Sinemalarda bu hafta 9 yeni film vizyonda.
Erzurumajans-Sinemalarda bu hafta 9 yeni film vizyonda.
ŞEKER PORTAKALI
Brezilya'da geçen hikayede sekiz yaşındaki küçük Zezé'nin hikayesine konuk oluyoruz. Zezé şehir dışında bir kasabada, oldukça büyük ekonomik sıkıntılar çeken bir ailenin çocuğudur. Son derece hassas ve olgun olan Zezé'nin en sevdiği şey hayalgücüyle başbaşa kalıp yeni hikayeler üretmektir. Yeni taşındıkları evde karşısına çıkan portakal ağacı ise tam anlamıyla sığınabileceği tek varlık olur. Karşısına çıkan zorlukları aşabilmenin tek yolu portakal ağacının dallarının altındadır; bu ağaç güvenebileceği, sırlarını, korkularını ve sevincini paylaşabileceği tek şey olmuştur artık.
X-MEN: GEÇMİŞ GÜNLER GELECEK
X-Men zamanda yolculuk yapmak zorundadır. Amacı dünyadaki tüm canlılar üzerinde evrensel bir etkisi olacak önemli bir tarihi olayı değiştirmektir. Mutantlar gelecekte kamplara hapsedilmiş durumdadırlar. Sentinel'ler tarafından avlanıp öldürüldükleri için de nesilleri tükenmenin eşiğine gelmiştir. Mutantların soyunu kurtarabilmek için iki ezeli düşman Magneto ve Charles Xavier güçlerini birleştirirler. Planları Sentinel'lerin yarattığı vahşeti durdurmak üzerine kuruludur. Wolverine (Hugh Jackman), kendi kendini iyileştirebildiği için zamanda yolculuğun onda yol açabileceği yan etkiler yok olacaktır. Bu yüzden Wolverine'i Kitty Pryde'ın da yardımıyla geçmişe gönderirler. Trask Industries'in deneyler sonucu ürettiği Sentinel'lerin yapım aşamasına engel olacaklardır. Acaba bu konuda başarılı olabilecekler midir? Filmde seriden tanıdığımız karakterlere ek olarak Magneto'yu (Ian McKeller) genç haliyle de (Michael Fassbender) görürken Charles Xavier'ı (Patrick Stewart) da genç haliyle (James McAvoy) görme fırsatı yakalıyoruz. Yönetmen koltuğundaysa Bryan Singer oturuyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu zorlu görevde X-Men'i yine bir sürü macera bekliyor. Filmin yönetmenliğini Bryan Singer yapıyor ve başrollerini Jennifer Lawrence, Hugh Jackman ve Michael Fassbender paylaşıyor.
ZAYIFLIĞIN ESARETİ
Zayıflığın Esareti, kısmi felç geçiren ve bununla mücadele etmeye çalışan Maud'un Vilko adlı bir adamla yaşadığı zorlu ilişkiyi konu alıyor. Maud hayatını normale döndürmeye çalışırken Vilko'yla yaşadığı güzel beraberlikte çatlaklar oluşur. Vilko'nun bir dolandırıcı olması ve onun zaafından faydalanmaya çalışması, ilişkilerini tehlikeye atacaktır. Filmin yönetmeni Catherine Breillat, kendi deneyimlerinden yola çıkarak hikayesini örüyor. Maud karakterini Fransız sinemasının önemli isimlerinden Isabelle Huppert, Vilko'yu ise Kool Shen canlandırıyor.
TİNKER BELL VE KORSAN PERİ
Yapımı DisneyToon Studios tarafından gerçekleştirilen ve Disney Fairies yapıtlarından biri olan Tinker Bell masalı, serinin beşinci filmiyle izleyici karşısına çıkmıştı. 2014 yılında yapımı tamamlanan serinin altıncı ve son filmi Tinker Bell and the Pirate Fairy'de, Tinker Bell ve arkadaşlarının sihir yeteneklerinin değişime uğramasına tanık olacağız. Tinker Bell ve arkadaşlarının yaşadığı Peri Adası tehlike altındadır. Perilerin yeteneklerinin kaynağı olan mavi toz, Zarina adlı bir başka peri tarafından kaçırılır. Tinker Bell ve arkadaşları, Skull Rock'ın korsan perileriyle mavi tozu geri almak için işbirliğine koyulurlar. Ancak zaman çok önemlidir çünkü süre uzadıkça, tozu kullanamadıkları için periler yeteneklerini yitirmeye başlamaktadırlar. Peri Adası'nın geleceği için Zarina'nın bir an önce yakalanması gerekmektedir.
