"Ben buraya gelmezdim, sırf Sekmen istedi diye geldim" diyenden tutunuz da, kendisini yeryüzünün halifesi zanneden ne kadar aklına tapmış hastalıklı adam varsa hepsi bu şehre, terbiye vermeye ve bu şehri hizaya sokmaya çalışıyor!
Hizadan çıkmış adamların istilasına uğramış bir şehir...
Aslında hepsi de başka pazarlarda iş bulamayan elemanlardır, ikisini başka bir yere göndersen kabul eden olmaz. Ama sahipsiz Erzurum sözkonusu olunca kendilerini 24 ayar altın mesabesinde görüyorlar. Oysa bakırlar...
Söze, Erzurum'u kurtarmaya geldikleri ile başlıyorlar ve bizi o kadar çobansız köy zannediyorlar ki, Batı'da artık kasabaların bile kullanmadığı şu uyduruk sokak ışıklandırmalarıyla kandıracaklarını zannediyorlar.
Mehmet Sekmen ne kadar iyi niyetli olursa olsun: hatta bu şehir için nasıl çaba harcarsa harcasın bu beşinci sınıf kadrolar onda olduğu sürece, bu şehir için bir fiyasko olmaktan öteye geçemez...
"Adam, gazetecinin sorusuna karşılık olarak, 'sen benim kim olduğumu biliyor musun? sorusuyla cevap verdi. Adam öyle bir narsist ve öyle bir kendi aklına tapan Firavun ki soru sorulmasına dahi tahammülü yok.
Aslında hepsi de prostatlı adamlar. Başka yerde olsa huzur evine kapatılacak o adamlar bizde şehrin "kurtarıcısı" olmaya soyunmuşlar!
İşte o manzarayı görünce, kendi adıma biz bu yarışı kaybettik dedim.
Mehmet Sekmen kusura bakmasın ama kendi özel kalemi bile ona ihanet ediyor!
Normal zamanda o belediyede gişe memuru olamayacak adam özel kalem müdürü olunca önce doğup büyüdüğü şehre ihanetle işe başlıyor. Çünkü adamın bundan başka bir marifeti yok.
Sekmen'in "ak kadrosu" bunlar.
Genel müdürleri "siz gerisiniz" diyor, özel kalem müdürü kendini yarı tanrı zannediyor!
Zavallılar; hem de nasıl acınacak halde zavallılar...
Fakat burası Erzurum; Darülaceze'ye gitmesi gereken ne kadar tekaüt varsa hepsi Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nde toplanmış!
Yaşlılar tangosu!
Gazeteci tarafından övülen o adam, o kadar bitkin ve işi bitmiş bir bürokrat ki soruyu anlamadığı için kendisini öven gazeteciye saldırıyor.
"Ben" diyor. "Ben ki yeryüzünün en büyük genel müdürüyüm"
Belki böyle demedi. Ama inanınız ki böyle diyecek kadar aklı selimini yitirmiş, kendini hakiki anlamda bir genel müdür zanneden adam vardı.
Birileri onlara demiş ki gazetecilere yemek ver, ondan sonra da salla sallaya bildiğin kadar!
O yarı akıllılar da inanmışlar buna; bizim karşımıza çıktıklarında adeta Teyo olmuşlardı.
Hoş kaale almayacaksınız ve biliyorum ki hiç bir şekilde okumayacaksınız ama yine de ben size bi şey söyleyeyim mi Mehmet Sekmen...
O özel kalem müdürü namına oraya koyduğunuz ve kendini çakma tanrı zanneden o pespaye orada olduğu sürece, ayrıca nereden bulup getirdiysen getirdin ama o prostatlı yarı meczuplar senin danışmanın ve müdürün olduğu sürece, yetmedi sen ki bu şehri ağaç kovuğundan çıkmış zannettiğin müddetçe daha çok başın belaya girecektir.
Kendini tanıtırken, "... Sen benim kim olduğumu biliyor musun" şeklinde söze başlayan bir genel müdürün olduğu sürece, Sayın Sekmen, senin başka düşmana ihtiyacın yok...
