SiyasetHaber Girişi : 05 Ağustos 2013 22:50

''Sanık yakınlarının tepkileri duygusal''

''Sanık yakınlarının tepkileri duygusal''
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Ergenekon kararlarına değindi.
Erzurumajans-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Ergenekon kararlarına değindi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç,Ergenekon davası kararlarıyla ilgili, "Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz. Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz" dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakan Yardımcısı Arınç, toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında, toplantıda AB Bakanı Egemen Bağış'ın son 1 aylık süreç içerisinde AB'de gelinen noktayı takdim ettiğini, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile ilgili yaptığı görüşme hakkında kurula bilgi verdiğini söyledi. Arınç, Mısır ve Suriye ile ilgili gelinen aşamanın bakanlar tarafından görüşüldüğünü söyledi.

"BU KARAR 3 ERKTEN BİRİSİ OLAN BAĞIMSIZ YARGIYA AİT BİR KARAR"

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir soru üzerine Ergenekon Davası'nda verilen kararları değerlendiren Arınç, verilen kararlarla ilgili olarak şunları söyledi:

"Beraat edenler oldu, ceza görenler oldu. Yurt dışına çıkış yasakları kondu. Haklarında davaları tefrik edilenler, yani yurt dışında olduğu için sorgulaması yapılamayanlar oldu. Karar sonrasında haklarında tutuklama kararı çıkarılanlar veya orada hazır değillerse yakalama kararı çıkarılanlar oldu. Bunların hepsinin bilgisini sizler gibi bizde aldık. Benim söyleyebileceğim şu; tabi herkese geçmiş olsun. Öncelikle bir dava sonuçlandı. Bu ağır ceza mahkemesinin özel yetkiyle yaptığı soruşturma ve kovuşturmaya dayalı bir karar. Bu karar bir yargı kararı. Bu yargıda anayasamızın ister 61, ister 1982 Anayasası olsun, üç erkten birisi olan bağımsız yargıya ait bir karar. Bu bir bidayet kararı. Biz öyle diyoruz hukukçular olarak. Bundan sonraki safhalar bildiğiniz gibi Yargıtay'daki temyiz safhasıdır. Ondan sonra da olağanüstü kanun yolları, eğer şartları varsa bunlardır."

"BEĞENSEK DE BEĞENMESEK DE KARARA UYMAK ZORUNDAYIZ"

Bülent Arınç, Ergenekon Davası'nın gerekçesinin en kısa sürede yazılarak tebliğ edileceğini söyledi. "Bazı kararların bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir" diyen Arınç, "Yakıştırılanlar vardır, yakıştırılmayanlar vardır. Bu kararların pek çoğunda bildiğiniz gibi sadece tek suç yok. Birden fazla suçla isnat edilen ve bu suçların sübut bulmasıyla da haklarında karar verilenler var. Bazılar hakkında yüz yılı aşıyor, bazıları hakkında 40 yılı aşıyor, bazıları hakkında belki 25-30 yıllık bir süreç söz konusu" diye konuştu.

Sanıklar hakkındaki suç iddialarını hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Şöyle bazı suç nebilerini söyleyebilirim. Ana tema 'Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak. Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek, kişisel verileri kaydetmek'. Bunların her biri Türk Ceza Kanunu'nda ayrı ayrı suçlardır. Kişisel verileri vermek ve ele geçirmek. Yasaklanan bilgileri açıklamak. 6136 yani ateşli silahlar hakkında kanuna muhalefet. Hatta uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ticari amaçlı depolamak. Belki bir kaç sanık hakkında. Resmi belgede sahtecilik, silahlı terör örgütüne silah temin etmek ve belki onun yanında on tane daha ayrı Ceza Kanunu'nun maddelerinin ihlal edildiği iddiasıyla verilen bir karar var.

Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz. Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz. Şüphesiz aleyhine karar alındığını bilen, duyan herkesin kendileri veya müdafileri temyiz edeceklerdir. Bu temyiz hakkında savunmaya mütalik bir haktır. Mutlaka Yargıtay'da en iyi şekilde incelenecektir ve Yargıtay'ın vereceği kararda daha sonraki aşamalarda bitmek suretiyle kesinleşmiş bir karar olacaktır. Şu anda kesinleşmiş bir hüküm yok bilebildiğim kadarıyla. Ancak önemli bir aşamadayız. Türkiye son yıllarda böyle bir davayla doğrusu karşılaşmamıştı."

