Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Ergenekon kararlarına değindi.
Erzurumajans-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Ergenekon kararlarına değindi.
Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç,Ergenekon davası
kararlarıyla ilgili, "Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında
değiliz. Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek
de uymak mecburiyetindeyiz" dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakan
Yardımcısı Arınç, toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında,
toplantıda AB Bakanı Egemen Bağış'ın son 1 aylık süreç içerisinde AB'de
gelinen noktayı takdim ettiğini, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da
İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile ilgili yaptığı görüşme hakkında kurula
bilgi verdiğini söyledi. Arınç, Mısır ve Suriye ile ilgili gelinen
aşamanın bakanlar tarafından görüşüldüğünü söyledi.
"BU KARAR 3 ERKTEN BİRİSİ OLAN BAĞIMSIZ YARGIYA AİT BİR KARAR"
Hükümet
Sözcüsü Bülent Arınç, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını
cevaplandırdı. Bir soru üzerine Ergenekon Davası'nda verilen kararları
değerlendiren Arınç, verilen kararlarla ilgili olarak şunları söyledi:
"Beraat
edenler oldu, ceza görenler oldu. Yurt dışına çıkış yasakları kondu.
Haklarında davaları tefrik edilenler, yani yurt dışında olduğu için
sorgulaması yapılamayanlar oldu. Karar sonrasında haklarında tutuklama
kararı çıkarılanlar veya orada hazır değillerse yakalama kararı
çıkarılanlar oldu. Bunların hepsinin bilgisini sizler gibi bizde aldık.
Benim söyleyebileceğim şu; tabi herkese geçmiş olsun. Öncelikle bir dava
sonuçlandı. Bu ağır ceza mahkemesinin özel yetkiyle yaptığı soruşturma
ve kovuşturmaya dayalı bir karar. Bu karar bir yargı kararı. Bu yargıda
anayasamızın ister 61, ister 1982 Anayasası olsun, üç erkten birisi olan
bağımsız yargıya ait bir karar. Bu bir bidayet kararı. Biz öyle diyoruz
hukukçular olarak. Bundan sonraki safhalar bildiğiniz gibi
Yargıtay'daki temyiz safhasıdır. Ondan sonra da olağanüstü kanun
yolları, eğer şartları varsa bunlardır."
"BEĞENSEK DE BEĞENMESEK DE KARARA UYMAK ZORUNDAYIZ"
Bülent
Arınç, Ergenekon Davası'nın gerekçesinin en kısa sürede yazılarak
tebliğ edileceğini söyledi. "Bazı kararların bazı kişiler için çok fazla
olduğu söylenebilir" diyen Arınç, "Yakıştırılanlar vardır,
yakıştırılmayanlar vardır. Bu kararların pek çoğunda bildiğiniz gibi
sadece tek suç yok. Birden fazla suçla isnat edilen ve bu suçların sübut
bulmasıyla da haklarında karar verilenler var. Bazılar hakkında yüz
yılı aşıyor, bazıları hakkında 40 yılı aşıyor, bazıları hakkında belki
25-30 yıllık bir süreç söz konusu" diye konuştu.
Sanıklar hakkındaki suç iddialarını hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Şöyle
bazı suç nebilerini söyleyebilirim. Ana tema 'Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak. Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek,
kişisel verileri kaydetmek'. Bunların her biri Türk Ceza Kanunu'nda ayrı
ayrı suçlardır. Kişisel verileri vermek ve ele geçirmek. Yasaklanan
bilgileri açıklamak. 6136 yani ateşli silahlar hakkında kanuna
muhalefet. Hatta uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ticari amaçlı
depolamak. Belki bir kaç sanık hakkında. Resmi belgede sahtecilik,
silahlı terör örgütüne silah temin etmek ve belki onun yanında on tane
daha ayrı Ceza Kanunu'nun maddelerinin ihlal edildiği iddiasıyla verilen
bir karar var.
Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz.
Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek de
uymak mecburiyetindeyiz. Şüphesiz aleyhine karar alındığını bilen,
duyan herkesin kendileri veya müdafileri temyiz edeceklerdir. Bu temyiz
hakkında savunmaya mütalik bir haktır. Mutlaka Yargıtay'da en iyi
şekilde incelenecektir ve Yargıtay'ın vereceği kararda daha sonraki
aşamalarda bitmek suretiyle kesinleşmiş bir karar olacaktır. Şu anda
kesinleşmiş bir hüküm yok bilebildiğim kadarıyla. Ancak önemli bir
aşamadayız. Türkiye son yıllarda böyle bir davayla doğrusu
karşılaşmamıştı."
"BİZ KİMSENİN TUTUKLANMASINDAN SEVİNEN İNSANLAR DEĞİLİZ"
Arınç,
Ergenekon Davası'nda tanınmış, bilinen kişilerin de bulunduğunu
söyleyerek, "Bu da hukukun bir gereği. Kimsenin bir suç işleme imtiyazı
yok. Yargı kendine göre en doğru kararı verdi. Bundan sonrasını
aşamalarda hep birlikte göreceğiz" dedi.