Özel kalem müdürün, zaten her derde şifa!
Yatırımları yazacaktık. Öyle ya dün öyle demiştik.
Tamam da bu açıklamaları yapan birinci sınıf yöneticilerin olduğu bir yerde bize yatırımları anlatmak düşmez.
Baksanıza en dandikten bir yönetici bile kendisini alikıran baş kesen zannediyor!
Sayın Sekmen; adım gibi biliyorum ki bu benim yazdıklarımı ciddiye almayacaksın. Ve yine biliyorum ki sen özel kalem müdürü diye oraya diktiğin o yarı akıllı adamın icazetiyle hareket edeceksin...
Olsun...
Bu senin tercihin...
Ama sakın o meczup adamlarına bu şehre dair bir değerlendirme yaptırma...
Çünkü en çok zorumuza giden husus, bizim için çöpçü olamayacak bir adamın özel kalem müdürü olduğu bir zamanın hükmüne kurban olmaktır.
Sayın Sekmen....
Dost acı söyler. Ben de o fasıldan bi' şeyler söylemek istedim.
İster bu yazıyı yırtıp çöpe at, istersen vicdanında değerlendir.
Ben yeni dönemde yeni yatırımları yazmak istiyordum, dün de öyle beyan etmiştim. Ama senin yetkili namına diktiğin o tekaüt adamlar yüzünden acayip derecede canım sıkıldı.
Tabii ki sen umursamıyorsun ama sayın Sekmen, yemin ederek söylerim ki kim sana bu şehrin ağaç kovuğundan çıktığını yutturduysa vallahi de billahi de yalan söylemiş...
Sayın Sekmen; inanmıyorsan ve de senin kendini allame sanan o yarı meczup danışmanlarına güvenmiyorsan eğer Google'a sor: Erzurum nedir?
Göreceksin ki senin ekibin seni yemiş....
- erzurumlu 01 Ocak 1970 02:00
Mahmut Arslan , kişi isimleri belirtmişsin isimler doğru ama yaptıgın açıklamalar abest kaçmış.. yazdıgın adamlarda yasin deniz ve ibrahim sekmen gayet başarılı insanlar. işinin ardında duranlar. tabi ki yiğenine akrabasına iş verecek güvenilir adam mı bulacak erzurumda baska herkes menfaatinin peşinde.
belliki başkanı çekemeyen cok insan varmıs yaptıklarınız için pişman olacaksınız.
- akıllı adam 01 Ocak 1970 02:00
asıl mesele adam kayırmaca o müdür denen kişi başkanın akrabası o yüzden orada :) doğru demişsiniz ama sizlerde de hata var sizde yanlarındaydınız az bile yapıyor mümkünse sopayla dövse...
- Mahmut Arslan 01 Ocak 1970 02:00
Başkanı ve ekibini yakinen tanıyan biri olarak Mehmet Şener Beyin dediklerine fazlasıyla katılıyorum ve o isimlere birkaç isim daha eklemek istiyorum. 1. Yasin Deniz; başkanın köylüsü ve akrabası daha önce hiç bir iş deneyimi olmayan buraya gelene kadar baba parası yiyip aynı evde yaşayan, buraya gelince lüks ev ve araba sahibi olan. 2. İbrahim Sekmen; başkanın yiğeni... 3. Mahmut Bektaş; başkanın kardeşinin kaynı 4. Sefa Deniz, yasin denizin akrabası ve daha kimler kimler...
- misafi 01 Ocak 1970 02:00
Kusura bakmayin ama erzurumlular kendileri secti.yapacak bisey yok.demokrasi bunun adi. Bi dahaki secime artik
- Dogukan 01 Ocak 1970 02:00
Amiiiin gardaşimm selin hanım
- selin 01 Ocak 1970 02:00
Yaziniz için teşekkürler ama gozden kaçan bişeyi unutmussunuz sadece özel kalem muduru değil o müdürü bu müdürü su müdürü hepsi ayni kraldan çok kralcilar halkına hizmet etmeyen asalaklar Allah Erzurum halkını bunlardan kurtarsin