"BİZ KİMSENİN TUTUKLANMASINDAN SEVİNEN İNSANLAR DEĞİLİZ"

Arınç, Ergenekon Davası'nda tanınmış, bilinen kişilerin de bulunduğunu söyleyerek, "Bu da hukukun bir gereği. Kimsenin bir suç işleme imtiyazı yok. Yargı kendine göre en doğru kararı verdi. Bundan sonrasını aşamalarda hep birlikte göreceğiz" dedi.

"Biz kimsenin mahkum olmasından, kimsenin tutuklanmasından şahsen sevinen, el çırpan insanlar değiliz" diyen Arınç, "Ama bir yargı kararı var. Buna herkes şu anda saygı göstermek zorunda. Ben sanık veya yakınları tarafından yapılan eleştirilerin daha çok duygusal olduğunu düşünüyorum. Önemli olan siyasetçilerin ve üçüncü kişilerin, yani dışarıda bulunanların maksadını aşan ifadeler kullanmaması ve olaya daha objektif bakabilmesidir. Şimdilik herkese geçmiş olsun demekten başka ifade edeceğimiz husus yok" şeklinde konuştu.

"HİÇBİR SİYASETÇİ MAHKEMELERİ AĞIR SÖZLERLE SUÇLAYAMAZ"

Bülent Arınç, bir gazetecinin Kılıçdaroğlu'nun Ergenekon kararlarını 'Gayrimeşru' olarak değerlendirdiğini hatırlatması üzerine, "'Gayrimeşru' sözü, maksadını aşan, fazlasıyla aşan bir söz. Bir genel başkana yakışmaz, bir siyasetçiye yakışmaz" dedi. Kılıçdaroğlu daha önce bu sözün çok daha ağırlarını söylediğini hatırlatan Arınç, şunları söyledi:

"'Bu örgüt nerede, bana adresini gösterin gidip üye olayım' deyinceye kadar, ondan önceki genel başkanın bu örgüte avukatlık yapmasına kalkışmasına kadar, CHP'nin hemen hemen pek çok milletvekilinin, bugün zannediyorum sayıları 30 civarındaymış, oraya giderek mahkeme basmaya varıncaya kadar yaptıkları eylemleri hepimiz biliyoruz. Bu konuşmalara, o eylemlere bakıldığı zaman da bugünkü sözü biraz daha hafif kalıyor ama o toptan yanlış, tümden yanlış. Hiçbir siyasetçi Türkiye'deki adli yargıyı, mahkemeleri, 3 erkten birisi olan gücü böylesine ağır sözlerle suçlayamaz."

MISIR'DAKİ DURUM

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin Mısır'da darbe yapan Genelkurmay Başkanı Sisi'nin ABD Başkanı Barack Obama'dan yardım beklediklerine ilişkin sözlerini hatırlatması üzerine değerlendirmelerde bulundu. Mısır konusunun bütün ayrıntılarıyla değerlendirildiğini kaydeden Arınç, Mısır'da toplanma ve protestoların devam ettiğini, şuana kadar bunlara silah kullanılmadığını hatırlattı.

Sisi'nin ABD Başkanı Obama'ya karşı 'Beni bir kez bile aramadı' diyerek kırgın olduğu yönünde beyanatlar verdiğini hatırlatan Arınç, "Darbenin mimarı bu kişi bildiğiniz gibi Mursi tarafından göreve getirilmişti. Hem Genelkurmay Başkanı hem de Milli Savunma Bakanı'ydı. Ancak daha sonra bazı güçlerle işbirliği yaparak darbeye gerçekleştirdi. Ve şimdi de o gerçekleştirdiği darbede kendisine görev verdiği insandan yeni bir darbe aldı. Böylesine gülünç durumlar ortaya çıkınca söyleyecek fazla bir söz kalmıyor. Ancak rejim halka karşı şiddet kullanması, silah kullanması ve seçimlere giden süreci olabildiğince kısaltır, derhal yeni bir seçim kanunu ve seçimin demokratik şartlarını hazırlarsa Mısır'daki herhalde bu kargaşalar daha kısa zamanda son bulabilir" diye konuştu.

Türkiye'nin, Avrupa ülkelerine ve diğer ülkelere Mısır'ı anlatma girişiminin başarıyla devam ettiğini söyleyen Arınç, "Unutmayalım ki meydanda açılan pankartların pek çoğunda, bayrakların pek çoğunda Türkiye var, fotoğrafların pek çoğunda Türkiye var. Türkiye ile Mısır halkının dayanışması en güçlü şekilde devam ediyor. Mevcut rejimin de geleceğini bu söylediğim şartlar altında görebiliriz. Şuanda maalesef bir taraftan darbe yanlıları ile bir taraftan Mursi taraftarı denenler, ama seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın ve demokrasiye sahip çıkmaya çalışanların gösterileri devam ediyor. Maalesef bu ülkeler Ramazan'ı, Ramazan olarak geçiremediler, mahrum kaldılar" şeklinde konuştu.

