Geçtiğimiz gün "Ankara Ispartalılar Vakfı"nda, Meclis Eski Başkanı sayın Cindoruk'un söyleşisini, Diyânet İşleri Eski Başkanı sayın Mehmet Nuri Yılmaz, Kamu-Sen Eski Başkanı sayın Resul Akay, Süleyman Demirel'in Eski Basın Başdanışmanı sayın Necati Güngör ve hemşehrimiz ESAV yöneticisi sayın Tayfur Erdoğan ile birlikte dinlemek ve izlemek imkânı bulduk. Zevkli söyleşinin konusu "Süleyman Demirel ve Atatürk" idi. Giderek karşıtlarının bile artık ortak bir değeri haline gelen ve tartışmalı da olsa, bu çevrelerce de kabul gören Büyük Atatürk'le ilgili olarak, rahmetli Demirel'in görüş ve düşüncelerini, Türk siyâsetinin bilgelerinden sayın Cindoruk gibi birikimli ve entellektüel bir hukuk ve siyâset duayeninden dinlemek güzel oldu.
Sayın Cindoruk; Demirel'in siyâsî hayat cizgisinde, özetle, cumhuriyetin demoktatik, lâik, sosyal bir hukuk devleti olarak belirlenen temel ilke ve niteliklerine ve cumhuriyet aydınlanmasına itirazı olmayan, bu değerlere sevdâyla tutkun ve cumhuriyetin döşediği medeniyet rayları üzerinden çağdaş uygarlığa yürüyen ve cumhuriyetin tüm erdem ve değerlerine samimi ve içten bir bağlılıkla, bir cumhuriyet çocuğu olmaktan, zevkle ve iftiharla söz eden bir siyâsî lider ve devlet adamı olduğunu, Demirel'in, bizzat kendi öz ifâdeleriyle teyit ederek dile getirdi. Demirel'in rahmetli Atatürk'e yönelik, tarihe not düşen değerlendirmelerinden, kayıtlarda yer alan çokca örnekler sundu ve kendisiyle Demirel arasında geçen anektotlardan söz etti.
Demirel'in Atatürk için "O kurucu liderimizdi""O bin yılda bir görülen bir dâhi idi" ve "O her türlü siyâsî tartışmaların ötesinde ve üstünde tutulmasına özen gösterilecek, bir tarihî şahsiyetimiz ve bir millî kahramanımız ve ortak mefâhirimiz" gibi özlü söz ve söylemlerinden sonra, Atatürk'e sadakatla bağlı rahmetli Demirel için, bugün şâyet yaşamış olsaydı, hiç teredütsüz o güzelim "İzmir Marşı"nı okurdu sözleriyle, söyleşi son buldu. Demirel'le birlikte çalışan ve bir vakitler ülkemizin kaderine ve geleceğine yön veren, değerli bazı devlet ve siyaset adamlarının da iştirak etmiş bulunduğu nefis söyleşinin bitiminde, "sorulu-cevaplı" keyifli bir sohbetle, dolu ve verimli bir gün geçirdik...
Söyleşiden çıkarabildiğim sonuç: Sıradan bir siyâsî lider olmak bir başka şey; hem lider ve hem de devlet adamı olmak ise, daha bir başka ve zor bir şey...