AŞK, TUTKU, DEDİKODU
Marie ve Eric, lise yıllarından beri beraber olan ve şimdi 30'lu yaşlarına gelmiş bir çifttir. İlk kez beraber eve çıkmak için yakın zamanda sözleşme imzalarlar ama bu mutlu anlarında Mary'yi bir şüphe kaplar! Yoksa sevgilisini güzel bir kadına kaptırmak üzere midir? Filmin yönetmenliğini Mona Achache üstlenirken oyuncu kadrosunda ise Camille Chamoux, Franck Gastambide Audrey Fleurot ve Anne Brochet gibi isimler yer alıyor. Çiftlerde tek tarafta başlayan güvensizlik Marie'yi o kadar kötü etkiler ki Eric'i umulmadık bir şekilde terk eder. Yeniden bekarlar kulübüne dönen Marie için hayat düşündüğü kadar olmayacaktır. Çünkü 30'undan sonra bekar kalmak kendine en azından başta harika gelse de aile içerisinde hoş karşılanmamaktadır. Bekar olarak hayatını sürdürmeyi aile bireyleri genel olarak kaldıramaz. Çılgın partiler, değişen giyim tarzları, bolca alkol ve eğlence...Dört arkadaşıyla birlikte yeni bir grup oluştururlar. Aslında hiçbiri bu hayatı kendileri olarak yaşamamaktadırlar. Kendilerine bu şekilde bir rol biçmişlerdir ve ona göre davranmaya çalışmaktadırlar. Kendilerini daha güçlü ve mutlu hissedebilmek adına çıktıkları bu yolda denemeler ve yanılmalar yaşayarak kendilerini yeniden bulmaya çalışacaklardır.
CİN
Küçük çocuklarının ölümüyle oldukça sarsılan yeni evli çift Khalid ve Salama evlerine dönerler.Yeni taşındıkları Al Hamra'ya, aynı zamanda binalar yapılmadan önce orada bulunan terk edilmiş eski bir balıkçı köyünün adı verilmiştir. Al Hamra köyü, bir söylentiye göre kötücül ruhlar köy sakinlerini rahatsız ettiği için boşaltılmıştır. Khalid, yeni yere alışmaya ve yaşadıklarını atlatmaya çalışan Salama'nın yeterince güçlü olamadığını fark eder ve onun için endişelenir. Acaba Salama'nın baş etmeye çalıştığı şey çocuğunu kaybetmenin travması mıdır yoksa düşündüğü sebeplerin ötesinde bir güç müdür?
TELEKİNEZİ
İrlanda'nın gözlerden uzak bir kasabasında yaşayan 11 yaşındaki Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin hunharca öldürülmesine tanık olur. Bu kanlı katliamdan geriye kalan tek kişi küçük Neve olur. Olayı soruşturmaya gelen polisler olayın sorumlusu olarak kanlı eylemler gerçekleştiren bir çeteden şüphelense de Neve'in tanık olduğu gerçekler bambaşkadır. Neve, bu katliamı evin içerisindeki nesnelerin gerçekleştirdiğine tanık olmuştur. Ne var ki başta polis olmak üzere kimseyi inandıramaz. Ağır bir travma geçiren kızı evlerine alan komşuları Nat ve Lucas iyileşmesi için yardımcı olmaya çalışırlar. Ancak Neve'in tanık olduğu lanet burada da peşini bırakmaya niyetli değildir.Don't Look Back (2009) filminin yönetmeni Marina de Van'ın yazıp yönettiği filmin başrollerini Padraic Delaney, Robert Donnelly ve Charlotte Flyvholm paylaşıyor.
MAVİ ADAM
Irak işgalinin yeni patlak verdiği günlerde, yabancı bir arkeolog kaçırılır. Ama hangi güçler tarafından kaçırıldığını, neden bir hücrede hapis tutulduğunu bilmemektedir. Bu kaçırılma olayı etrafında 1991 yılında yine Irak'ta gerçekleşen ayaklanmalara da değinilir. Tek mekanda geçen ve tamamı İngilizce olan film, işgalin ve savaşın etkilerini de gözler önüne seriyor. Amerika'nın kullandığı bombalarda bulunen tükenmiş uranyumun insanlara nasıl zarar verdiği ve öte yandan kadınların da canlı bomba olarak kullanılmasına da ayrıca dikkat çekiliyor. Senaristliğini ve yönetmenliğini Utku Çelik'in üstlendiği filmin oyuncuları ise Alex Dawe, Derya Aslan, Sarper Semiz ve Aydın Orak.
BALIK İKE KRAKER'İN MACERALARI
Televizyon dizisi olarak gösterilen Fish ve Chips'in hikayesinin beyazperde uyarlamasını izliyoruz. Fish adlı japon balığı, et yiyen atalarından yadigar bir kemiğe sahiptir. Kemiğin sahibi olan ata balık, geçmişte bir kediyi yalayıp yutmuştur ve bu yüzden de soyağacında efsanevi bir öneme sahiptir. Öte yandan Brooklyn'de yaşayan baba kedi Chipsus, oğlu Chip'i evden kovar. Eve yeniden ayak basabilmesi içinse bir tek şartı vardır: Çok değerli bir hazine olarak gördüğü bir kemiği bulup ona geri getirmesi. Chipsus'un istediği kemik, aslında Fish'in koruması altında olan kemiğin ta kendisidir. Kemiği geri almak Chip'in düşündüğü kadar kolay olmayacaktır. Chip'in en yakın arkadaşı Rolf da plana dahil olur ve ona amacına ulaşabilmesi için yardım etmeye çalışır. Chip, Fish'le bir mücadeleye gider ve bunun sonucunda kemik, kanalizasyon mazgalından aşağı düşer. e kadar uğraştılarsa da ona ulaşmayı başaramayan ikili, geceleri görebilme umuduyla plajda gezinmeye başlarlar. Kemiği bulma konusunda yaşadıkları umutsuzluk yerini öfkeye bırakır. Fish ve Chip, arayışın ve kızgınlığın bir araya getirdiği bir ikiliye dönüşür.