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ'a terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Arınç, "Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu'nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın, Ergenekon'dan müebbet hapis cezası alan Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ'a terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözleri hatırlatılması üzerine Arınç, şunları söyledi:

"Bu çok açık, Bayın Başbakanımızın 'tarih affetmez' sözünü hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için ona bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden konuşmasını biliyorum. Bu çok doğaldır, şu bakımdan, ben de bilebildiğim kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve bazıları hakkında tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis'in onları beklediğini ifade etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında 'bunlar bilim adamıdır' filan demiştim.

Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kanaatiyle bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya beğenmeyelim. Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü sözler söylemiş olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş olabilirler veya kendi gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama yargının buna ayak uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de herhalde beklenmemeli."

"PAKETİ BAYRAMDAN SONRA BAŞBAKANIMIZA SUNACAĞIZ"


Bülent Arınç, bir gazetecinin "Demokratikleşme paketi gündeme geldi mi? Paket ne durumda?" şeklindeki sorusu üzerine, paketin gündeme gelmediğini söyledi. "O konudaki çalışmalarımız hazır" diyen Arınç, "Sayın Başbakanımıza bayramdan sonra zannediyorum ilk fırsatta sunacağız" dedi. Bu konuyu son olarak Başbakan Erdoğan ile görüşme fırsatlarının olmadığını belirten Arınç, "Sona geldiğimizi biliyoruz ama buna siyasi bir çerçeve çizmek herhalde Sayın Başbakanımızın talimatıyla ve görüşüyle olacak" şeklinde konuştu.

"BAĞIRA BAĞIRA GELEN ŞEY ZATEN İSTİHBARAT VE ÖZEL BİLGİ SAYILMAZ"

Arınç, bir gazetecinin 'Eylül ayının sıcak geçeceğine' dair haberler yer aldığı hatırlatılması üzerine, bu konunun Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelmediğini ifade etti. "Bağıra bağıra gelen şey zaten istihbarat ve özel bilgi sayılmaz" diyen Arınç, "Düşünün ki 'Silivri'yi işgal et' mesajları, arkasından gelecek olan açıktır veya 'taarruz zamanı', 'taarruz vakti' diye gazetelere başlıklar atılması, Silivri'de taarruzun emredilmesi, bunlar bağıra bağıra gelen şeylerdir. Bunlar için özel bir ihtimama bile gerek yok. Ama güvenlik güçlerimiz olsun, istihbarat örgütlerimiz olsun, bunun dışında fevkalade gelişmelere karşı her an teyakkuz durumundadırlar" dedi.

"Son günlerde DHKP-C örgütünün liderlerinin yakalanmış olması, patlayıcılarla birlikte ele geçirilmiş olması bence bizim güvenlik güçlerimizin muhteşem bir başarısıdır" diyen Arınç, "Bununla Allah saklasın büyük suikastlerin önlenmesi ve Türkiye'de ses getirecek bazı eylemlerin yapılması önlenmiştir. Buna benzer pek çok şeyler başarılıyor bunların bir kısmı belki medyada yer almayabilir ama her zaman teyakkuz halinde olmak, ülkeyi yönetenlerin birinci görevidir. Bu konularda asıl düşünmek istediğimiz şey bütün bu olaylar karşısında ne yapılacağıdır" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:

"Biz, bu örgütlerle nasıl olsa baş ederiz, gücümüz bunlara fazlasıyla yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı duyarlılıklarla ortaya çıkan insanlar ve gruplar bu örgütlerin ekmeğine yağ sürmesin, bunların oyununa gelmesin. Yeter ki siyasetçiler bu örgütlerin önünde ve arkasında bulunmasın, onlar demokrasiyi öncelesinler. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu sonuna kadar bütün topluluklara toplantı, gösteri, protesto yapmak haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu malına zarar vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur.

Bunların ne yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil daha farklı biçimlerde elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin vermemektir, bu yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile yaklaşmamaktır. Bunu herkes böyle bilsin. 'Silivri'yi işgal et' dedikten sonra Silivri'de yapılacaklar belliydi, nitekim bunlar fazlasıyla yapıldı her türlü ihtimale karşı. Ve bugün pek çoğu kıpırdayamadan sadece bağırmakla kaldılar. Bütün güvenlik güçleri kendilerine düşen görevi layıkıyla yerine getirecek bilgi ve donanımda. Biz 'şu yapılacak, bu yapılacak' diye endişe içinde değiliz yeter ki yeter ki masum insanlar ve ülkemiz zarar görmesin."
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.