AK Parti her ne kadar seçimin tartışmasız galibi olsa da, bugünden itibaren etraflıca bir değerlendirme yapacaktır.
Misal Erzurum'da, Hınıs, Tekman, Karayazı, Karaçoban, Horasan ve Çat nasıl kaybedildi?
Başbakan Erdoğan'ın seçim gecesi, balkon konuşmasında bu husus da vardı.
Şöyle demişti:
"Tek tek inceleyeceğiz, kaybettiğimiz yerlerde acaba bir yanlış mı yaptık, hatalı bir tercihte mi bulunduk ki kazanamadık."
Bu soru, dünden itibaren Erzurum'da da cevap aramaya başladı.
Muhtemelen ne il başkanı, ne de milletvekilleri, "aman boş verin nasılsa Erzurum'u yüzde altmışla aldık. Bırakın 20 ilçenin beşini de başkaları kazansın" diyemeyecekler.
Çünkü parti genel merkezi illa ki soracak; "Anladık başından beri Tekman, Karayazı ve Karaçoban'da zayıftık. Fakat nerede yanlış yaptınız ki, Çat'ı CHP'ye, Horasan'ı SP'ye ve Hınıs'ı da BDP'ye kaptırdınız?"
Bu soruya birinci derecede il başkanı Murat Kılıç muhatap olacaktır. Ancak bu, milletvekillerinin sorudan muaf tutulacağı anlamına da gelmez.
Öyle ya Çat'ta Cengiz Yavilioğlu çok ısrarcı olmuş ve aday değişikliğine gidilmişti.
Demek ki Çat yenilgisinin hesabını Yavilioğlu verecek.
Peki ya Hınıs ve Horasan?
Hınıs ve Horasan'da AK Parti aleyhine bir süreç geliştiği son bir aydan beri gözleniyordu. Bu nedenle başta Recep Akdağ ve Efkan Ala olmak üzere, milletvekilleri peş peşe çıkarma yaptılar.
Sorun olduğu belliydi.
Öyle ki...
Efkan Ala'nın Horasan'da, bir grup tarafından yuhalanması da seçim sonucuna dair açık bir ipucuydu.
Fakat Hınıs, AK Parti için tam bir sürpriz oldu.
Çünkü seçim gününe kadar Hınıs'ta manzaranın adı AK Parti'ydi.
BDP lehine çıkan bu sonuç gösteriyor ki, Hınıs'ta hesaba katılmayan belirleyici unsur köyler olmuş.
Dolayısıyla AK Parti, Erzurum'un güneyinde iyi bir seçim stratejisi uygulayamamış. Mesela:
Sadece üç ilçe için alarm üretilirken diğer üç ilçedeki süreç iyi yönetilememiş.
Tabii bu arada, BDP de CHP de, SP de boş durmamış iyi çalışmışlar.
Dün paralelciler yeni bir tezvirata başlamıştı.
Diyorlardı ki, "Çat'ta CHP'ye, Hınıs'ta BDP'ye ve Horasan'da da SP'ye yüklendik."
Dedikleri doğrudur. Nasıl ki İstanbul'da CHP'ye, Erzurum genelinde MHP'ye çalıştıysalar, sırf AK Parti kaybetsin diye Hınıs'ta da BDP'ye omuz çıkmışlardır. Ama ben bu omuzun hiç bir işe yaramadığını düşünüyorum. Çünkü paralel yapının kendine vehmettiği güç, şişirilmiş balondan başka bi şey değil.
Erzurum sonucu bunun en somut örneğidir.
Özellikle de Pasinler...
Pasinler'de AK Parti kaybetseydi, paralelciler "işte bu bizim gücümüzdür" diyeceklerdi.
Tam tersi oldu; duvara tosladılar!
Burada da Adnan Yılmaz faktörünü kimse gözardı etmemeli...
Sonuç olarak, her parti illa ki oturup bir muhasebe yapacak.
Kazanan da, kaybeden de...
Halkın iradesine yüzde yüz saygı göstermeliyiz.
Hatta demokrasi adına bu çeşitlilik de bir zenginliktir.
Biz Erzurum'u güneyi ve kuzeyi ile bir bütün olarak görüyoruz.
Kuzey'de AK Parti'ye verilen oy ne kadar anlamlı ve kıymetli ise, güneyde de diğer partilere verilen oylar aynı değerdedir.
Biz dört bir yanıyla kalkınmış bir Erzurum hayal ediyoruz.
Dilerim 30 Mart seçimleri bu hayalin gerçeğe dönüşmesine vesile olur.
Öyle ya aynı halk akla ziyan bu kadar kumpasa ve oyuna rağmen paralel yapıya geçit vermedi ve tercihini demokrasiden yana kullandı.
Bundan sonrası daha kolay olacaktır.