Tuna yeşil yeşil akıyor, Karadeniz çırpındıkça çırpınıyor
Binlercesi
işadamı olan 120 bin Türk'ün adeta ikinci vatanları gibi gördükleri ve
çalışmalarıyla her kesimin takdir ve sevgisinin dört bir yanda
hissedildiği bir ülke?
Yahut da Rumence'de "ışık" veya "nur"
anlamına gelen LUMİNA Eğitim kurumlarının, olağanüstü bir çaba ve samimi
bir inançla başta Bükreş olmak üzere, ülkenin dört bir yanında kök
saldığı ülke?
Kıymetli dostum Prof.Dr. Mevlüt Aras telefonda,
"Ağabeyi, Romanya'da Türkçe Olimpiyatları yapılacak. Erzurum'dan da bir
grup Bükreş'e gideceğiz sen de gelir misin?" diye sorunca, "Hay hay"
dedim. "Sen davet edersin de gelmem mi?"
Romanya, İstanbul'dan kırk dakikalık bir uçak yolculuğuyla ulaşılan aşina olduğumuz bir eski diyar?
Bir
zamanlar, komünist Çavuşesko'nun diktatörlükle yönettiği, sonra
komünist blokun çökmesiyle de akın akın Türkiye'ye gelen kaçak Rumen
işçileri ve kadınlarıyla ünlü Romanya?
Türk futbolunda unutulmaz
başarılara imza atan futbolcu Hagi ve çok öncesinde dünyaca ünlü
jimnastikçi Nadia Comaneci'nin ülkesi?
Şimdilerde ise, AB'nin kanatları altında ama kendi iradesiyle dünyayla entegre olmayı başarmış bir Avrupa ülkesi?
Binlercesi
işadamı olan 120 bin Türk'ün adeta ikinci vatanları gibi gördükleri ve
çalışmalarıyla her kesimin takdir ve sevgisinin dört bir yanda
hissedildiği bir ülke?
Yahut da Rumence'de "ışık" veya "nur"
anlamına gelen LUMİNA Eğitim kurumlarının, olağanüstü bir çaba ve samimi
bir inançla başta Bükreş olmak üzere, ülkenin dört bir yanında kök
saldığı ülke?
Yolculuğumuz İstanbul'dan başladı?
Erzurum'dan
gazeteci meslektaşlarım Öztürk Akkök, Feridun Fazıl Özsoy, Ersin
Demirci ve Mevlüt Aras'ın başkanı olduğu Erzurum Kültür Sanat Derneği
Genel Sekreteri sevgili Memduh Uğur olduğu halde yola koyulduk ve
ecdadımızın asırlar boyu at koşturup egemenlik kurduğu "Yeşil Tuna'nın
serin sularıyla yıkanan Romanya'ya ulaştık.
Malumunuz Romanya,
Avrupa Birliği üyesi olan birlik ülkeleri içinde 7. büyük yüz ölçümü, 9.
büyük nüfusa sahiptir. Ülkenin başkenti ve en büyük kenti konumundaki
Bükreş, 2,2 milyon nüfusu ile Avrupa Birliği'nin en büyük 6. kentidir.
Erdel bölgesinin büyük kentlerinden Sibiu, 2007 Avrupa Kültür Başkenti
seçilmiştir.
Romanya, bir yanıyla Roma tarihi ve kültürünün tipik
bir örneği olmasına rağmen, diğer yanıyla da 400 yılı aşkın süre
Osmanlı egemenliğinde kalmış, Türkler'in Avrupa içlerine açılan bir
kapısı olmuş.
Kazıklı Voyvoda'sı ile de dünya tarihinde adından
hep söz ettirmeyi başaran Romanya, bizim için Eflak, Boğdan, Köstence,
Deliorman, Bababey, Mecidiye ve Tulça demekti.
Romanya,
Osmanlı'nın olduğu kadar Rusya ve Avrupa için de hayati önem taşıyan bir
coğrafyaya sahipti. Bu sebepledir ki, sabah yatağından erken uyanan
gözünü Romanya'ya dikiyordu.
1878 yılına kadar 400 yıl Osmanlı
egemenliğinde kalan Romanya, Asya, Avrupa ve Ortadoğu'nun kavşak
noktasında, Tuna Nehri ve Karadeniz yakınlarında yer alıyor. Coğrafi
konum açısından da oldukça önemli bir yer. Ayrıca petrolü ve tarım
alanlarının yanı sıra, doğal kaynakları açısından da oldukça zengin. 20
milyonluk nüfusuyla büyük bir ülke. Romence'nin yanı sıra İspanyolca,
İtalyanca ve Fransızca konuşulan diller arasında. Romenlerin geçmişi,
Doğu Roma'ya dayanıyor ve Latin kökenli bir halk.
Kırk dakikalık
kısa bir uçak yolculuğunun ardından Bükreş'e vardığımızda, hava
Erzurum'a göre sıcak, İstanbul'a göre de serindi. Daha havaalanındayken
ilk izlenimlerimiz olumlu oldu. Çünkü insanlar tebessümle yüzünüze
bakıyor, görevliler Türk olduğumuz için bize yardımcı oluyorlardı.
Oysa
Almanya, İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerde ise, Türk olmanız
dezavantajınız oluyor. Gerçi son yıllarda bu durum da ciddi oranda
değişti ama yine de bazı havaalanlarında Türkler itilip kakılmak
isteniyor.
O gece kaliteli ve temiz bir otelde konakladık, sabah 9'dan itibaren de bizi bekleyen hayli sıkışık olan programa dahil olduk.
Muhterem
hemşerimiz Fetullah Gülen Hoca, dünyanın en ücra köşesinde olduğu gibi,Türkiye'nin neredeyse arka bahçesi gibi olan Romanya'da da onlarca
kolej ve başarılarıyla dünya ölçeğinde adından söz ettiren bir
üniversite kurdurmuş. Türkiye'den koşa koşa giden gönül erlerinin
ihlaslı hizmetleri ile kısa zamanda Romanya'nın en kıymetli eğitim
kurumları haline gelen LUMİNA, adeta Türkiye'nin gülen yüzü ve yarınlara
umutla bakan gözleri gibi?
Bu çapta eğitim kurumlarının olduğu
bir ülkede elbette Türkçe Olimpiyatları düzenlenir ve bu kalite
karşısında tabii ki bakanlardan sanatçılara, sporculardan işadamlarına
kadar binlerce Rumen de o geceye katılmak için saatler öncesinden beş
bin kişilik kapalı salondaki yerlerini alır.
Türkiye'yi sevmek ve insanına hizmet etmek bu olsa gerek?
Yüzlerce,binlerce genç adam Rıza-i Hakk için gurbet ellerde, Türkiye adını
tanıtmak, yaşatmak ve yarınların seciyeli nesillerini yetiştirmek için,
sessiz sedasız bir gayret içinde?
Yarın:
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI VE TÜRK ŞEHİTLİĞİ