Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği "Şehir ve Medeniyet Konuşmaları" etkinliği kapsamında derneğin ofis-kafesinde yaptığı ilk programda genç kültür araştırmacısı Semih İpek'i ağırladı.
Erzurumajans-Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği "Şehir ve Medeniyet Konuşmaları"
etkinliği kapsamında derneğin ofis-kafesinde yaptığı ilk programda genç
kültür araştırmacısı Semih İpek'i ağırladı.
Semih İpek adına türkü
yakılan kadim Türk sazı "Dombıra"yı anlattı. Zaman zaman dombırasıyla
türküler de söyleyen İpek, bilhassa son zamanların popüler parçası
"Dombıra"yı söylemesi programa katılanlar tarafından büyük ilgi gördü.
Semih İpek, dombıra hakkında verdiği bilgiler özetle şöyle:
Dombıra Eski Türklerden günümüze ulaşan milli sazımızdır. Dombıra,
bilinen tarihiyle yaklaşık 6.000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ve bu
kadim sazı eski Türk geleneklerini kavilikle sürdüren Kazak Türkleri baş
tacı etmiş, bu güne kadar gururla taşımış, dombıraya ve dombıra çalan
kişiye çok saygı göstermişlerdir. Kazak Türkleri, bugün de eski, büyük
dombıracılara saygıdan ötürü «Baba», «Ata» derler. Bu geleneği bugün
Türkiye'de de görmekteyiz. Büyük âşıklara hala saygıdan ötürü baba
denmektedir.
Kazak Türkleri dombıra çalan kişilere çeşitli adlar
verirler. Bunlardan başlıcaları; dombıraşı: Dombıracı, küyşi: Küycü,
abız: Hafız; hoca, akın: Şair; ozan, sal: Eğlencelerde yer alan kişi,
seri: Sal ile aynı anlamda, jırav: Türkücü, änşi: Deyiş söyleyen kişi.
Kazakistan'da her evde dombıra bulunur. Hatta eskiden Kazak Türkleri
dombıra çalamayana kız dahi vermezlermiş. Bu konuda bir Kazak Türk
atasözü dikkate değerdir: "Nağız Kazak, Kazak emes. Nağız Kazak,
dombıra." Standart Türkiye Türkçesine çevirecek olursak " Gerçek Kazak,
Kazak değil. Gerçek Kazak, dombıra." Dombıra, çanağında bütün Türk
halklarının sesini taşıyan, perdelerinde yüzyılları saklayan manevi
değere haiz bir sazdır. Eski Türklerde ölen kişilerin yanına kopuzu,
yani Türklere ait tüm telli ve yaylı çalgıların atası, da konmakta idi.
Çünkü ölen kişi öbür dünyada da kopuz çalabilsin ve öldükten sonra bile
kopuzundan ayrılmasın. Yine bugün de Kazak Türkleri gerek sevinçli gerek
hüzünlü zamanlarda dombıra çalar.
Ünlü Türkolog Radloff'un dombıra
ile ilgili söylemiş olduğu sözü anmakta fayda var: "Kazak bozkırları
birbirinden yetenekli sanatçılarla doludur." Bugün de dombıra Asya'nın
büyük bir kısmında, Moğolistan'dan Kazan'a kadar, geniş bir sahada
çalınmaktadır.
Bugün Türkiye'de Kopuz olarak bildiğimiz saz da yine
dombıradır. Çünkü Kopuz sözünden kastedilen Türkiye'de telli saz iken,
ata yurdumuz Türkistan coğrafyasında genellikle yaylı (kıl kobız) saz
için kullanılır. Kökenlerinin bir olması bu iki sazın bir olduğu
görüşünü güçlendirir.
Dombırayla ilgili gerek Orhan Şaik Gökyay'ın
hazırladığı Dedem Korkut kitabında, gerekse Bahaeddin Ögel'in, Türk
Kültür Tarihine Giriş Türk Halk Musîkîsi Aletleri (Uygur Devletinden
Osmanlılara) kitabında hikâyeler, efsaneler bulunmaktadır. Bilindiği
üzere dombırayı da, kopuzu da icat eden Türk dünyasının bilge atası,
Korkut Ata'dır.
Dombıra genellikle çam ağacından yapılmaktadır ve
dombıranın bugün temel olarak iki türü vardır: 1)BATIS (BATI) KAZAKİSTAN
DOMBIRASI: Öbür adı da Jambıl Dombırası olan dombıra genelde küy adı
verilen sözsüz bestelerin çalımı için uygundur. 2)ARKA DOMBIRASI :
Kazakistan'ın genellikle doğu bölgesinde kullanılan dombıra türü olup
genelde sözlü bestelerin çalımı için uygundur. Diğer bir adı da Abay
Dombırası'dır.
Kazak Bozkırında yaşam sürmüş olan önemli dombıra
üstatlarından bazıları şunlardır; Ket Buka, Kojeke, Kumangazı
Sağırbayulı, Kazanğap Tilepbergenulı, Makhambet Ötemisulı, Birjan Sal
Kulşar, Esbay, Öskenbay, Toka Şongmanulı, Seytek, Boğda, Esir, Süyinbay,Nurtugan, Dävletkerey Şığayulı, Akanseri, Jayav Musa, Baluvan Şolak,
Mädi, Jambıl Jabayev, Turmağambet, Dina Nurpeyiskelini, Sügir Âliulı?
Program sonunda ŞEHİRDER Başkanı Murat Ertaş, Semih İpek'e sunumdan
dolayı teşekkür edip ŞEHİRDER'in Erzurum siluetli ahşap saatlerinden
hediye etti.