RÜŞVETİN BELGESİ OLUR MU?

Erzurum’un ilk özel radyosunu kurduğunda yıldızı parlamıştı.

Gazeteciliğin gazetecilik olduğu yıllarda siyasetçisinden bürokratına hepsi kapısındaydı.

Sivri kalemdi.

Birçok bomba habere imza atmıştı.

Haliyle bir ayağı adliyedeydi.

Hakkında açılan davaların birçoğundan alnının akıyla çıktı.

Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir ‘bomba’ patlatacaktı ki, yine hâkim karşısındaydı.

Fragmanını verip, yayınlayamadığı haberden ceza aldı.

Yılmadı, hukuk mücadelesini sürdürdü.

İstinaf mahkemesi kararı bozup, beraatına karar verdiğinde başı dik bir şekilde salondan çıktı.

Yerden göğe kadar haklı olduğu mahkemede ispatlanmıştı.

Hem de öyle böyle değil!

Ertesi gün, “Çocuk, yoruldum artık. Biraz genç olsam mücadele ederim de şehir kalemimi yalnız bıraktı” dedi ve bir gecede Bodrum’a yerleşti.

Hey gidi Recep Kapucu, şimdi Bodrum Bağla da şezlong keyfi yapıyordur.

O denizin sefasını sürerken, ben size şu olayı özetleyeyim.

Yıl 2016.

Büyükşehir Belediyesi’ne iş yapmak için İstanbul’dan getirilen bir müteahhit, Recep Kapucu’nun ofisine gidiyor.

“Artık dayanamıyorum, beni batırdılar. Ben şu kişilere rüşvet verdim” deyip, kime ne kadar para göndermişse banka dekontlarını ve listeyi veriyor.

Kapucu bunun üzerine haber sitesinde yayınlamak üzere müteahhitle kamera karşısında röportaj yaparak, belgelere dayandırdığı iddialarını dinliyor.

Spot hazırlanıyor.

“Rüşvetin belgesi olur mu? Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve şirketlerinde neler oluyor? Rüşvet çarkı nasıl dönüyor? Yeğenler, prensler ve daha kimler? Erzurum’da yer yerinden oynayacak… İsim isim rüşvet çarkını açıklıyoruz…”

Fragmanın yayınlanmasından birkaç saat sonra mahkemeden jet hızıyla erişimi engelle kararı geliyor.

Tabi ertesi gün Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen, şikâyetçi oluyor. Recep Kapucu hakkında ‘Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’ suçundan dava açılıyor.

Kapucu elindeki dosyayla mahkemeye gidiyor, tanık olarak da müteahhidi gösteriyor.

Müteahhit, dik duruşunu mahkemede de sergileyip, “Recep Kapucu gazetecidir. Ben bütün bu olan bitenleri ona anlattım. Banka dekontlarını içeren belgeler verdim. Bu belgeleri gerekirse esas mahkemesine ibraz edebilirim. Recep Kapucu, iddianamede bana okuduğunuz sözleri içeren haberi yayınlamıştır. Diyeceklerim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” diyor.

Recep Kapucu da kendini savunuyor ama yayınlayamadığı haberden dolayı 11 ay 20 gün hapis cezası alıyor.

Evet evet hapis cezası.

Dosya istinafa taşınıyor ve Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi kararı bozup, Kapucu’nun beraatına karar veriyor.

Bu karardan sonra Kapucu, soluğu Bodrum’da alırken, geride bir yığın soruyla birlikte Büyükşehir Belediyesi’nde kimlerin rüşvet aldığı mahkeme tutanaklarında ispatlı bir şekilde kalıyor.

Yine bu karardan sonra takır takır rüşvet veren müteahhit, çatır çatır parasını geri alıyor.

Tabi nasıl alıyor bu bile başlı başına bir yazı konusu!

Neyse şimdilik uzatmayacağım ancak geçmişten bu güne bir yığın iddia ortada dolaşırken, Sayın Mehmet Sekmen’in ağzını bıçak açmıyor.

Sadece önceki günkü yazımdan sonra Daire Başkanı Emre Koç arayarak, “Erzurum Kalesi’nin ortaya attığı iddialarla ilgili muhatabı olan kişiler suç duyurusunda bulunmuşlardır. Hukuki çerçevede gereği yapılacaktır” açıklamasında bulundu.

Eyvallah.

Peki, tekrar soralım Sayın Sekmen’in yıktığı Erzurum Cumhuriyeti’nin iddiaları ne oldu?

Ayrıca, mahkeme tutanaklarında yer alan ve rüşvet aldıkları armut gibi ortada olanlar niye hala belediyede?

Daha çok soru var ama diğer yazım için hazırlanmalıyım, bir ara kaldığımız yerden devam ederiz.

Unutmadan!

Rüşvetin belgesi olur mu diye sordum ya, bal gibi olur!