"Biz kimsenin mahkum
olmasından, kimsenin tutuklanmasından şahsen sevinen, el çırpan insanlar
değiliz" diyen Arınç, "Ama bir yargı kararı var. Buna herkes şu anda
saygı göstermek zorunda. Ben sanık veya yakınları tarafından yapılan
eleştirilerin daha çok duygusal olduğunu düşünüyorum. Önemli olan
siyasetçilerin ve üçüncü kişilerin, yani dışarıda bulunanların maksadını
aşan ifadeler kullanmaması ve olaya daha objektif bakabilmesidir.
Şimdilik herkese geçmiş olsun demekten başka ifade edeceğimiz husus yok"
şeklinde konuştu.
"HİÇBİR SİYASETÇİ MAHKEMELERİ AĞIR SÖZLERLE SUÇLAYAMAZ"
Bülent
Arınç, bir gazetecinin Kılıçdaroğlu'nun Ergenekon kararlarını
'Gayrimeşru' olarak değerlendirdiğini hatırlatması üzerine,
"'Gayrimeşru' sözü, maksadını aşan, fazlasıyla aşan bir söz. Bir genel
başkana yakışmaz, bir siyasetçiye yakışmaz" dedi. Kılıçdaroğlu daha önce
bu sözün çok daha ağırlarını söylediğini hatırlatan Arınç, şunları
söyledi:
"'Bu örgüt nerede, bana adresini gösterin gidip üye olayım'
deyinceye kadar, ondan önceki genel başkanın bu örgüte avukatlık
yapmasına kalkışmasına kadar, CHP'nin hemen hemen pek çok
milletvekilinin, bugün zannediyorum sayıları 30 civarındaymış, oraya
giderek mahkeme basmaya varıncaya kadar yaptıkları eylemleri hepimiz
biliyoruz. Bu konuşmalara, o eylemlere bakıldığı zaman da bugünkü sözü
biraz daha hafif kalıyor ama o toptan yanlış, tümden yanlış. Hiçbir
siyasetçi Türkiye'deki adli yargıyı, mahkemeleri, 3 erkten birisi olan
gücü böylesine ağır sözlerle suçlayamaz."
MISIR'DAKİ DURUM
Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin Mısır'da darbe yapan
Genelkurmay Başkanı Sisi'nin ABD Başkanı Barack Obama'dan yardım
beklediklerine ilişkin sözlerini hatırlatması üzerine değerlendirmelerde
bulundu. Mısır konusunun bütün ayrıntılarıyla değerlendirildiğini
kaydeden Arınç, Mısır'da toplanma ve protestoların devam ettiğini, şuana
kadar bunlara silah kullanılmadığını hatırlattı.
Sisi'nin ABD
Başkanı Obama'ya karşı 'Beni bir kez bile aramadı' diyerek kırgın olduğu
yönünde beyanatlar verdiğini hatırlatan Arınç, "Darbenin mimarı bu kişi
bildiğiniz gibi Mursi tarafından göreve getirilmişti. Hem Genelkurmay
Başkanı hem de Milli Savunma Bakanı'ydı. Ancak daha sonra bazı güçlerle
işbirliği yaparak darbeye gerçekleştirdi. Ve şimdi de o gerçekleştirdiği
darbede kendisine görev verdiği insandan yeni bir darbe aldı. Böylesine
gülünç durumlar ortaya çıkınca söyleyecek fazla bir söz kalmıyor. Ancak
rejim halka karşı şiddet kullanması, silah kullanması ve seçimlere
giden süreci olabildiğince kısaltır, derhal yeni bir seçim kanunu ve
seçimin demokratik şartlarını hazırlarsa Mısır'daki herhalde bu
kargaşalar daha kısa zamanda son bulabilir" diye konuştu.
Türkiye'nin,
Avrupa ülkelerine ve diğer ülkelere Mısır'ı anlatma girişiminin
başarıyla devam ettiğini söyleyen Arınç, "Unutmayalım ki meydanda açılan
pankartların pek çoğunda, bayrakların pek çoğunda Türkiye var,
fotoğrafların pek çoğunda Türkiye var. Türkiye ile Mısır halkının
dayanışması en güçlü şekilde devam ediyor. Mevcut rejimin de geleceğini
bu söylediğim şartlar altında görebiliriz. Şuanda maalesef bir taraftan
darbe yanlıları ile bir taraftan Mursi taraftarı denenler, ama seçilmiş
Cumhurbaşkanı'nın ve demokrasiye sahip çıkmaya çalışanların gösterileri
devam ediyor. Maalesef bu ülkeler Ramazan'ı, Ramazan olarak
geçiremediler, mahrum kaldılar" şeklinde konuştu.
