçte, sıraladığımız bu meselelere sahip çıkan bir üslup taşıdığını gösteriyor.
O'nun bu tavrı, ister istemez kamuoyunda beklenti çıtasını yükseltiyor. Nitekim biz de daha önce hiç bir belediye başkanına yapmadığımız bir çağrıda bulunuyoruz kendisine: Erzurum'un her sorunu, her projesi senin görev alalına girer.
Tabii ki biliyoruz, Mehmet Sekmen bir "kurtarıcı" değil. Üstelik en nefret ettiğimiz şey de "kurtarıcı" beklemektir. Fakat Mehmet Sekmen çok iyi bir orkestra şefi olabilirse, ortaya muhteşem eserler çıkabilir.
Hızlı tren bir belediye başkanının işi midir diye eleştirenler var.
Yanılıyorlar...
Evet; o belediye başkanı şehrini dert edinen biriyse hızlı tren de işi, kış turizmi de... Hayvancılık da onun meselesi, eğitim de... Yeter ki yüreği o aşkla dolu olsun...
Biz bi hayalden söz etmiyoruz.
Kayseri, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha başka şehirler...
Gidip bakın oralardaki belediye başkanları neler yapmış ve yapıyor.
Biz zannediyorduk ki bir belediye başkanı, sadece çöpü toplarsa, şehre içme suyu verir ve bir de belediye otobüslerini çalıştırırsa ondan iyisi yoktur. Geç de olsa gördük ki iyi bir belediye başkanı, bu rutin belediye hizmetlerine zaten vakit ayırmıyormuş. İyi bir belediye başkanı, devasa projeleri hayata geçirirse iyi bir belediye başkanı oluyor.
Mehmet Sekmen'i, "iyi bir belediye başkanı" kategorisine koyduğumuz için çöpü, suyu, otobüsü boş ver; nasılsa onları ekibin yapar. Sen bu şehre ve bölgeye nefes aldıracak işlerle uğraş...
Farkın olsun.
Yoksa diğerinden istemediğin kadar vardı bizde...
Sayın Başkan; gençler "inovasyon" diyor buna...
Gel biz de "tarihe geçme" diyelim.
Niye olmasın?