Hükümet Sözcüsü
Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Genelkurmay eski
Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ'a terör
örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Arınç,
"Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi
dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor" dedi.
Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu'nun
ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın,
Ergenekon'dan müebbet hapis cezası alan Genelkurmay eski Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ'a terör örgütü
diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözleri hatırlatılması üzerine Arınç,
şunları söyledi:
"Bu çok açık, Bayın Başbakanımızın 'tarih affetmez'
sözünü hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için
ona bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden
konuşmasını biliyorum. Bu çok doğaldır, şu bakımdan, ben de bilebildiğim
kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve bazıları hakkında
tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis'in onları beklediğini ifade
etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında 'bunlar bilim adamıdır' filan
demiştim.
Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı
kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim
veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında
söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı
kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kanaatiyle bir
mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya beğenmeyelim.
Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü sözler söylemiş
olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş olabilirler veya kendi
gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama yargının buna ayak
uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de herhalde beklenmemeli."
"PAKETİ BAYRAMDAN SONRA BAŞBAKANIMIZA SUNACAĞIZ"
Bülent
Arınç, bir gazetecinin "Demokratikleşme paketi gündeme geldi mi? Paket
ne durumda?" şeklindeki sorusu üzerine, paketin gündeme gelmediğini
söyledi. "O konudaki çalışmalarımız hazır" diyen Arınç, "Sayın
Başbakanımıza bayramdan sonra zannediyorum ilk fırsatta sunacağız" dedi.
Bu konuyu son olarak Başbakan Erdoğan ile görüşme fırsatlarının
olmadığını belirten Arınç, "Sona geldiğimizi biliyoruz ama buna siyasi
bir çerçeve çizmek herhalde Sayın Başbakanımızın talimatıyla ve
görüşüyle olacak" şeklinde konuştu.
"BAĞIRA BAĞIRA GELEN ŞEY ZATEN İSTİHBARAT VE ÖZEL BİLGİ SAYILMAZ"
Arınç,
bir gazetecinin 'Eylül ayının sıcak geçeceğine' dair haberler yer
aldığı hatırlatılması üzerine, bu konunun Bakanlar Kurulu'nun gündemine
gelmediğini ifade etti. "Bağıra bağıra gelen şey zaten istihbarat ve
özel bilgi sayılmaz" diyen Arınç, "Düşünün ki 'Silivri'yi işgal et'
mesajları, arkasından gelecek olan açıktır veya 'taarruz zamanı',
'taarruz vakti' diye gazetelere başlıklar atılması, Silivri'de taarruzun
emredilmesi, bunlar bağıra bağıra gelen şeylerdir. Bunlar için özel bir
ihtimama bile gerek yok. Ama güvenlik güçlerimiz olsun, istihbarat
örgütlerimiz olsun, bunun dışında fevkalade gelişmelere karşı her an
teyakkuz durumundadırlar" dedi.
"Son günlerde DHKP-C örgütünün
liderlerinin yakalanmış olması, patlayıcılarla birlikte ele geçirilmiş
olması bence bizim güvenlik güçlerimizin muhteşem bir başarısıdır" diyen
Arınç, "Bununla Allah saklasın büyük suikastlerin önlenmesi ve
Türkiye'de ses getirecek bazı eylemlerin yapılması önlenmiştir. Buna
benzer pek çok şeyler başarılıyor bunların bir kısmı belki medyada yer
almayabilir ama her zaman teyakkuz halinde olmak, ülkeyi yönetenlerin
birinci görevidir. Bu konularda asıl düşünmek istediğimiz şey bütün bu
olaylar karşısında ne yapılacağıdır" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:
"Biz,
bu örgütlerle nasıl olsa baş ederiz, gücümüz bunlara fazlasıyla
yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı duyarlılıklarla ortaya
çıkan insanlar ve gruplar bu örgütlerin ekmeğine yağ sürmesin, bunların
oyununa gelmesin. Yeter ki siyasetçiler bu örgütlerin önünde ve
arkasında bulunmasın, onlar demokrasiyi öncelesinler. Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunu sonuna kadar bütün topluluklara toplantı,
gösteri, protesto yapmak haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak
varken tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu
malına zarar vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline
getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur.
Bunların ne
yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil daha farklı biçimlerde
elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin vermemektir, bu
yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile yaklaşmamaktır. Bunu herkes
böyle bilsin. 'Silivri'yi işgal et' dedikten sonra Silivri'de
yapılacaklar belliydi, nitekim bunlar fazlasıyla yapıldı her türlü
ihtimale karşı. Ve bugün pek çoğu kıpırdayamadan sadece bağırmakla
kaldılar. Bütün güvenlik güçleri kendilerine düşen görevi layıkıyla
yerine getirecek bilgi ve donanımda. Biz 'şu yapılacak, bu yapılacak'
diye endişe içinde değiliz yeter ki yeter ki masum insanlar ve ülkemiz
zarar görmesin."